20. Bölüm Part 3

48 3 7
                                    

Irmak bahçede tek başına oturmaktadır, oldukça dalgındır. Karsu Atilla'nın evinden ayrılmaktadır, çünkü Atilla'ya acil bir telefon gelmiştir. Karsu yarı sevinç yarı kırgınlıkla eve doğru yürürken Irmak'ı fark eder. Irmak'ı öyle dalgın görünce aklına Adnan'ın söyledikleri gelir. Bebekle ilgili bi problem olduğunu düşünür, tedirgin olur. Irmak'la sohbet etmek ister.

Karsu: Irmak, n'apıyorsun dışarıda, çoktan akşam oldu. Hava da çok soğuk. Ya bi şey olursa bebeğine?

Irmak Karsu'nun sesiyle irkilir. Karsu durumu fark eder, iyice korkmaya başlar.

Karsu: Irmak, neyin var senin?

Irmak: Hiiiç, dalgınım biraz.

Karsu: Birazdan daha fazla. Anlatacak mısın bana ne olduğunu?

Irmak biraz tereddüt eder, ama daha fazla dayanamaz.

Irmak: İçimdekileri dökmezsem... Beni zehirleyecek...  Karsu, bizim Adnan'la olan ilişkimiz, gerçekten de aşk değilmiş.. Son zamanlarda... Atilla'yla seni gördükçe..  İyice emin oldum. Eskiden aşkım için yaktım gemileri der, avuturdum kendimi... Şimdiyse bir hiç uğruna hepinizin hayatını mahvettim...

Irmak ağlamaya başlar. Karsu onu sakinleştirmeye çalışır. Sonunda Irmak kendine gelir 

Irmak: Bunu anlamakta çok geç kaldım değil mi?

Karsu: Şimdi bunların konuşmanın sırası değil. Irmak, bir can taşıyorsun sen. Riskli durumun hem de. Belki... Burada uzun süre kaldığından böyle düşünüyorsundur. Evine dönersen-

Irmak: Bunu iyiliğim için mi söylüyorsun yoksa benden kurtulmak için mi?  Her neyse... Bu ilişkiyi bitirmeden önce, onunla yüzleşmem gerekiyor zaten. 

Irmak eve geçer. Karsu da tepkisinden dolayı sinirlidir. Filiz durumu fark eder

Filiz: Niye tartıştınız yine?

Karsu: Hormonal bir durum sanırım. Her şeye alınıyor.

Filiz: Anladım. Sen nereden geliyorsun peki?

Karsu: Atilla'yla konuştuk da biraz.

Filiz: Sonunda! Barıştınız di mi?

Karsu: Evet. 

Filiz: Biraz vakit geçirseydiniz bari.

Karsu: Ben sözümü bitirir bitirmez babası aradı. Önemli bi mesele varmış .

Filiz: Kötü olmuş. Neyse, birlikte geçireceğiniz daha çok zaman var önünüzde sonuçta. 

Karsu: Şu sıralar aşk perisi gibi dolaştığın gözümden kaçmadı bu arada?

Filiz: O ne demek şimdi?

Karsu: Şu Hasan Bey'le çok sıkı fıkısınız bu aralar.

Filiz: İki arkadaş oturup sohbet ediyoruz canım nemalanacak bir şey yok ortada.

Karsu: Bana pek öyle gelmedi ama...

Filiz: Biraz daha devam edersen bu imalara şimdi fırlatacağım terliği kafana.

Karsu: Tamam sustum.

Karsu içeri girer. Bu sırada Atilla, Karsu'yla barışma faslı yarıda kaldığı için oldukça öfkeli bir şekilde Hasan'ın yanına gider.

Atilla: Beni çağırtmışsın.

Hasan: Otur şuraya.

Atilla: Mesele ne? Eğer ciddi bir şey değilse-

Hasan:  Rıza Toprak var ya... Tanıdığım. Şu Reha mıdır nedir her ne b*kısa Karsu'nun eski kocasının tuttuğu adamların babası...

Atilla ciddileşir.

Hasan: Bizden yardım istedi.

Atilla: İç savaştan dolayı mı?

Hasan: Evet. 

Atilla: Niye senden destek istedi ki?

Hasan: Ona can borcum var da ondan 

Atilla: Ne?

Hasan: Daha doğrusu kardeşine... O öldürüldüğü ve karısıyla çocukları ortadan kaybolduğu için tahsil hakkı ona geçti tabi.

Atilla: Ne yaptı da kurtardı hayatını?

Hasan: Orası uzun hikaye. Neyse konuya dönelim. Bu iş senin için biçilmiş kaftan. O şerefsiz herif iyice düştü eline. Hem artık husumetin de sorgulanmaz. Tamam bizim bu alemde şanımız var, kadınımıza çocuğumuza dokunamazlar ama, Karsu senin ne karın ne de çocuklar senin. Kaçırıp tehdit edebilirlerdi bizi. Eğer ilişkiniz ortaya çıksaydı... Ama gerek kalmadı. Bu meseleyi sen çöz.

Atilla: Tamamdır. Kaç günüm var, ve ne kadar yetkiliyim?

Hasan: Üç gün, tam yetkilisin. 

Atilla: Peki. Hakkı ve Cevdet'i alıyorum o zaman?

Hasan: Nasıl istersen.

Atilla Hasan'ın yanından ayrılır. Konuşmak ve plan kurmak için Mert'in evine gider, Hakkı ve Cevdet'i de oraya çağırır. 

Hakkı: Abi, pek bir neşeli gördüm seni? Yoksa yengeyle barıştınız mı?

Atilla: Evet...

Mert: Gerçekten mi? Çok sevindim abi.

Cevdet: Valla ben de.

Mert: Peki niye geldin buraya o zaman?

Atilla: Anlamadım?

Mert: Açıkçası ben barıştıktan sonra Karsu'nun dibinden ayrılmazsın diye düşünmüştüm de.

Atilla: Yok artık. Tamam aşığım ama o kadar da bağımlı değilim.

Herkes Atilla'ya inanmadıklarını belirten bir bakış atar.

Atilla: Babam çağırdı da. 

Cevdet: Şimdi anlaşıldı.

Atilla ters ters bakar. Hakkı konuyu değiştirir.

Hakkı: Bi problem mi var abi?

Atilla: Daha doğrusu bi fırsat. Reha pisliği bizim alemden birkaç adamla işler çevirmişti ya...

Mert:  Evet abi?

Atilla: Onlar bizim elimize düştü şimdi.

Cevdet: Nasıl? 

Atilla: Babamın bir arkadaşıymıs, neydi adı... Rıza Toprak.

Hakkı bu ismi duyunca şok geçirir.  

Atilla: N'oldu?

Hakkı: Hiç, sadece bu ismi duyunca... Şaşırdım açıkçası. Bu tarz işlerle ilgilenmezdiler pek .

Atilla: Orası biraz karışık. Sonra Cevdet anlatır sana. Kısacası bize yetki verdi bu adam. Biz de bunu kullanıp Reha'yı adam edeceğiz. 

Mert: Bi fikrin var mı abi?

Atilla: Var. Şimdi bu uyanık, nafaka vermemek için fabrikayı annesiyle kardeşinin üzerine yapmış. Hakkı sen Lale'nin patronunu sıkıştır, o da Lale'yi zorlasın. Bu şekilde hisseleri al elinden.

Hakkı: Tamamdır abi, o iş bende.

Atilla: Cevdet, sen de Reha'yı Toprak'latın adamlarını kullanarak korkut. Karsu birkaç kanıt bulmuş, nasıl ele geçirdiyse... Sen de bulursun o zaman. Onları kullan, Reha'nın geriye kalan bütün hisselerini satın aldığından emin ol. 

Mert: Şirketini elinden alıp çocuklara mı vereceksin?

Atilla: Aynen. Tabi çalışmasına izin vereceğim ama çocuklarından kaçırdıklarını mafyaya yediremeyecek bundan sonra.



Sandık Kokusu Fan kurgu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin