Vatan Hainliği

90 5 0
                                    

''Kraliçe'm...durumunuz kötüyken kendinizi fazla yoruyorsunuz..''

''Kendi ağzınla söyledin...Ben Kraliçe'yim. Yorulmamak elde değil , Üstat Orwyle.''

Visenya karşısında onunla ilgilenen üstatla konuşuyordu. Daeron yanı başındaki beşikte duruyordu ama 9 aylık bebeğin hiç sesi çıkmıyordu.

''O iyişelemeyecek , değil mi?"(V)

Visenya'nın bunu aniden sorması ile üstat sasirmisti.

''Bunu size düşündüren nedir?"(Ü.O)

''İyileşse bile korkak bir Prens olacak. Ölmesi daha iyi değil mi? Daenerys ve yeğeni onu bekliyor...Leydi Laena ve Sör Laenor babamda...Laena'nın Daenerys'e iyi baktığına eminim.''(V)

''Sizi...bu kadar karamsar yapan nedir?"(Ü.O)

''Doğduğum andan beri özel ve bahtsız olmam.''(V)

''Özel olduğunuz doğru...ama bahtsız? Öyle olduğunuzu düşünmüyorum , Majesteleri.''(Ü.O)

''Kimse düşünmez.''(V)

Visenya biraz sessiz kaldıktan sonra bakışlarını oğlundan çekti. Üstat Orwyle'ye baktı.

''Peki...benim sorunum ne?"(V)

''Kalbiniz...rahatsız , Majesteleri.''(Ü.O)

''Nasıl bir rahatsızlık bu?''(V)

''Dayanabilir gibi değil , Majesteleri. Kendinizi o kadar çok yormuşsunuz ki...üstüne de...Yara iziniz de bu hastalığı ilerletmiş."(Ü.O)

''Yara izi? Onun bununla ne alakası var?"(V)

''Yara izi sizi etkilemiş , Kraliçem. O yarayı aldığınızda...yanılmıyorsam 11 yaşlarında bir Prenses'tiniz.''(Ü.O)

''Öyleydim...yani..Daeron gibi mi?"(V)

''Şoktan bahsediyorsanız eğer...kısmen.''(Ü.O)

Visenya aniden yerinden kalkarak hızlı adımlarla kapıya yöneldi...Üstat'a teşekkür ettikten sonra odadan çıktı.

Üstat onu durdurmaya çalıştı ama Visenya kendini tutmadı ve merdivenlerden aşağı konsey odasına yöneldi.

Kapıyı aniden açıp içeri girdi. Annesi Rhaenyra şuan da orda değildi ama Lucerys oradaydı...Kendi koltuğuna oturmuş ve taştan dairesini elinde tutuyordu. Diğer konsey üyeleri orda değildi.

Lucerys kapının açıldığını duyduğu anda irkildi ve ayağa kalktı. Ablasını görünce koşar adımlarla ilerledi ve ona sarıldı.

''Abla...''

''Seni korkuttuğum için üzgünüm , Kardeşim.''

Lucerys anlarından ayrılırken yeşil, zümrüt renkte gözleri ablasını tarıyordu. Visenya gülümsedi ve kardeşinin alnına bir öpücük kondurdu...

''Biraz konuşalım mı? Kraliçe ve Kardeşi olarak.''

''Olur ama...bu konuşma ne konuda?"

Visenya kardeşinin bileğinden tuttu ve kendisi Kraliçe koltuğuna , Lucerys'i de El koltuğuna oturttu.

''Bak , Luke...Sen benim El'imsin ve daha önemlisi kardeşimsin. Bu yüzden...Sana birşey söylemek istiyorum.''

Lucerys bu sözlerle tek kaşını kaldırdı ama meraklı bakışlarıyla ablasını dinledi. Visenya küçük kardeşinin tek elini , kendi iki eli ile avuçladı.

''Daenerys...Varisim...ayrıca Jaehaerys'e olanlar...''

''Katilin ölmesine sevindim.''

Lucerys aniden bunu söylediğinde Visenya şaşırdı ama gülümsemeye çalıştı.

''Daeron hasta , Lucerys. Kurtulsa bile yaşadığı şoku asla atlatamayabilir ve onu tahta çıkarırsam...Gasp edileceğimizi biliyorsun.''

Lucerys ablasının sözlerini dikkatle dinlerken ona dinlediğini göstermek için ara ara kafasını sallıyordu. Konuşmanın nereye gideceğini merak ediyordu...

''Daeron'u varisim yapmayacağım.''

Lucerys bunu duyunca şaşırdı. Karşı çıkacaktı ki Visenya konuşmaya devam etti.

''Ben...seni çok seviyorum...bunu bilmeni istiyorum , Luke. Daeron oğlum olsa da...9 aylık evladım 15 yıllık kardeşime denk olamaz...Belki de bu...sana duygusuzmuşum gibi gelebilir.''

Lucerys çıtını çıkarmıyordu , ablasını pür dikkat dinliyordu. Bu sözler ile ablasının neyi ima ettiğini gram anlamamıştı. Şuan bile bu kaskafalığı ile nasıl Kraliçe El'i olduğunu sorguluyordu.

''Jace artık dalgaların lordu...ve Baela onun Leydi eşi. Onlar Dalgaları yönetirken...Bence , Lucerys...sen benden sonra...7 Krallığı çok iyi yöneteceksin.''

Visenya bunu söylerken içtenlikle gülümsüyordu. Lucerys'in ise gözleri şok ile açılmıştı. Anidan aağa kalktı ve ablasının elleri bıraktı...Visenya ise kardeşini izliyor ve stresini anlıyordu.

''A-Abla olmaz , ben Kral olursam Westeros'taki herkes ölmüş demekti-"

''Bunu bir daha söyleme.''

Luke konuşurken Visenya onu susturmuştu. O da ayağa kalktı ve Luke'un hizasında durdu.

''Sen...çok iyi bir Kral olacaksın. Rhaena'da çok iyi bir Kraliçe.''

''Abla...yapabilir miyim bilmiyorum.''

''Bende bilmiyordum. Ama oldu işte, Luke.''

Visenya , Luke'un saçlarını okşadı. Kahküllerini yavaşça öptü.

''Bak...Sen bir Targaryen'sın. Sen benim kardeşimsin...Bunları sırf akrabayız diye söylemiyorum , Luke. Seninle 15 yıl geçiren herkes bunu bilebilir...''

''Ama neden ben , Abla?"

''Joffrey çok küçük biliyorsun?"

Visenya bunu derken gülümsedi. Lucerys'in yüzü hala ciddiydi...yavaşça yüzünü ablasının omzuna koydu.

''Neden ben?"

''Çünkü sen Lucerys Velaryon'sun. Ve bundan sonra da Lucerys Targaryen olucaksın.''

''Sence...yapabilir miyim?"

''Sen Kan ve Ateş'sin. Tuz ve deniz hic bir zaman kanında olmadı , Kardeşim. Hiç birimizin kanında olmadı.''

''Biliyorum...''

Lucerys yavasca anlarından ayrıldı.

''Ve şimdi kardeşim , Jace'in taç giyme töreni için planlar yapmalıyız. El'im olarak bu yorucu görevde bana yardım et bakalım.''

Lucerys göz devirerek otlarken Visenya kıkırdadı... Konsey masasındaki yerlerine oturdular ve konuşmaya başladılar...Saatlerce konuştular. Güldüler ve düşündüler. Ve birkaç gün sonra...Jacaerys Velaryon'un taç giyme törenine gitmeye hazırlardı.

FĪRE And BLOOD [Visenya Velaryon]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin