Duydum ki oy sayısı 30 olursa bölüm erken gelirmiş şşş 🤫
Keyifli Okumalar
❤️Bir Hafta Önce - Güneş
"Eylem... ağlama artık." dedim acı acı içini döken arkadaşıma sarılırken. Burnunu çekip hıçkırıklarını dindirmeye çalıştı bir süre. Uzattığım peçeteyle gözyaşlarını sildi. Bütün peçete simsiyah olmuştu akan makyajına bulanıp.
"Yani... olmadı işte. İyi de gidiyordu aslında."
"Nedenini söyledi mi?" diye sordum şefkatle gözlerinin içine bakarken. Araları çok iyiydi, Eylem her zaman neşeyle bahsederdi ondan. Neden böyle olduğu anlayamıyordum ve bir açıklaması olmalıydı mutlaka.
"Meriç..." dedi sadece. Dudakları titremişti. "Ben o gün... Ayla'yı almaya gittiğimde..." Tekrardan hıçkırdığından hemen yanımızdaki bardağına su doldurup uzattım. Titreyen eliyle alıp dudaklarına götürdü. Azıcık içtikten sonra iç çekip devam etti. "Gitme demişti ama gitmek zorundaydım. İnanmadı, bitirdi."
"Barışırsınız..." dediğimde başını iki yana salladı.
"Sanmıyorum, ihtiyacı dışında konuşmuyor bile benimle. Kedisi için bir iki kez konuşmuştuk." Hırkasının bilekleriyle tekrar gözlerini sildi. Kıpkırmızı olmuştu, kenarları silinmekten tahriş olup kabuk tutmaya yüz tutmuştu. Ellerini tuttum.
"Ama bu da iyi bir şey değil mi? Sana kedisini verecek kadar güveniyor hala." Söylediklerimde ciddi miyim anlamaya çalışır gibi baktı bana. İçim burkulmuştu, onu bu kadar kötü görmemiştim uzun zamandır. Mutluydum iyi bir ilişki içinde olduğu için. Özellikle Meriç'ten sonunda kendisini kurtardığını duymak ondan çok beni mutlu etmişti. Bir anda böyle bir ayrılık haberi beklediğim bir şey kesinlikle değildi.
"Bilmiyorum Güneş." dedi tekrardan iç çekip. "Ne yapacağımı da bilmiyorum." Çakır gözlerini benimkilere çevirdi dudaklarını birbirine bastırıp. "Senden tek ricam ona kötü davranma."
Gözlerimi kırpıştırdım. Aralarındaki ilişkiden dolayı elbette Poyraz'a kötü davranmazdım ama yakın olursam da rahatsız olurdum. "Kötü davranmam." dedim sadece.
"Alp'e de yansıtma lütfen." dediğinde burnumun direğinin sızladığını hissettim. Şu haldeyken bile benim mutluluğumu düşünüyordu. Sıkıca tuttum elini.
"Bizi boş ver. Kendine odaklan." dediğimde başını salladı yukarı aşağı.
***
'O' Gün - Güneş
"Sıla nerede?" diye sordu Doruk döndüğü gibi masada biraz evvel Sıla'nın oturduğu ancak şu an boş olan sandalyeye bakarken.
"Daha demin kalktı. İşi çıkmış, sana da söyleyemedi." diye yanıtladı Peri. Doruk'un kaşları çatıldı bunu duyunca biraz. Alp'e çevirdi bakışlarını. Biz de anlamamıştık ne olduğunu. Hepimizi kaldırıp zahmet vermek istemediğinden tek başına gittiğini düşünmüştüm kendi içimde.
Doruk sandalyesinin sırtında asılı olan montunu alıp üstüne geçirdiğinde hepimiz şaşkın gözlerle baktık ona. Bize çevirdi bakışlarını, bir kaşını kaldırdı. "Apar topar kalktığına göre önemli demek ki. Gidip sorayım."
Şaşkın bakışlarımızı umursamayıp merdivenlere yöneldi öylece. Arkasından bir şey dememiştik hiçbirimiz. Bunun üzerine Deniz sırtını sandalyeye yaslayıp derin bir nefes verdi. "Biz ne yapacağız şimdi?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Portre | Yarı-Texting
عاطفية❝Yüzünü çok sevdim, ödünç alabilir miyim?❞ dedim birden gözlerimi gözlerine dikip. Nasıl olsa bir daha karşılaşmamız pek mümkün değildi, hem bu fırsatı kaçıramazdım hem de bu cesareti bir daha bulamazdım. Ağzımdan çıkan kelimelerin anlamsızlığıyla g...