24.Bölüm - Geçmiş Geçmişte Kalsın

37 11 81
                                    


Saçlarımın arasından süzülüp omuzlarıma oradan da yere akan suyu tüm hürelerimde hissedebiliyordum. Duşakabinin yansımasından açıkça görebildiğim kızırıklıklara bakarken bir yandan da kurumaya yüz tutmuş izlerimizi siliyordum üzerimden. Başımı arkaya yatırdığımda Sehun'un çıplak omuzuna çarptı. Ellerini hızlıca belime sararken burnunu boynuma dayadı ve kokumu içine çekerek öpücük bıraktı. Uzun bir süredir konuşmuyorduk ama ne o ne de ben eksikliğini hiç hissetmedik, bir şekilde birbirimize bağlı gibiydik kelimelere ihtiyacımız yoktu.

Ellerini çıplak tenimde gezdirirken hafifçe okşuyordu, hareketiyle rahatladığımı hissettim soğuk hava çekiştirip kızarttığı yerleri yakmıştı ve canımı acıtıyordu. Sırtım göğsüne tamamen yaslıydı, dizlerimdeki uyuşukluk hala geçmemişti ve ondan aldığım destekle ayakta durabiliyordum. Kısa bir süre sonra beni kendine çevirdi ve sadece suyla ıslattığım saçlarımı yıkadı. Hareketleri asıl kişiliğine göre çok nazikti. Saç diplerime masaj yaparken kafamı kaldırdım ve ona kısa küçük bir teşekkür öpücüğü verdim.

Havluyu belime sararken dikkatli bir şekilde vücudumu inceledi. Az önce şevişmemiş gibi yutkunarak kaçırdım gözlerimi ama o sadece buna güldü ve elimden tutup beni yatağa sürükledi. "Üzerine kalın bir şeyler giymelisin." dedi dolabımı karıştırırken ve sonunda kalınlığına ikna olduğu bir pijamayı bana uzattı. Üzerimi giyindikten sonra kendimi yatağa bıraktım o da kendince bir şeyler bulduktan sonra yanıma uzandı.

"Nasıl hissediyorsun?" Adem elması ağır ağır yukarı çıkıp indi. Konuşmadan önce sessiz bir nefesi dışarı bıraktım, seviştiğiniz birini kandıramazsınız. "İyiyim." derken bile aslında "Belim ağrıyor ve hala dizlerim tutumuyor." demek istediğimi biliyordu.

Kahve gözleri bir süre bomboş baktı yüzüme sonra sanki bu anı hafızasına kazımak istermiş gibi dudaklarını hafifçe yukarı kıvırdığı bir hoş gülümseye çevirdi. Eğer yapabilseydim şu anda dünyayı durdurmak isterdim. Hiçbir endişe ve korkunun olmadığı sadece huzurlu, sevilmiş ve mutlu olan bu anda kalmak... çok mu şey istiyorum?

Çok değildi ama elimle tutamayacağım ve peşinden koşsam bile yetişemeyeceğim bir uzaklıktaydı. Bir saniye bile önemliydi. Ondan olsa gerek, göğsüme sırnaşan Sehun'u mümkün olabildiğince yakınımda tuttum. Burnum nemli saçlarının arasında mümkün olandan daha fazlasını elde etmek istercesine çekti kokusunu, huzurluydum ve belki de bu yüzden rüyamda bir çiçek bahçesine taşınacaktı ruhum. Sehun'un kollarımda yavaşlayan nefesiyle tüm bilincim kapandı.

Düşündüğümün aksine ne bir rüya gördüm ne de bir kabus. Zihnim yavaş yavaş toparlanırken vücudumun dünden kalan ağrısı tüm gerçekliği vurdu üzerime, belki de bu anı değerli kılan hala sarılı olduğum sıcak bedendi. Nefesi tişörtümün üzerinden kayarken başımı çevirip dün geceden beri hala aynı şekilde uyuyan Sehun'un suratına baktım, yüzünün sadece yarısı görünüyordu ama oradaydı ve bunu biliyor olmak bile içimi karıncalandırıyordu. Etrafına sarılı olan kolum uyuşmuştu yine de onu uyandırmak istemedim.

Göz kapakları bir rüya gördüğünü belli etmek isteyerek titredi ve belime sarılı olan kolunu sıklaştırdı. Boşta kalan elimle saçlarını okşadım, buradayım, ben senin yanındayım demek istedim. Ufak bir irkilmeden sonra şaşkın bakışlarla önce etrafa sonra bana döndü ve yüzüne bir gülümseme yayıldı. "Günaydın." Uykulu ve boğuk sesi kulağıma öyle hoş geldi ki anlatamam.

"Günaydın."

Uzanıp yanağımın kenarına bir öpücük bıraktı, bende yeni yeni çıkmaya başlayan sakallarını okşadım. Sakalları olsaydı nasıl olurdu acaba diye düşündüm kendi kendime sonra yakışmayacağına karar verip dudaklarıma uzattığı dudaklarına karşılık verdim. Kısa bir öpücüktü, arzu barındırmıyordu.

Temporary Pleasure || SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin