bölüm|14

458 72 136
                                    

Dudaklarını boynuma dokundurduğunda hissettiğim kötü hisle bir adım öne giderek kurtulmaya çalıştım, şu an sinirliydim ve bana dokunmasını istemiyordum. Hızlıca önüme geçerek ellerini tekrar belime dolayıp bu sefer dudaklarıma yaklaştı, başımı çevirdim. Belimdeki ellerini sinirle sıktığını hissedebiliyordum.

"Hyunjin, uyuyacağım"

"Sevişmek istiyorum"

Söylediği iki kelime sinirlerimi iyice alt üst ederken, ellerimi göğsüne yerleştirip hızlıca iterek kendimden uzaklaştırdım. Benimle dalga geçiyor olmalıydı.

"İstediğin zaman bağırıp kalbimi kıracaksın, sonrada gelip hiç bir şey olmamış gibi sevişmek istiyorum diyeceksin. Sen nasıl yüzsüz bir şeysin ya!"

"Beni sen sinirlendirdin!"

"Ben mi, Ne! Ben bir şey yapmadım, beni neredeyse arabadan indiriyordun hemde yolun ortasında!"

"Sürekli neden yaptık diye söyleyip duruyordun, istemiyorsan açıkça istemediğini söyle. İş işten geçtikten sonra neden yaptık, duydular falan bunların bir anlamı yok!"

"Tanrım, sen gerçekten bipolarsın. Hastasın sen, hasta!"

"Odama gidiyorum, çekemeyeceğim seni"

Cevap vermemi beklemeden odadan çıkıp gittiğinde bildiğiniz yarrak gibi odanın orta yerinde öylece kalmıştım. İki gündür herşey yolunda diye tanrıya şükrediyordum fakat ne olduğunu bilmediğim bir sebep yüzünden yine yükselmişti bu adam. Belimdeki havluyu atıp hızlıca üzerimi giyindim ve Hyunjin'in odasına geldim, odada değildi büyük ihtimal o salak kızın yaptığı kahveyi içmek için mutfağa inmişti.

Geri dönüp odadan çıkacağım sırada aklıma gelen şeyle bakışlarımı dolaba çevirdim, hala oraya koyduğu poşette ne var bakmamıştım. Kapıya bir bakış atıp dolaba yaklaşarak hızlıca açtım ve içine koyduğu poşeti alıp içindekileri elime aldım.

"Bunlar??"

Elime aldığım pembe mini etek ve beyaz cropla şaşkına dönerken, Hyunjin'e yakalanmamak için poşete geri koyup tekrar dolaba bıraktım. Ellerim titriyordu ve değişik bir şekilde heyecan yapmıştım, bunları kendi giymeyeceğine göre benim için mi almıştı. Böyle şeyler giymemi mi istiyordu yani, jisung haklı mıydı?

Düşünmeye devam ederken kapı açıldığında Hyunjin odaya adımladı ve kapıyı kapattı, sinirimin birazcık hafiflediğini hissediyordum, Hyunjin beni o eteğin içinde hayal ediyordu ve bu sadece benden hoşlandığını ve beni sevdiğini gösterirdi.

"Hyunjin, biraz konuşalım mı?"

"Dinleneceğim" Diyerek yüzüme bakmadan yatağa uzandı ve arkasına döndü, suçlu kendi olmasına rağmen tirip atan o'ydu. Sessiz kalıp bende yatağa uzandım ve arkamı döndüm, aslında kendi odamda uyuyacaktım ama aramızı soğutmak istemiyordum.

Onu yeterince tanımadığım doğruydu, nelerden hoşlanır, nelere sinirlenir, hangi yemeği sever henüz hiç birini bilmiyordum. Belki de hoşlanmayacağı birşey yapmıştım ve bu yüzden sinirlenmişti. Her zamanki gibi düşünmeye devam ederken gözlerimi kapatıp kendimi uykuya bıraktım, umarım uyandığımda bana sarılmış olurdu.

.

Gözlerimi aralar aralamaz yan tarafıma döndüm, Hyunjin yanımdaydı ve uyuyordu. Bir anlığına uyandığımda onu yanımda göremeyeceğim diye korkmuştum. Saatlerdir hiç uyanmadan uyumuştum ve aç hissediyordum, saat hala çok erken olsa da yataktan yavaşça kalkıp odadan çıkarak mutfağa geldim.

Mutfaktan içeri adımladığımda taze kahve kokusu hemen burnuma dolmuştu, sabahları Filtre kahve içmeyi seviyordum tabi içine biraz krema ekleyerek. Diğer türlü acı oluyordu.

Marry me||HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin