Selaaaaammmm! Nasılsınız?
Umarım hepiniz iyisinizdir.
Bölüme başlamadan önce lütfen oy verip satır aralarına yorumlar yazarsanız çok mutlu olurum.
---
"Vatan için can veren şehitlerin anısına, saygı ve minnetle anıyoruz..."
---
Senem Yenilmez...
Hastanedeydik. Yaklaşık kırk saattir. Hiç kimse buradan ayrılmamıştı. Alpay hariç. Sessizliği beni korkutuyordu. Eğer kardeşimi birazcık olsa tanıyorsam bu sessizliği hiç hayra alamet değildi. Onun sessizliği hayır değil, şerdi.
Kürşad ile hastane sandalyelerine yan yana oturuyorduk. Uras yere çökmüş, bir dizini kırarak kendisine çekmiş, kafası duvara yaslı öylece bekliyordu.
Baran ayakta duvara yaslanmış sadece ameliyathane kapısına bakıyordu. Koray lavaboya gitmişti. Koray'ın ablası Suna abla kantine inerek bize bir şeyler almaya gitmişti.
Telefonumu çıkartıp bir kez daha Alpay'ı aradım. Sonuç aynıydı. "Aradığınız kişiye şuanda ulaşılamıyor, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz." Diyen bir telesekreter sesi. Başka bir şey değil.
"Hâlâ açmıyor mu?" Diye sordu yanımdaki Kürşad. Başımı olumsuz anlamda salladım. "Kafayı yemek üzereyim. Kesin o adamın peşine düştü ya of!"
Gözlerim yeniden doldu. Bunu fark eden Kürşad bir elini omzuma atarak beni kendisine çekti. Başımı omzuna yasladım.
☪☪☪
Alpay Yenilmez...
"Komutanım." Kaç saattir buradaydım hesaplamamıştım ama zaten bana bir ömür gibi gelmişti. "Eğer olumlu bir sonuç yoksa elinde, şu silahı senin kafanda patlamadan siktir git buradan." Diyerek oldukça açıklayıcı şekilde konuştum.
Yanıma gelen asker, teğmenlerden biri diye hatırlıyordum. Elindeki dosyayı bana uzattı. "Buyurun komutanım, istediğiniz adamın elimizdeki bütün mekanları." Diyerek selam verdi ve çıktı.
Dosyayı açtım. İki sayfalık bir mekan listesi vardı. Hepsinin konumu detaylıca yazıyordu. Dosyayı elimde tutarak hastaneye gittim. Herkes bıraktığım gibiydi.
"Alpay!" Diyerek bana koşan ilk kişi Senem olmuştu. Sadece baktım ona. Mavi gözleri şişmiş ve kızarmıştı. "Gelişme var mı?"
Başını olumsuz anlamda iki yana salladı. "Ameliyattan çıktı ama hayati tehlikesi devam ediyor. Önümüzdeki iki geceyi atlatmasını bekleyecekmişiz. Eğer atlatamazsa..." Devam etmesine izin vermeden bağırdım. "SUS! devamını getirme!" Senem titreyen bakışları ile bana baktı. İçim acıdı ama şuan ne yaptığımı ben bile bilmiyordum.
Senem'in mavi gözlerinden bir damla yaş usulca akarak yanağından aşağıya doğru kaydı. Onu başka bir yaş takip etti. Suçlulukla kasılarak onu tuttuğum gibi göğsüme çektim. "Özür dilerim." Saçlarına art arda öpücükler kondurdum.
Gözyaşları durmuştu ama gözleri hâlâ kızarıktı. "Elindeki ne komutanım?" Diye soran kişi Koray'dı.
"Bunu yapan adamın elimizdeki tüm mekanları." Diyerek bende net bir şekilde cevapladım. Bakışlarım yoğun bakım kapısına çevirdim. Uzun uzun baktım.
YOU ARE READING
YÜREK SEVDA (DÜZENLENİYOR)
Romance"Yolun, ay yıldızlı bayrağımızla aydınlansın, kızılcığım." Son sözleriydi bunlar. Gözlerim ellerime doğru indi. Kan içindeydiler. Onların kanı... Annem ve babamın kanı... "Anne," kuru bir sesle mırıldandım. Babama döndüm. "Baba." Bu gerçek değildi...