18. Bölüm Part 1

28 2 4
                                    

Ertesi gün Karsu Atilla'nın evine gider. Atilla hevesle kapıyı açar.

Atilla: Karsu, hoşgeldin. Gelsene içeri.

Karsu: Gerek yok, iş meselesi yüzünden geldim. Normalde asla kabul etmem ama bi an önce çalışıyor olmam lazım. Kitapçıyı devralacağım sizden, tabi ki parasını ödeyerek. Hiçbir bağlantınız kalsın istemiyorum.

Atilla: Sen nasıl istersen... Cevdet'i arıyorum hemen kitapçının orada bizi beklesin, halledelim şu işi.

Atilla anahtarı alır dışarı çıkar, Cevdet'e kitapçıya gelmesini söyler. Karsu'yla kitapçıya geçerler. Mert, Filiz'lerin gerçeği öğrenip öğrenmediğini merak etmekte bir yandan da verecekleri tepkiden çekinmektedir. Sitenin önünde dolanıp dururken çocukları okula götüren Irmak'la karşılaşır. Hem çocuklara eşlik etmeye hem de Irmak'ın ağzını aramaya karar verir.

Mert: N'abersiniz çocuklar?

Çocuklar sevinçle Mert'e sarılır. Bi süre sonra ayrılırlar. Mert Irmak'a yönelir.

Mert: Irmak sen dışarı çıkar mıydın ya? Nasılsın, bebiş nasıl?

Irmak: Bugün daha iyiyim, o yüzden hem hava alayım hem de yeğenlerimi okula bırakayım dedim.

Mert: İyi yapmışsın. Filiz Abla'yla Karsu nasıl peki?

Irmak: Valla gayet iyilerdi.

Mert: Konuştu mu hiç Karsu, dünkü mesele hakkında?

Irmak: Yok, anneme de üstünkörü anlatmış. Kimsenin sırrını Kimseye anlatmaz, doğrucu Davut.

Mert Karsu'nun gerçekleri anlatmadığını öğrenince rahatlar, Irmak'la havadan sudan muhabbet etmeye devam eder. Yine de hafif gergindir. Çünkü bir adam tarafından takip edilmektedirler.

Atilla Karsu ve Cevdet devir işlemlerini halletmiştirler. Karsu Kitapçıya yönelir, Atilla konuşmak ister ama kitapçıdan  vazgeçer diye çekinir, eve doğru geçer. Cevdet de eşyalarını almayı bahane ederek son kez kitapçıyla vedalaşmak ister, gerek kitapçı olmakla gerek dükkanla bağ kurmuştur, bu yüzden hafif hüzünlüdür. Karsu bu durumun farkındadır. Kitapçıya girince Cevdet'le sohbet etmek ister.

Karsu: Cevdet Bey, vaktiniz varsa biraz konuşalım mı sizinle?

Cevdet: Olur, ama rica ederim bana bir daha bey demeyin, Cevdet yeterli.

Karsu: Peki, Nasıl rahat ediyorsan.

Karşılıklı otururlar.

Karsu: Aslında senin eli silahlı bir mafya olduğunu hiç düşünmemiştim.

Cevdet: Abim bahsetti.

Karsu: Abi? Atilla'dan mı bahsediyorsun?

Cevdet: Evet, bizim alemde patrona, patron yakınına abi ya da baba denir, saygıdan.

Karsu: Anladım... Sen nasıl girdin peki mafyaya? Baban falan mı mafyaydı?

Cevdet: Yok... Benim kimim kimsem yok... Kendimi bildim bileli sokakta dolanıyordum öyle. Bi gün, daha ergenim, seyyar satıcı bi simitçinin arabasını çaldım, böyle ne kadar sokak çocuğu varsa ona dağıtacağım falan, sanki yaş alınca güç kazandın, ergen aklı işte. Meğer bu simitlerin içinde uyuşturucu varmış, ticaretini yapıyorlarmış simit aracılığıyla. Bu adamlar bana taktı tabi. Ben de can havliyle düşmanına sığındım.

Karsu: Atilla'nın babasına?

Cevdet: Aynen öyle. Baba ne yapacağını bilemedi başta bizle. Atilla Abim olmasa belki de çoktan öldürülmüştük, o inanıp güvendi bana, yanına aldı, sahip çıktı da bu yaşa kadar gelebildik. Bu yüzden abimin her isteği benim için emirdir, öl dese ölürüm.

Karsu: Ona neden bu kadar bağlı olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum.

Cevdet: Bakın Karsu Ye- Hanım, abimden bağımsız ben sizi çok sevdim. Kendi ayakları üzerinde durup çocukları için elinden geleni yapan, saygıyı hak eden bir kadınsınız. Az buçuk neden tedirgin olduğunuzun da farkındayım ama inanın, abim elinde olsa bi dakika daha mafyada kalmaz, ama mecbur, bu sefer de sizin için, çocuklar için kalmak zorunda.

Karsu: Ne demek o şimdi?

Cevdet: Siz Reha'yla baş edemezsiniz, güçsüz olduğunuz için falan değil tabi ki, sizin sıkı sıkıya bağlı olduğunuz değerleriniz var. Bu herif kendi öz çocuklarını bile kullanacak kadar aşağılık. Çiviyi ancak başka bir çivi söker. Onun anladığı dilden bi tek biz konuşuruz. Abim de o yüzden vazgeçti yine mafyayı bırakmaktan.

Karsu: Sen ciddi misin?

Cevdet: Evet. Normalde bırakmayı düşünüyordu ama Ozan olayından sonra vazgeçti. Lütfen bu yüzden kendinizi suçlamayın, zaten bıraksa dahi pek bir fark olmazdı, bu dünyadan çıkış yok çünkü. Beni korkutan Reha'nın biraz alemde nam salınca size, çocuklara yapacakları.

Karsu: Ben kanıt toplayıp polise gitmeyi düşünüyorum.

Cevdet: Siz öyle kolay kolay kanıt bulamazsınız, ben yardım edeyim size, sorup soruşturayım, getirip vereyim size. Yine de pek bir faydası olmaz Karsu Hanım.

Karsu: Yine de doğruyu denemek istiyorum.

Cevdet: Siz bilirsiniz.

Karsu: Bugün anlattıkların için de tavsiyen için de çok teşekkür ederim. Bu dükkanla da kitapla da bağ kurduğunun farkındayım, çok sık olmasa da arada gelmende bi sorun olmaz herhalde. Tabi dikkatli olmak şartıyla.

Cevdet: Gerçekten mi?

Karsu başını sallar. Cevdet çok sevinir.

Cevdet: Çok teşekkürler Karsu Hanım.

Karsu: Rica ederim ne demek. İstersen bana Karsu diye hitap edebilirsin, böyle bir tuhaf oluyor, ben isminle seslenirken senin hala sizli konuşman, hanım demen falan.

Cevdet: Olmaz!

Karsu: Niye?

Cevdet: Sebebini söyleyeceğim ama kızmak yok...

Karsu: Neden kızayım ki, söyle?

Cevdet: Şimdi siz Abimle sevgili olduğunuz için...

Karsu sinirlenir.

Karsu: Artık hiçbir şey değiliz.

Cevdet: Öyle ama yine de Atilla abimin size karşı olan hisleri devam ettiğinden-

Karsu: Başlarım şimdi abinin hislerine!

Cevdet: Kızmayın n'olur.

Karsu Cevdet'in tedirgin olduğunu fark edince sakinleşir.

Karsu: Kusura bakma ben biraz fazla yükseldim de.

Cevdet: Yok ne kusuru... İzninizle ben gideyim.

Karsu: Tabi. Bi de lütfen, bana yardım ettiğin aramızda kalsın.

Cevdet: Nasıl isterseniz.

Cevdet kitapçıdan çıkarken kendi kendine konuşur.

Cevdet: Dal gibi kadından niye bu kadar korkuyorum ben abi ya. Eli silahlı mafya olan da benim halbuki.

Sandık Kokusu Fan kurgu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin