16. Bölüm Part 5

41 3 2
                                    

Karsu Mert'in evinden ayrılır, eve geçer. Atilla çaktırmadan pencereden izlemeye devam etmektedir. Deniz Atilla'nın yanına gitmek istediğinde Karsu'nun engel olduğunu görür. Hala kızgın olduğunu anlar, ne yapacağını bilemez. Bu duruma oldukça kırılmıştır. Türkan ile yaptığı sohbet sonrası bir çözüm yok bulamayan Filiz, kafayı toparlayabilmek için kız kulesini gören sahil kenarında gezintiye çıkar. Olanların şokunu atlatamayan Hasan da tesadüf eseri oradadır. Onu dalgın gören Filiz hem özür dileyip teşekkür etmek hem de sohbet etmek için izin isteyerek yanına, banka oturur.

Filiz: Merhabalar, tesadüf, yine karşılaştık. Yanınıza oturabilir miyim?

Hasan: Buyrun tabi elbette.

Filiz: Teşekkürler. Hazır sizinle tekrar karşılaşmışken bir şey söylemek istiyorum. O günkü davranışım için çok özür dilerim sizden. Ayrıca çiçekler için de Karsu için yaptıklarınız için de çok teşekkür ederim.

Hasan: Özür dilenecek de, teşekkür edilecek de bir durum yok. O gün ben de hatalıydım. Karsu'ya gelince... Benim de onun yaşlarında iki evladım var, o yüzden ben görevimi yaptım.

Filiz: Sizin gibi düşünen insana denk gelmek o kadar zor ki bu zamanda.

Hasan: Çok haklısınız .

Filiz: Bu arada Filiz ben.

Filiz elini uzatır Hasan'la el sıkışırlar.

Hasan: Ben de Hasan. Çok memnun oldum Filiz Hanım.

Filiz: Ben de öyle.  Çok özel bir durum değilse, canınızı sıkan şeyin ne olduğunu öğrenebilir miyim?

Hasan: Çocuklar... Ben pek iyi bir baba değilim Filiz Hanım. Hatta belki de yeryüzündeki en kötü babalardan biriyim. O yüzden, evlatlarımla aram hiç iyi değil ve ben ne yapacağımı bilemiyorum.

Filiz: Sizi çok iyi anlıyorum. Ben de öyle mükemmel bir anne sayılmam aslında. Daha düne kadar iki evladımla da kanlı bıçaklıydık.

Hasan: Peki nasıl barıştınız? İlişkiniz nasıl düzeldi?

Filiz: Çabaladım... Çok çabaladım. Geçmişte yaptığım hataları telafi etmek için elimden gelenin fazlasını yaptım. Karsu için işe girdim mesela, sitede yöneticilik yapıyorum. Hiç benlik bi şey değil üstelik.

Hasan: Öyle demeyin. Yakışır size yöneticilik. Herkesi idare edebilecek kabiliyet var sizde. Altından kolaylıkla kalktığınızdan eminim.

Filiz: Hükümet gibi kadınsınız diyorsunuz yani?

Hasan: Öyle.

Filiz: Çok teşekkürler övgünüz için. Ogünkü öfkemden vardınız bu kanıya sanırım. Normalde oldukça sakin bir insanımdır ama hayat bazen sükunete izin vermiyor maalesef ki.

Hasan: Maalesef ki.

Kısa bir sessizlik oluşur. Oluşan bu garip havayı Filiz dağıtır.

Filiz: Her neyse... Siz de geçmişi bi kenara bırakıp gelecek için, çocuklarınız için çabalarsanız eğer, eminim sizin de çocuklarınızla aranız düzelir.

Hasan: Bazı hataların telafisi olmaz Filiz Hanım.

Filiz: Öyle düşünmemek gerekir. Emin olun ben de telafisi çok zor olan yanlışlar yaptım ama çok şükür ki bugün her şey çok daha iyi. Denemeden bilemezsiniz, en kötü ihtimalle vicdanınıza binen yük azalır. Gelin siz beni dinleyin..

Hasan biraz düşünür.

Hasan: Çok haklısınız Filiz Hanım. Ben bir düşüneyim elimden ne gelir, nereden başlamalı diye.

Filiz başıyla onaylar.

Hasan:  Bu arada siz de pek iyi görünmüyorsunuz, bir derdiniz mi var? Anlatın lütfen.

Filiz olanları nasıl anlatacağını bilemez. Önce düşünce süzgecinden geçirir.

Filiz: Karsu pek iyi değil de bu günlerde, canım ona sıkılıyor.

Hasan: Hayrolsun?

Filiz: Maalesef, pek hayır değil. Sevgilisinden ayrıldı da.

Hasan: Ne? Niye?

Filiz Hasan'ın tepkisine şaşırır, Hasan durumu kavrar, hemen toparlamaya çalışır.

Hasan: Karsu daha önce bahsetmişti de iyi bir oğlan gibi geldi bana şaşırdım açıkçası.

Filiz: Doğru düşünmüşsünüz, Atilla iyi  çocuktur da bazen iyi biri olmak, ilişkiyi yürütmek için yeterli olmuyor.

Hasan Karsu'nun da Filiz'in de Atilla'nın mafya olduğunu öğrendiklerini anlar.

Hasan: Kader...

Filiz: Öyle...

Hasan: Karsu da elinde olmayan şeyler yüzünden kendini üzmesin, siz de öyle. Bazen akışına, zamana bırakmak en iyi seçenektir. Hiç ummadığınız anda öyle bir şey gerçekleşir ki kötü gördüğünüz iyiye dönüşür.

Filiz: Çok doğru. Sizinle sohbet etmek bana o kadar iyi geldi ki...

Hasan: Bana da. Eğer isterseniz yine arada böyle buluşalım, sohbet ederiz.

Filiz: Olur.

Filiz ve Hasan birbirlerine telefon numaralarını verirler. Sonra ayrılırlar. Filiz eve geçer, Hasan biraz daha düşünmek için denize, kız kulesine bakmaya devam eder. Dilaver'i çağırır. Dilaver yanına gelir.

Dilaver: Buyur patron.

Hasan: Ben çok mu vicdansızım Dilaver?

Dilaver: Yok baba estağfurullah. Ağabeyimi de beni de sen kurtardın, bize merhamet etmeseydin eğer, şimdiye ölmüş olurduk.

Hasan: Bu merhamet, beni oğullarımla barıştırır mı peki?

Dilaver: O kadarını bilemem baba.

Hasan: Bilemezsin... Kimse bilemez. Ama az çok vakit geçirdin ikisiyle de, en çok ne istiyorlar şu hayattan biliyor musun?

Dilaver: Cengizhan abi, sahne hayatından devam etmek istiyor.

Hasan: Şarkıcı parçası olacak yani? Tövbe tövbe. Atilla peki?

Dilaver: Atilla Abim de Karsu Hanım'la olmayı istiyor patron.

Hasan: Onun dışında?

Dilaver: Atilla abimin başka hiçbir şeyde gözü yok baba.

Hasan: Ama o işin hiç oluru yok, bir anne bile bile çocuklarını ateşe atamaz hele Karsu gibi doğrucu Davut, mümkün değil.

Dilaver: Aslında Karsu Hanım'ın eski kocasının da pek bizi aratır bir hali yok.

Hasan: O ne demek şimdi?

Dilaver: Boşanmadan önce, Karsu Hanım'ın davada işi zorlaşsın diye iş yerini taşlatmış.

Hasan: Ne?

Dilaver: Sadece bununla kalsa iyi, Karsu Hanım'ın oğlu, Deniz kaybolmu-

Hasan: Orayı geç, biliyorum ben.

Dilaver: Ozan diye bi adam babalık yapmış çocuğa. İşte bu pislik herif bizim tayfadan birkaç adamla anlaşıp öldüresiye dövdürtmüş, abim görüp engel olmaya çalıştı ama, bizim adamlardan biri vurdu yanlışlıkla öylece gömdük, bizim adamı da Ozan'ı da.

Hasan: Bak bu olay her şeyi değiştirir. Karsu mağara adamı demişti bunun için de, bu mağara adamından çok parası var diye kendini bi b*k sanıp içi boş erkeklik taslayanlardan. Bizim dünyaya da meraklı biri demek ki.

Dilaver: Mümkün abi.

Hasan: Atilla'nın haberi var mı bundan peki?

Dilaver: Daha değil. Yeni bulduk zaten. Cevdet'in bağlantıları yetmedi, bizim tayfadandı bana devretmişti mecburen.

Hasan: Kimseye bir şey söyleme.

Dilaver: Peki patron.

Hasan çözüm bulmuştur. Gözleri parıldar ve yüzünde tebessüm oluşur.

Sandık Kokusu Fan kurgu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin