"benim evim manzaraya açılmazdı,
semtimizde deniz yoktu.
sen gelince semt değişti
ve tüm mahalle deniz doldu."
barış alper yılmaz, kayalıkların üstünde dudaklarını birleştirdiği kızı ince belinden kavrayarak kucağına çekmişti.
yanaklarının kızardığını hissediyordu, güneş. dur diyemiyordu. dur demek istemiyordu. ne vardı bu dudaklarda? hep şiirler okuduğunu hatırladı. cemal süreya'nın satırları gizliydi sarışının dudaklarında; gizli bir edepsizlik, sarhoş edici his.
kolları, sarışının boynuna dolandı. parmaklarıyla oynamaya başladı ensesindeki küçük saç tutamlarıyla. o'na dokunmak, dudaklarında nefeslenmek tuhaf ve güzeldi. hiç öpmemişti birisini, o kadar yakın hissetmemişti.
ve tahmin ediyordu ki dünya üstündeki hiçbir dudak, barış alper yılmaz'ın dudakları kadar güzel hissettiremezdi.
sarışının parmak uçları, güneş'in ince belinde daireler çiziyordu. o'nu öpmek güzeldi. daha önce öptüğü hiçbir dudak ona böyle hissettirmemişti. kalbinin hızlandığını, tadına asla doyamayacağını hissediyordu. farklıydı, çok farklı.
nefes nefese kalınca başını geri çekerek dudaklarını ayırdı, güneş. sarışının kucağında oturuyor olduğu gerçeğiyle yeni yüzleşmişti. utançla yutkundu, kızarmış dudaklarını ıslatarak başını yana doğru çevirdi.
sırıttı, barış. kızın çenesini nazikçe kavrayıp göz göze gelmelerini sağladı. "bunu ne zamandır beklediğimi bilemezsin."
hafifçe tebessüm etti, güneş. barış, tebessümünün üstünden öptü kızı. kısa ama hisli bir öpüştü bu. sahiplenici, güzel... günahlardan daha cezbedici.
"gidelim mi?" güldü, barış. başını olumlu anlamda salladı. güneş'in kucağından inmesine izin vermedi. kızla birlikte dikkatlice kalktı ayağa. bu sırada güneş düşme korkusuyla bacaklarını oğlanın geniş gövdesine sarmıştı.
yaşananlar gerçek miydi yoksa bir ergenlik rüyası mı?
"ben kendim de yürüyebilirim," diyerek mızmızlandı, güneş. barış anlıyordu aslında onun çekincelerini. güvenmiyor olabilirdi, kerem haklıydı. hisleri olmasa karşılık vermez, utanmaz ve kollarının arasında sıcacık hale gelmezdi.
yine de korkuyordu. olamama ihtimalleri uykularını kaçırıyordu. ne ara bu kadar kapılmıştı?
"gitmenden korkuyorum," dedi şakaya vurarak. bu sırada arabanın kapısını açmış ve güneş'in oturmasına yardım ettikten sonra kemerini bağlamıştı.
güldü, güneş. "beni her yere yanında mı götüreceksin?"
yavşakça göz kırptı, sarışın. "galip geldiğimiz maçtan sonra sahaya inip sarılmak istemezdim deme sakın..."
hayali karşısında tatlı tatlı tebessüm etti, güneş. bu sırada sarışın arabaya binmişti. "mağlup olduğunuz maçlarda da sahaya inip en çok verdiğin uğraşlar için teselli etmek isterdim."
barış alper yılmaz'ın tutulma nedeni... kötü hislerinin bir güneş tutulmasıyla geçeceğine inanıyordu.
"çok geç oldu, seni evine bırakayım." başını olumlu anlamda salladı, güneş. bir an önce eve gitmek ve ceylan'a olanları anlatmak istiyordu.
arabada sessizlik hakimdi. ikisi de hislerini dinliyordu aslında. güneş, barış'ın nasıl ona böyle tutulduğunu anlamaya çalışıyordu. bir rüya gibi geliyordu olanlar; hemen bitmesinden ve kabusların başlamasından korkuyordu.
barış ise...
o çoktan hislerine bir isim koymuştu.
güneş'in evinin önünde durduklarında arabadan indi, barış. kızın açtığı kapıyı tuttu. bu sırada kocaman bir tebessüm kaplamıştı kızın dudaklarını. "mia..." apartmanlarının kedisiydi, mia. onu en çok güneş beslerdi.
çantasından kedi maması çıkardı. miyavlayarak yanına gelip bacağına sürtünen mia'ya yaklaşmak için eğilerek oturur pozisyona geldi.
kedi mamasını önüne döktü, hemen arkasından da yemek yiyen kediyi sevmeye başladı.
o an beklemediği tek şey, sarışının parmaklarını saçlarında hissetmesiydi. güneş kedisini seviyordu, barış ise kendi kedisini.
kızın kalbinde yarattığı sarsıntıların şiddetinden bihaber telefonunu çıkardı, barış. kilit ekranını açınca direkt instagram uygulaması açılmıştı. uygulamadan çıkmadan kapatıp bir kenara koyduğunu hatırladı.
fotoğraf çekmek için story kısmına girdi. bu, onların ilk fotoğrafıydı. barış'ın eli görünüyordu, güneş'in ise saçları. güneş mia'yı seviyordu, barış ise güneş'i.
ama bir hata yapmıştı, barış.
fotoğrafı yanlışlıkla story'e atmış ve bunu iki dakika sonra görmüştü.
sildiğinde ise çok geçti çünkü o hikayeyi binlerce insan izlemişti bile.
x
SLM!!!
nasil olmusuz...
baris gibi bi erkoyu nasil manifestliyoruz bilen yazarsa sevinirim.
yorumlarinizi eksik etmeyin lutfen!!!
opuldunuz<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kelebekler, barış alper yılmaz.
Fanfictionbarış alper yılmaz, dm kutusunu sorunlarını anlatıp bir dert defteri gibi kullanan fanının mesajlarını okur.