GİRİŞ

48 4 1
                                    

"Herkes toplansın! Şans defteri çiçeği, yeni bir defter için yapraklarını açıyor!"

Heyecanla bağırarak haber veren asriyal ile birlikte krallıktaki diğer tüm asriyaller de şans defteri çiçeğinin yapraklarını açışını izlemek için yaptıkları işleri bırakıp koşmaya başladılar. Çünkü bu yılda bir kez gerçekleşen bir olaydı ve bir asriyal bu gece dünyaya gidecekti. Bu da krallıkta bir kutlama olacağı anlamına geliyordu.

Yaprakları kitap sayfalarından olan büyük çiçeğin yaprakları küllenmeye başlamış ve parlıyordu. Tüm asriyaller çiçeğin etrafına geçmiş hayran gözlerle çiçeğin açılmasını bekliyorlardı.

Onlara kıyasla fiziken farklı olan Asriyal Krallığının kralı Arel'in iri cüssesi çiçeğe doğru yaklaştığında küçük canlılar onun için yer açtılar. O olmadan çiçek tam anlamıyla açılmıyordu.

Genç adamın beyaz teni çiçeğe dokunduğunda çiçeğin yaprakları yavaşça yanarak kül olmaya başladı. Tüm yaprakları yanan çiçeğin sapında kalın bir defter asılıydı. Dışı gümüş kaplamayla kaplı ve gösterişli bir defterdi ve o asla sıradan bir defter değildi.

Arel eline aldığı defterle halkına döndü ve elini havaya kaldırdı. "Akşama kutlamamızı yapacağız, bu gece içinizden birisi dünyaya gidecek. Herkes evine gidip hazırlıklarına başlasın!"

Krallarının emriyle asriyaller koşuşturmaca içinde etrafa saçılmıştı.

O sırada ise bu gece dünyaya gidecek olan Monton gergin bir şekilde gölün etrafında dolaşıyordu. Dünyaya gitmek istemiyordu ama zorundaydı.

En sonunda dayanamadı ve ayağa kalktı. Görüşmesi gereken birisi vardı. Gölün biraz daha ilerisinde duran ormana girdi.

Ormanda küçük bir kulübe şeklinde ev vardı ve o ev sürgün edilmiş cezalı bir asriyale aitti.

"Yine mi sen" dedi onu gören beden gözlerini devirirken.

"Ne oldu beğenemedin mi?"

"Beğenemedim, git hadi."

"Tıch, olmaz. Sürgün edilmiş birisine göre fazla konuşuyorsun, sus bakalım."

Monton'un yine onunla uğraşmasını göz ardı ederek yaptığı işiyle ilgilenmeye devam etti Rita. "Bugün gitmiyor musun sen?"

"Gideceğim."

"Son kez beni görmek istemeni anlıyorum küçük."

"Hey! Seni görmek istediğim için falan gelmedim! Sadece canım sıkıldı ve seninle uğraşmak için geldim."

"Hm hm."

"Of kes sesini be, senin için gelmedim işte. Bunak, ihtiyar!" kendisine küçük diye seslenip alay ettiği için o da ona yaşlıymış gibi muamele gösteriyordu. Oysa aralarında çok bir yaş farkı yoktu.

Rita karşısında yanaklarını şişirerek ona atarlanan gence gülerek bakıyordu. Onunla uğraşmak hoşuna gidiyordu, en az Monton kadar.

"Hadi git artık, kutlamaya hazırlan. Senin için önemli bir gece bu."

En sonunda gözlerinin dolmasını engelleyemeyen Monton Rita'yı kendine çekerek beline sarıldı. "Seni özleyeceğim Rita."

"Abartma, bir yıl sonra geri geleceksin. Bebek gibi ağlayacak mısın karşımda? Hem de bugün bir yetişkin olmuşken."

Her ne kadar bunları söylese de küçüğünün mor ve mavi karışımı saçlarını okşuyordu. Monton da onun sarı ve yeşil karışımı tüylerine olabildiğince sokulup sıkıca sarılıyordu. Her ne kadar sürekli didişip dursalar da aralarındaki çekimi kimse inkar edemezdi.

SENİ SEÇTİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin