19.Bölüm - Hata

36 12 49
                                    


Tam olarak tepeden vuran ışık göz kapaklarımı yakıyordu. Alışabilmek için gözlerimi birkaç kez kırpıştırsam bile pek bir işe yaramadı.

Çok beyazdı. Aşırı. Beyazdı.

Kuru boğazımdan isyankar ve çatlak bir ses çıktı. Elimle kapalı gözlerimin önünden yerini tahmin edebildiğim kadarıyla perdelemeye çalıştım. Kirpik diplerimde sanki tek tek onları çekiştiriyormuşum gibi sancılı bir acı vardı. Neyse ki kısa bir süre sonra bir click sesiyle beraber rahatsız edici beyazlık yok oldu.

Yanıma bir ağırlık çöktü. "İyi misin?"

"Sanırım." Odağım biraz daha düzelmişti şimdi konuşan kişiyi görebiliyordum. Birkaç gün önce odama giren ve bana kaset bırakan adamdı. Bu sefer saçlarını toplamamıştı, direk olarak yüzüne dökülüyorlardı ve açıkçası oldukça uzundu. "Sen... burada ne işin var?" Endişeyle etrafıma bakındım ama ikimizden başka kimse yoktu.

"Korkmana gerek yok. Eğer sana zarar vermek isteseydim uyanmanı beklemezdim."

Söyledikleri bir yandan içimi rahatlatırken bir yandan da gerilmeme neden oldu. Tanımadığım birinin önünde savunmasız kalmıştım. En azından birilerinin beni koruması gerekmez miydi?

"Hala burada ne yaptığını söylemedin?"

O sırada içeri iki kişi girdi ve önümdeki adama aldırış etmeden biri serumumu değiştirdi diğeriyse bir dosyaya işaretlemeler yaptı. Adam onlar işlerini bitirene kadar konuşmadı ve dikkatli bir şekilde yaptıklarını izledi. Hatta serumu değiştiren kişiye ilacın içine ağrı kesici ekleyip eklemediğini sordu.

"Ağrı kesiciyi zamanla düşürün, günün sonunda aptal gibi olmasını istemeyiz."

Bu adam kim oluyordu da benim ağrı kesici miktarıma karışıyordu? Daha da önemlisi neden onu dinliyorlardı? Baekhyun ve Shelia nereye gitmişti?

"Ne düşündüğünü az çok tahmin edebiliyorum." dedi gülümseyerek. "Sorucağın çok şey var ama bütün bunları cevaplamak için zaman gerekli. Kendini toparladığında sıcak bir bitki çayıyla beraber hepsini cevaplayacağım."

"Şu an cevaplayabileceğin sorularım da var. Mesela kim olduğundan başlayabilirsin?" Sabrımın sonuna geldim. Bir cevap istiyordum ve alacaktım da.

"Küçük araştırma grubun seni dış dünyadan tamamen kopartmış anlaşılan." dedi alaycı bir şekilde ve ayağa kalkıp kırışmış gömleğini düzeltti. "Öyle ki burayı inşa edenin kim olduğundan bir habersin."

"Kim Young Ha?" Hayır. O olamayacak kadar gençti.

"Junmyeon. Kim Junmyeon."

O anda parmak izi sisteminin neden onu durdurmadığını ve istediği yere girebildiğini anladım. Kendi ailesinin kurduğu düzende her şeye erişimi olması ve insanların onun sözlerini dikkate alması normaldi, hem kurucu ailedendi hem de başkan yardımcısıydı sonuçta.

"Her şey şimdi daha anlaşılır hale gelmiştir sanırım." Odanın içinde gelişi güzel bir sağa bir sola yürüyordu sonra durdu ve serumumun ayarıyla oynamaya başladı. Sinir bozucuydu biraz.

"Başkan yardımcısının benden istediği şey nedir?"

Sorumla beraber yüzüme baktı sonra hafifçe kaşları çatıldı. Ardından yüzünde göz kenarlarını kırıştıran genişçe bir gülümseme belirdi ve parmağının ucuyla çenesini kaşıdı. "Bu kadar gergin olma. Senden tehlikeli bir şey yapmanı kesinlikle istemeyeceğim." Konuşmaya devam etmeden önce biraz bekledi. "Şu anda bir sürü ayrı ve birbirinden kopuk parçayı birleştirmeye çalıştığının farkındayım ve aklını karıştırmak istemiyorum. O yüzden bir karar vermeni istemeden önce biraz düşünmeni istiyorum. Gerçekten insanları kurtarmak istiyor musun yoksa ailen hakkındaki gerçekle yüzleşip onların hatalarını tekrar etmek mi istiyorsun? Bana kalırsa gerçekle yüzleştikten sonra insanları kurtarmayı tercih edeceksin."

Temporary Pleasure || SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin