Osamuuu! Osamu aaaaçç!"
Çocuğun kapıya kırarcasına vurmasıyla gözlerini açan Osamu yerinde doğrulurken üstü açılan sevgilisinin üstünü örttükten sonra ayağa kalkmıştı. Kardeşinin bağırışları sövmesine sebep olurken altına yere fırlattığı boxerını geçirip kapıya ilerledi.
"Ne var amına koyayım ne var?" Homurdanırken açtığı kapının karşısında kardeşini yerde otururken gördüğünde kaşlarını çatarken bir de yüzünü gördüğünde gözleri kocaman açılmıştı.
"A-atsumu yüzünün bu hâli ne?" Çocuğu kollarından tutup içeri sürüklerken ağırlığına bir kez daha sövüp kapıyı kapatmıştı arkasından.
"Ne kadar içtin de ayağa kalkamıyorsun amına koyayım, şu kokuya bak. Ne yaptın yüzüne, bana bak Atsumu!"
Bağırışıyla Atsumu başını yerden kaldırırken gözlerinin kızarıklığını görmüştü Osamu. Kalbi ağzında atıyordu.
"Gel, yüzünü temizleyelim."
Çocuğu salona oturttuktan sonra biraz su ve pamukla gelip yanına oturmuştu. Pamuğu kesiğin yakınında gezdirirken bu kesiğin bir şekli olduğunu görmesiyle dudağını dişledi. Bilerek yapmıştı.
"Elmacık kemiğinin üzerinde neden K harfi kazınmış öğrenebilir miyim?"
Sesinin düzgün çıkması için çabalarken Atsumu'dan ses gelmemesiyle sertçe yutkunurken yarayı da akan kanın izlerini de geçirmişti. "Soru sordum sana."
"İçebileceğim bir şey var mı?"
"Su ve gazoz var."
"Hayır, alkollü bir şey."
"Atsumu leş gibi kokuyorsun ve ayakta duramıyorsun daha nerene içeceksin? Bunu neden yaptığını söyle önce."
"Kiyoomi..beni Kiyoomi'ye götürsene."
"Atsumu saat 1."
"Bana ne! Götür beni'"
"Bu K Kiyoomi'nin K'si mi?"
"Evet."
"Ne diye böyle bir şey yaptın?" diye sorduğunda Atsumu'nun bir anda sesli şekilde ağlamaya başlamasıyla şok olmuştu çocuk.
"Dövme yapmaya çalışmıştım! Güzel olur sanmıştım!" Sanki bir çocukmuş da duvarları boyadığında azar işitmiş gibi ağlıyordu şu an karşısında. Osamu onunla baş edemeyeceğini düşündü ama her seferinde onu dizginlesin diye Sakusa'yı arayamazdı. Hem zaten belli ki aralarında bir şeyler olmuştu.
"Beni nasıl bırakır ya! Sevgili olmayabiliriz ama arkadaştık ve sadece görüşmek istemiyorum diyerek gitti!" Gözlerini sert sert siliyordu şimdi. "Güzel dövmemi gösterecektim barışalım diye!"
Osamu şok olmuş şekilde bakmaya devam ederken söylediklerinde mantık arıyordu ama bir yerinden tutmak çok zordu. "Barışmanız için kendini mi kestin?"
"Baş harfini dövme yaptım!"
"Atsumu..normal insanlar bunu yapmaz." derken sesi sakindi çünkü kardeşine bağırmanın onu daha kötü hâle getireceğini biliyordu.
"Beni sevsin istiyorum, bırakıp gitmesin."
"Sen onu seviyor musun?"
"Tabii ki!"
"Peki ona bunu söyledin mi?" demesiyle Atsumu gözlerini kırpıştırdı. Korkmuşa benziyordu.
"Hayır tabii ki! Söyleyemem!"
"Ama göstermekle söylemek aynı şey."
"Hayır değil. Yapamam Osamu, söyleyemem!"
Beyninin nasıl çalıştığını anlamak imkansızdı. Göstermekten çekinmeyerek korkunç bir şey yapmasına rağmen düzgünce söylemek ona daha korkutucu geliyordu ve bunun nedenini kim ne kadar düşünürse düşünsün anlayamazdı. Atsumu'nun tehlikesi buydu işte, farklı çalışan beyni neyin doğru olduğunu, neyin ona zarar verip vermeyeceğini anlamıyor; üstüne üstlük gerçeklere tamamen kapalı hâle geliyordu hisleri yoğunlaştığında.
Osamu titrek bir nefes verirken yüzünü sıvazladı. Atsumu'nun daha iyiye gittiğine inanmak istemişti, ilaçlarını bıraktığında kavga etmelerine rağmen çocuğun delice bir şey yapmaması da ikna olmasını sağlamıştı ama şu an çok farklıydı. Daha çok ısrar etmediğine pişman hissediyordu.
"İlaçların..tekrar kullanmaya başla."
"Hayır. İçmeyeceğim."
"Atsumu nolur." diye mırıldanırken artık onun da gözlerinden yaşlar akıyordu. "Kendine zarar veriyorsun ben bunu görmeye dayanamıyorum nolur ilaçlarını kullanmaya başla tekrardan. Bak birlikte doktora da gidebiliriz yine, beğenmiyorsan başka ilaç isteriz."
Atsumu onun ağlamasını göz ardı ederken bir anda ayağa kalktı, bunu yaptığında sendelemişti biraz. "Kullanmayacağım. Bir şeyim yok benim, kötü bir şey yapmıyorum."
Osamu çenesini sıkarken sesinin yükselmesine engel olamayarak konuştu. "Böyle devam ettikçe Kiyoomi'yle barışmayı geç, bir daha ona yaklaşamayacaksın bile."
"Kes sesini!"
"Ona da zarar vereceksin Atsumu. Buna katlanmak zorunda değil!"
"OSAMU KES SESİNİ DEDİM SANA!" Eline geçen ilk şey olan vazoyu duvara fırlattığında kardeşinin korkuşunu görmüş ama bir şey yapamamıştı. Yerdeki cam kırıklarına göz gezdirirken geriye adımladı, buradan gitmeliydi.
Kapıya doğru ilerlediğinde Osamu arkasından gelse de hemen çıktığında çocuk ona yetişememişti. Merdivenlerden koşa koşa inerken ayağının takılmasıyla katın yarısından zemine yuvarlandı. Canı acımıştı ama kaçma isteği daha ağır bastığı için sendeleyerek ayağa kalktı ve koşmaya başladı.
Apartmandan çıktığında da devam etmişti koşmaya. Yalpalıyordu, başı da döndüğünden dolayı her adımında düşecek gibi hissediyordu ama duramazdı. Durursa Osamu'nun onu bulup hastaneye götüreceği düşüncesi yüzünden kaçıyordu.
Artık gözleri de kararırken kendini bir anda yerde bulmuştu yine. Bu sefer başını kaldırmaya bile mecali yoktu ama. Gözlerini açık tutmaya uğraşmadı, kaldırımın soğuk taşı bile yatak gibi hissettirmişti.
"Sana ulaşacağım Kiyoomi." diye mırıldandı sanki hâlâ gidiyormuş gibi. Oysaki artık gözleri kapanmıştı.
mrb