"Ucube herif, hareketlere bak. O gün sarhoş olmasam amına koyardım onun." Kyo Atsumu'yu ileride gördüğü için kendi kendine söylenirken yanından Kiyoomi'nin geçtiğinden bihaberdi. Çocuk bunu duyduğu an Kyo'yu iterek duvara yaslamış ve şimdiye kadar etrafında kimsenin görmediği bir ifadeyle bakarak yaklaşmıştı yüzüne.
"Bir daha söylesene."
"Ki-kiyoomi..ne yapıyorsun?"
"Kendini bir bok sanmaman için uyarıyorum seni. Burnunun bu sefer kırılmasını istemiyorsan rahat dur."
Kyo'nun bakışları titrerken "Tch." diye bir ses çıkarıp sıyrılmıştı çocuğun yanından. Onun gitmesiyle de Mai'nin gelmesi bir olmuştu.
"Kiyoomi ne yapıyorsun?"
"Aptal aptal konuşuyor, çok gözüme batmaya başladı."
"Ne dedi ki?"
"Önemi yok."
Kız elini çocuğun omzuna koyup gülümsedi. "Takma sen de onu, salak olduğunun hepimiz farkındayız."
Kiyoomi başını salladı ama o ara tabii gözü onları izleyen Atsumu'daydı. Az önce olanı da görmüştü büyük ihtimalle, fark etmemesine imkan yoktu.
"Yarın görüşürüz."
"Görüşürüz!"
Kızın yanından ayrılıp Atsumu'ya ilerlemişti hızlı adımlarla. Tam o sırada Atsumu cebinden çıkardığı paketten bir dal yerleştirmişti dudaklarına. "Ne dedi o piç sana?"
"Bir şey demedi, yani bana demedi. Sana laf attı, ben de susturdum."
Çocuğun yüzünde keyifli bir gülümseme belirirken "Aferin sana." diye mırıldanmıştı. "Peki o kızın eli omzunda ne arıyordu?"
"Sakinleştirmek içindi." derken sorgulanıyor gibi hissetti Kiyoomi.
"Arkadaşın, değil mi? Onunla önceden de oturuyordunuz."
"Yakın sayılır hatta."
"Tamam, kabul edilebilir o zaman. Hadi gidelim."
"Nereye?"
"Sinemaya gitmek ister misin?"
"Sinema mı? Bayağıdır gitmemiştim."
"İster misin istemez misin?"
"İsterim."
"Tamam o zamaan. Gidelim hadi." derken Kiyoomi'nin koluna girmişti çocuk.
.
Sinemadan çıktıktan sonra bir süre daha beraber durmuş, daha sonra evlere ayrılmışlardı. Atsumu eve girdiği an kendini koltuğa açıp bir süre tavanı izlemişti öylece. Uykusu vardı ama uyumasına imkan yoktu. Sinirden güldü ister istemez.
Dolabın önüne dikildiğinde bir şişe bira çıkarmıştı. "İçince de suç bana kalacak ama kimsenin sikinde değil uyuyamıyor olmam amına koyayım."
Kendi kendine homurdanışına bile sinirlenirken büyük bir yudum alıp hoşnut olduğuna dair bir ses çıkardı. Rahat rahat içmek istiyordu.
Ama Atsumu ne zaman bir şey istese onun tersi olurdu ya. Kapının ısrarla tıklanmasıyla oflayarak ilerledi. Komşusu falan olduğunu düşünmüştü ama daha kötüsüydü. Osamu gelmişti.
"Ne var? Uğramazdın sen?"
"Canım istedi, bir sorun mu var?" derken davet beklemeden çocuğun yanından içeri geçmişti.
"Normal insanlar haber verir."
"Tüh, şarjım bitmişti." deyip salona yürüyecekken mutfakta gördüğü şişeyi eline aldı. "Bu ne?"
"Neye benziyor?"
"İçmemen gereken bir şeye."
"Tüh, içmişim ama."
Osamu ona göz devirirken şişeyi kafasına dikti onun olmasını umursamadan. "İyi bok yemişsin. İç de beynin daha da sikilsin tamam mı?"
"Tamam."
"Atsumu amına koyayım dalga geçme artık."
Atsumu oturduğu yerde başını arkaya yasladı. "Seni ilgilendirmeyen şeylere karışırsan geçerim."
"Beni nasıl ilgilendirmiyor olabilir senin hayatın amına koyayım?"
"Benden kaçarcasına gittiğin andan beri benimle alakalı hiçbir şey seni ilgilendirmiyor."
"Kaçmakla alakası yoktu."
"Aynen. İtiraf edebilirsin Osamu, umrumda bile değil. Sen sorunlu bir manyaksın ben de sana dayanamıyorum o yüzden gittim de."
"Bununla alakası yoktu. Ben de insanım Atsumu. Hayatımı geçireceğim insanın yanına taşındım."
"Bana tek kelime etmeden. Evde eşyalarını görmeyince öğrendim."
"O zaman kavgalı-"
"Kavgalı olmamızın ne önemi var amına koyayım!"derken artık bağırıyordu Atsumu. "Evden giderken ne olursa olsun haber verir insan. Nasıl hissettim o zaman haberin var mı? Beni bu sikten evde yalnız bıraktığında kendimi öldürmemek için ne kadar zor durdum hiç düşündün mü?"
Osamu çocuğun dolu gözlerini gördüğünde başını çevirirken sertçe yutkunmuştu. Bu olayı ve evde böylesine yalnız hissedip her şeyi bırakmayı düşündüğünü bilmiyordu.
"Ne susuyorsun konuşsana! Her boka bir lafın var ya, buna da olsun!"
"Atsumu ben..bilmiyordum böyle hissettiğini." demesiyle Atsumu'dan histerik bir kahkaha duyulmuştu. "Bilmezsin tabii amına koyayım. Atsumu'nun hislerini kim sikine takar ki! Tek yapması gereken normal bir insan gibi davranmak, ne hissettiği önemsiz."
"Öyle değil."
"O zaman neden bir kez bile bana nasıl olduğumu sormuyorsun Osamu?" Sesi şimdi daha kısıktı, sol gözünden akan yaş yanağında bir iz bırakmıştı. "Neden beni her gördüğünde bir şeyimi yargılıyorsun ama bir kez olsun nasılsın kardeşim diye sormuyorsun?"
Titreyen sesine karşı oradan gitmek istedi Osamu. Diyecek bir şeyi olmadığı için sıkışmış hissetmişti.
"Hayatımdan çıkmak istiyorsan çık. Sadece beni bir baş ağrısıymışım gibi hissettirmekten vazgeç. Çünkü ben de böyle yaşamaktan memnun değilim."
Cümlesi bittiği anda kardeşinin boynuna sarılmasıyla gözleri kocaman açıldı Atsumu'nun. Diyeceği herhangi bir şeye dayanabilirdi ama asla tahmin edemediği bu hamleyle gözyaşlarına hakim olamamıştı. Osamu'nun da olamadığı gibi.
"Özür dilerim. Seni böyle hissettirdiğim ve yeterince anlayamadığım için özür dilerim Atsumu."
Atsumu geri çekilmeye çalışsa da izin vermedi Osamu. Kardeşine çok uzun zamandır sarılmamıştı ve bu artık öyle basit gelmiyordu gözüne. Her şey daha da mahvolmadan yaptığı boktan gururunu bir kenara koymalıydı.
Atsumu da ellerini çocuğun sırtına koyduğunda bir süre sarılmışlardı öyle. Artık birinin bir şey demesi gerekiyor gibi hissettiklerinde el atan Atsumu oldu.
"Artık suçlu ben oldum." Hafifçe gülerek söylediği şeyle burnunu çekti Osamu. O da aynı şekilde konuşabilmişti. "Salak. Dalga geçiyorsun yine."
"Ağlamaya devam etmeyelim diye."
Birbirlerinden ayrıldıklarında bakışlarını koltuğa indirdi Osamu. "Birlikte..daha çok vakit geçirelim mi?"
Atsumu gözlerini sertçe silerken üzgün bir gülümsemeyle baktı kardeşine. "Geçirelim."