değerdi • Hyunjin, Jisung

4 0 0
                                    

“Dalgınsın bayadır, noldu? Aklında ne var?”
Jisung kaydıraklardan birine oturmuş salıncaktaki arkadaşını izliyordu.

“Onu buraya getirebilir miyim?”
Yere bakarak sordu Hyunjin.
Okul açılalı uzun süre geçmişti. Ağaçlar yapraklarını dökmüş, teni ısıtan güneşin yerini soğuk rüzgarlar almıştı. Bu süre boyunca çocuklar beraber çokça vakit geçirmişti. Sayısız teneffüs…

Arkadaşlarını buraya getirmek iyi bir fikir miydi bilmiyorlardı, ikisi bu konuyu asla sesli dile getirmemişti ama içlerinde sık sık düşünürlerdi bunu. Dürüst olmak gerekirse, Hyunjin daha sık, daha yoğun düşünüyordu bunu.

“Bu çocuğu ne kadar seviyorsun?”
Biraz, şaka biraz ciddi bir tavırla sordu Jisung.
İnsanlardan ve yapabileceklerinden korkuyordu. Huzurlu mekanını kaybetmek istemiyordu. Bu soruyla arkadaşının ne kadar ciddi duyguları olduğunu anlamayı planlıyordu.
Sessizlik oldu önce. Rüzgar sertçe esti. Hyunjin konuşmaya başladı.

“Gözleri bir karadelik adeta. Beni içine çekiyor. İçeride ne olacağını asla bilmiyorum.
Bir o kadar güzel, bir o kadar korkutucu. Teninin beyazı pamuk gibi, bir kere dokunmak için canımı verebilirim.
Sesi… Bülbülleri susturup dinlerim onu. Ağızından çıkan her söz gece rüyalarıma giriyor. Yüzükleri seviyor, parmaklarında her gün farklı yüzükler var. Küpeleri de çok güzel.
O çok güzel. Yanımda olmasını istemek bencillik olacak bence, içlerinde en az sohbetimin olduğu insan o ve bir anda onu buraya davet etmek… Ama onu kaybedemem, onu bu şekilde bırakamam. Ne yapmam gerek Jisung?”

♡♡♡♡♡♡♡♡

Ertesi gün, Cuma. Okul çıkışı ekibi toplamıştı ikili.
Beraber parka gidiyorlardı Minho, Jeongin, Seungmin, Changbin....

“Terk edilmiş kesimde ne yapacağız?” Seungmin sokağın girişinde durdu. Hyunjin onu kolunun altına aldı.
“Terk edilmedi. Jisung ve ben olduğum sürece terk edilmiş sayılmayacak. Gel!”

Önce sol, duvarlar yıkılmış, grinin en koyu ve pis tonunda binalar. Sağda solda devrilmiş boş çöp kutuları.

Sonra sağ, Jisung'un graffitileri, Hyunjin'in çiçekleri duvarlarda.
Yerde seksek var.
Duvar kenarlarında saksıda ağaçlar, çiçekler…
Biraz ileride polis şeridi duruyor, arkasında ise park. Polis bandını kaldırıp geçiyorlar.
İlk defa gelenler etrafa bakarken Jisung çardakta asılı olan pilli pirinç ışıklarını yakıyor.
“Huzurlarınızda district 9!”
Hepsi ağızı açık etrafa bakınırken Hyunjin ve Jisung gururla onlara bakıyordu. Etrafı gezindiler önce.
Küçük ormana, duvarlara ve ikilinin onardığı oyuncaklara baktılar.
Ardından çardağa oturdular. Sohbet ettiler, şarkı söylediler, ikilinin abur cubur zulasını boşaltılar. Saatleri böyle geçti.

🌟🌟🌟🌟🌟🌟🌟🌟

“Sen mi yaptın?”

Seninle konuşuyor Hyunjin. Ağzını aç, cevap ver. Yoksa ilk şansın sonuncusu olacak.

“Evet, beğendin mi?”

İyi ki çizdiğim gözlerini kapamışım sen gelmeden. Görsen nasıl şok olurdun, belki benimle bir daha asla konuşmazdın.

“Güzel olmuş. yeteneklisin.”

Senin kadar güzel değil.

“Teşekkürler.”

Ekip dağıldı. Şans eseri sıcak olan akşamda, Hyunjin ve Jisung orda kalmış, duvarlara yeni çizimler ekliyorlardı.
“Çizimlerimi sevdi.”
Hyunjin hafif bir sırıtışla izliyordu duvarı. “Teşekkür ederim.”
Jisung boyaları bıraktı. “Ne için?” Ayaklanıp Hyunjin'e üstten bakmaya başladı.

“Jeongin'i tek getiremezdim. Sende onunla beraber diğerlerini getirdin. Başta bu işe sıcak bakmadığın halde üstelik.” Ayağa kalktı o da.
Sıkıca sarıldı arkadaşına ani bir hareketle. “Teşekkür ederim.”
Jisung geri sarıldı.

“Senin için değerdi.”

🐙🦭

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


🐙🦭

reason is money • skzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin