Kısa bir süre sonra duştan beline sardığı havluyla çıkarken kolunu gizlemek için arkasına doğru almıştı Atsumu kapıyı açmadan önce. Başı çok dönüyordu, bir anda ayağa kalkabilmiş olsa da ondan sonra da devam eden krizini zar zor dindirmiş ve tekrarlamamasını umarak çıkabileceğini düşünmüştü.
Soğuk koridora çıktığında salona çevirdi başını. Kiyoomi oturmuş telefonuna bakıyordu. "Ne yapıyorsun?" diye seslendi olduğu yerden.
"Hiç. Üşümeden giyin hadi, yemek de gelir birazdan."
Atsumu çocuğun "hiç" deyişini aklında döndürürken odaya ilerledi bir şey demeden. Sorduğu şeye düzgün bir cevap alamadığında kötü hissediyordu ve aklı buna fazla takılıyordu.
Üstünü giydikten sonra çocuğun yanına oturdu ve bacaklarını da koltuğa çekerek kıvrıldı. Kiyoomi'nin eli saçında yer edinmişti hemen.
"Çok yorgunum."
"Erkenden yatarız."
"Uyuyamam."
"Benimle uyursun."
Atsumu sadece güldü. Uyuyamayacaktı, kriz geçirecekti ve ya evden çıkacaktı ya oturup kendine zarar verecekti. Başka ne seçeneği vardı ki?
Yemekleri geldiğinde Atsumu karnının açlığını hissetmişti kokuyu duyumsayınca ama vücudu tonlarca yemek yemiş gibiydi. Nasıl yiyeceğini bilmiyordu.
"Bunları seviyorsun değil mi?"
"Hm hm." Çubukları titreyen parmakları arasına yerleştirirken sevgilisinin ona baktığının farkındaydı. Zorladı kendini düzgün yapabilmek için, başı dönüyor gibi oluyordu kendini sıktıkça.
"Yedirmemi ister misin? Ellerin çok titriyor."
"Hallederim ben."
"Neden o kadar çok titriyorlar?" demesiyle dudağını dişledi Atsumu. "Her an kriz geçirebilirim çünkü."
Kiyoomi aldığı bu cevapla sessiz kalırken çubuğun ucunda tuttuğu sushiyi uzatmıştı çocuğun ağzına doğru. "Aç ağzını."
"Bebek miyim ben?"
"Bilmem, bakalım. Uçak geliyooor."
Atsumu'nun gözleriyle beraber ağzı da açılırken hafifçe gülmüştü çiğnemeye başladığında. Oysaki hiç gülebilecek gibi hissetmiyordu.
Yemeklerini yemelerinden sonra Atsumu uyuyabileceğini söyleyerek yatağa geçmeyi teklif ettiği için sarılarak yatıyorlardı şu an. Fakat uyuyabileceği bir yalandı, sadece üzerinde bakışların olmasını sevmediği için çocuğu uyutmak istemişti.
Kalkmak istiyordu ama henüz derin uyumuyordu çocuk. Uyumayı denemek bir seçenek bile değildi. Derin bir nefes alıp hafifçe dönmeye çalıştı ama çocuk homurdandığı için hemen durmuştu.
Birkaç saniye sonra ağır kolun üzerinden kalkmasıyla rahatlarken çocuğun döndüğünü gördüğünde sesli bir nefes verdi. Onun kollarında olmayı ne kadar sevse de birazdan kriz geçireceğinin farkında olarak burada duramazdı.
Salona yürüdü önce sessizce. Direkt bir sigara kondurmuştu dudakları arasına. Başını hafifçe eğip rüzgar olmamasına rağmen elini siper ederek yakarken koltuğa oturdu tepesine çıkarcasına. Buradan dışarıya bakabiliyordu. Gözlerini görebildiği ışıklarda gezdirdi, çok da bakacak bir şey yoktu ama evin içine bakmak daha kötü oluyordu.
Dakikalar geçmişti. Kaçıncı sigarası olduğunu bilmese de mide bulantısından anlayabiliyordu fazla olduğunu. Her kriz geçireceğini hissettiği anda bir tane yaktığı için bu kadar içmişti ama artık bu da yetmiyordu. Bacakları titrerken kalkıp banyoya ilerledi düşmemeye çalışarak. Beyni yine mantıklı bütün şeyleri reddediyordu.