7.Bölüm - Bana Güven

42 11 52
                                    

Şakaklarımda keskin bir ağrıyla gözlerimi açtım. Soğuk etimi yakıyordu, eğer dokunabilseydim derimin parça parça elime geleceğini düşündüm. Mermer duvarlardan seken ışık doğrudan yüzüme çarpıyordu. Bilincimi toplamak için gözlerimi kırpıştırırken zihnimdeki kesik görüntüler buraya nasıl geldiğim hakkında en ufak bir fikir vermiyordu. Sanki bir anda gözlerim kararmış ve buraya ışınlanmış gibiydim.

Ellerim ve ayaklarım kalın zincirlerle bağlanmıştı. Ne kadar denersem deneyeyim biraz bile hareket ettiremiyordum. Çok sıkıydı.

Etrafa kısaca göz gezdirdim. Çoğu parça Albayın sorgu odasıyla tamamen aynıydı. Tek ve bence en önemli fark ise masanın üzerindeki sadece gövdeden oluşan cesetti. Tüm tüylerim ayağa kalktı. Olduğum yerden görebildiğim tek şey gövdenin bir asker üniforması giyiyor olduğuydu.

"Sonunda uyanmışsın." Tanıdık ses kulaklarıma ulaştığında göğsümde bir sıkışma hissettim.

Elindeki tabancayı metal masanın üzerine bıraktı. Yüzünde herhangi bir ifade taşımıyordu, tüm duyguları içerisinden söküp alınmış gibiydi. Yüzüme doğrudan bakmadı ama koyu gözleri vücudumun üzerinde gezindi. O an neden soğuğun bana neden fazlasıyla etki ettiğini aldım. Sadece iç çamaşırı giyiyordum. Geri kalan her şey çıkarılmıştı.

"Hata yapıyorsunuz." Sesim boğazımda takıldı ve hırıltılı bir şekilde dışarı çıktı. "Beni öldürseniz bile aradığınız gerçek cevapları alamayacaksınız."

"Beni tehdit mi ediyorsun?" dedi kibirle.

"Hayır. Sadece zaman kaybettiğinizi söylüyorum. Burada ki kötü adam ben değilim Albay."

Bir şey söylemedi. Masanın üzerindeki gövdeye boş bir ifadeyle baktı ve ardından elini göğüs kafesine sokup uzun zaman önce atmayı bırakan kalbini dışarı çıkardı. Elinde bir sağa bir sola çevirdi, gözlerini kıstı ve yine 360 derece çevirdi.

Ne yapmaya çalıştığını anlayamadım. Nefeslerimin arası giderek sıklaştı. Panik atak geçirmek üzereydim. İğrenerek elindeki kalbi ayaklarımın dibine fırlattı. O an aslında kalbin çok kısa bir süre önce durduğunu fark ettim.

"Kardeşimin kalbi." dedi. "Ona ait ama asla onun tarafından kullanılmadı. O bir parazitti. Onun derisini giyen, anılarını hatırlayan, hislerini devir alan bir parazit. "

Gözlerimin önünde kardeşinin boğazını parçaladığı görüntü geldi. O zaman ne yapacağımı bilememiş ve olduğum yerde hareketsizce kalmıştım. Şimdiyse istesem de hareket edemezdim.

Kanlı parmak uçları yanağıma sürtündü. Doğruca gözlerimin en içine bakıyordu, hala aynı hissizlikteydi. İçimi oldukça kötü bir his kapladı. Kulaklarımda kalbimin süratli atışını duyabiliyordum. Bir işe yarayabilirmiş gibi nefesimi tuttum. "Albay Oh... Lütfen..."

Parmakları yanağımdan dudaklarıma ordan da göğsüme kaydı. Kanın acı tadı ağzıma bulaşmıştı. Midem bulandı. "Aslında buna mecbur kalmamayı umut ediyordum." dedi. Yüzünde hiç görmediğim bir gülümseme belirdi ve hemen ardından elini göğüs kafesimin içerisine daldırdı.

Avucundaki kalbimin atışını görebiliyordum. Kulaklarımdaki ses giderek boğuklaştı. Birinin bana bağırdığını duydum.

"Uyan!"

Gözlerim üzerine ağırlık koyulmuş gibiydi. Ne kadar uğraşırsam uğraşayım bir türlü beceremedim. Sonra bir el bana uzandı ve beyaz bir sis bulutunun içerisine çekti.

"Jongin hemen uyanmalısın!"

"Uyan!"

Panikle gözlerimi açtım. Albayın suratı gözlerimin önündeydi. Az önceki ruhsuzluğundan bir parça bile yoktu. Yüzüne kan sıçramıştı ve dudağı patlamıştı.

Temporary Pleasure || SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin