17. Bölüm Part 6

34 2 8
                                    

Karsu sakinleşir, ikili ayrılır, kısa süreli bi sessizlik oluşur.

Karsu: Başka bi şey yok değil mi ben daha fazla... Daha fazlasını kaldıramam çünkü...

Atilla: Yok... Söyleyeceklerim bu kadardı.

Karsu derin bir nefes alır, yine tuhaf bir sessizlik oluşur. Karsu kafasını toplar, daha önce içini kemirip duran konular hakkında soru sormaya karar verir.

Karsu: Şimdi benim birkaç sorum olacak.

Atilla: İstediğini sor.

Karsu: Hani elin yaralanmıştı ve beraber hastaneye gitmiştik...

Atilla: Bi kumarhane baskını vardı, orada yaralandım.

Karsu: Peki... Deniz'in dolabında ne işin vardı o akşam? Hırsızdan korkmuş olamazsın herhalde?

Atilla: O akşam yine bi baskına gitmiştim dönüşü kapıdan girmek istemedim, duvardan atladım, Filiz de hırsız sandı beni. Deniz gördü yanına çağırdı birden kendimi dolapta buldum.

Karsu: Kitapçı işi nasıl oldu? Daha önce var mıydı? Paravan mıydı kaçakçılık falan mı yapıyordunuz?

Atilla şaşkın bir yüz ifadesi ile Karsu'ya bakar.

Atilla: Hayır tabi ki, öyle bir şey olsa orada çalıştırır mıydım seni?

Karsu: Bilemiyorum.

Atilla: O gün konuşuyorduk senin bu iş meselesine çok takıldığını görünce öyle ağzımdan çıkıverdi... Yani ortada ne bir kitapçı vardı ne de bir iş...

Karsu: Ne yani, iki günde mi açtınız dükkanı?

Atilla: Öyle oldu.

Karsu: Kitapçının sahibiymiş gibi davranan o adam... Cevdet Bey? Tam olarak kim?

Atilla: Cevdet benim sağ kolum.

Karsu: Baya eli silahlı mafya yani?

Atilla: Evet. Neden bu kadar şaşırdın?

Karsu: Okumuş, kültürlü birine benziyordu, gerçi sen de öyleymiş gibi davranıyordun ama Cevdet Bey'in kitaplara karşı olan ilgisi falan... Senden farklıydı.

Atilla gülmeye başlar.

Atilla: Bu yönünü yeni keşfetti. Malum benim yazar kimliğimden kuşkulanmasın komşular diye bir sürü kitap hakkında bilgimin olması lazım, kitap okuyup özet çıkarmalarını istedim adamlarımdan, böylece kendini buldu Cevdet de.

Karsu: Şaka gibi.

Atilla: Biraz.

Karsu: Lale... Lale'yle nasıl, nereden tanışıyorsunuz?

Atilla: Babamın işlerinden biri yüzünden tanışmak durumunda kaldık kendisiyle. Tabi bilmiyordum çocukların halası olduğunu... Öğrenir öğrenmez işi iptal ettim ama Lale beni görmüş oldu ve iş bu raddeye geldi.

Karsu: Lale bana gerçeği söylemeseydi yani her şey ortaya çıkmasaydı, anlatır mıydın bana bunları?

Atilla: Anlatacaktım tabi her şeyi... Sadece Kadir meselesinin çözülmesini bekliyordum. Böylece tehdit altındaymış gibi hissetmeyecektin...

Karsu: Ne yani sizin tek düşmanınız bu Kadir denen herif miydi?

Atilla: Hayır, ama en pisliği bu. Bizim alemde de belirli kurallar var. Kadına, çoluğa çocuğa dokunulmaz. Bu Kadir'ler öyle değildi, ondan atıştık zaten. Onu da geçtim, bizim çevremizden birine zarar verme cüretini kimse gösteremez.

Karsu: Allah'ım konuştuğumuz konuya bak ya...

Karsu eliyle alnını ovuşturur. Atilla konuyu değiştirir.

Atilla: Biliyorum daha yeni öğrendin her şeyi kafan çok karışık ama bilmem gerekiyor. Reha konusunu nasıl çözmeyi düşünüyorsun?

Karsu: Polise gideceğim tabi ki.

Atilla: Bunun Reha'yı durduracağını hiç sanmıyorum. Aksine daha da kışkırtacaktır. İzin ver bu meseleyle ben ilgileneyim.

Karsu: Hangi sıfatla? Kim oluyorsun ki bu işle ilgileneyim diyorsun?

Atilla: Karsu-

Karsu: Ne yani her şeyi anlattın diye yaşananlar hiç olmamış gibi kaldığımız yerden devam edeceğimizi falan mı sanıyordun?

Atilla: Öyle olmasını umut ediyordum.

Karsu: Atilla sen şaka mısın? Benim üç çocuğumla mafyayla ne işim olabilir?

Atilla: Bıraksam bir sorun kalmaz yani, senin için?

Karsu: Ha deyince mafyalığı bırakabiliyorsun sanki, tabi ki tek sebep bu değil, ben bir daha sana nasıl güvenebilirim?

Atilla: Bana inandığını söylemiştin ama...

Karsu: O bana asla yalan söylemeyeceğini düşündüğüm içindi.

Atilla: Sence keyfimden mi sakladım senden gerçekleri? Öyle olması gerekiyordu. Ama artık böyle şeylerle gerek kalmadı? Niye sana yalan söyleyeyim?

Karsu: Bilemiyorum. Herhangi bir sebep daha ortaya çıkabilir, yalan söyleyebileceğin...

Atilla: İnan bana bu tavrından sonra seni kaybetme korkusu bana yalnızca gerçekleri söyletir.

Karsu yüzünü çevirir.

Atilla: En azından, İzmir'e gitmekten vazgeçtin di mi?

Karsu: Reha yüzünden burada kalmam şart. Gitmiyorum İzmir'e.

Atilla derin bir nefes alır.

Atilla: İş meselesini ne yapacaksın?

Karsu: Hiç bilmiyorum.

Atilla: Karsu, kitapçı hala olduğu gibi duruyor, bana öyle kızgın bir bakış atmadan önce dinle devamını, biz bir yıllık kirayı ödedik, bundan sonrasını sen karşılarsın, sana devredelim. O kadar emek verdin oraya.

Karsu: Olmaz.

Atilla: Tamam tamam, kira bedelini de alırım senden. Çocukları düşün, bi işinin olması lazım.

Karsu: Belki daha iyi bir iş bulurum?

Atilla Karsu'ya bakış atar.

Karsu: Şuanda ilgilenmem gereken daha önemli bi mesele var. İş işini sonra çözerim.

Atilla'nın telefonu çalar, arayan Dilaver'dir. Konuşmak için dışarı çıkar, Karsu kanepeye uzanır, hem ruhen hem bedenen çok yorulmuştur. Öylece uyuyakalır. Atilla görüşmeyi bitirdikten sonra Karsu'nun yanına gelir, uyuduğunu görünce iyice rahatlar. Kucağına alıp yatağa götürür, üstünü örter. Kendi de öylece uyuyakalır.

Sandık Kokusu Fan kurgu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin