1.5

2.3K 143 44
                                    

"ben senden vazgeçmem

ışıkları söndürseler bile.

korkuma yenilmem

ellerim kollarım tutmasın isterse

ben sensiz pes etmem."

barış alper yılmaz'dan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

barış alper yılmaz'dan.

elimdeki çakmağı güneş'e uzattım. aynı yere gelmiştik; kayalıklara. güneş, barista olduğumu iddia ettiğinden kahvesini termosa yaparak evden getirmiştim. üşümesi ihtimaline karşı battaniye almıştım. ben üşümezdim, alışkındım ama onun hasta olmasını istemiyordum. 

telefonun zamanlayıcısını açtım, sigarayı dudaklarımın arasına götürdüm ve telefonu yere bıraktım. güneş, dudaklarımın arasındaki sigarayı yakarken fotoğrafın çekildiğini belirten o ses gelmişti telefonumdan. insanların olumsuz yorumları en başından beri umurumda değildi, yanımda sadece o ve kararıma saygı duyan destekçilerim olsun istiyordum. 

kendimi kimseye sevdirme gibi bir zorunluluğum yoktu, bunca zaman bunun için çabalamamıştım zaten. 

"yine de sigara içmek uzun vadede nefes problemlerine neden olabilir." telefonu koyduğum yerden alarak güldüm. "kamu spotu?" diyerek sorduğumda o da güldü. gülüşü içimi ısıtıyordu. bir insanın sözleri nasıl bu kadar tatlı bir azarlayıcılıkta olurken gülüşü iç ısıtabiliyordu?

bana doğru yaklaştı. parmak uçlarında yükseldi, ben de gülerek bana yetişebilmesi için biraz eğildim. kollarını boynuma dolamış, başını soluma gömmüştü. bir anda kediye dönüşmesi kalbimde deprem etkisi yaratıyordu. duyuyor muydu acaba? oradaki sarsıntıların tek ve en güzel sebebiydi, güneş. 

"kalbin çok hızlı atıyor." yakalanmıştım. 

saçlarını okşamaya başladım usulca. "seninleyim, ondan." güldü. göğsüme sürtünen dudakları içimi okşamıştı. bir şey söylemedim, sessiz kaldım. tanışmak, buluşmak, sevgili olmak, birlikte olmak... o ne zaman isterse, kendisini ne zaman hazır hissederse buradaydım. kolay kolay bırakmaya niyetim yoktu. 

"sana dm atarken işin böyle yerlere gideceğini bilemezdim," dedi başını kaldırıp bana bakmaya başladığında. ben de tahmin edemezdim. sadece cevap vermek, bir nebze de olsa iyi gelmek istemiştim. 

"gel bakalım, oturalım ilk önce." beni onayladı. buraya ilk geldiğimizde oturduğumuz kayalıkların ucuna oturduk. kahvesini uzattım, teşekkür ederek aldı. daha rahattı artık hareketleri. iyice yanaşmış, başını omzuma yaslamıştı. 

"ben de tahmin edemezdim," dedim az önceki konuya dönerek. "sadece o mesajları okuyunca kendimi gördüm. ulaşmak istediğim alper'e benzeyen sendin." 

uzun zamandır benden dinlemek istediği alper'in anlamını, altında yatanı öğrenecek olmak onda ilgi uyandırmıştı. başını omzumdan ayırdı. yan bir şekilde oturarak bedenini tamamen bana doğru döndürüp ellerini dizlerimin üstüne koydu. "evlenmeden olmazdı?" 

güldüm. sevgiyle ışıldayan gözlerine baktım. o'nu en çok gözlerimde yaşatmak istiyordum. kalbin aynasıydı gözler; orada görürse kendini baktığı her yerde ve bana baktığı her anda kendisini görürdü. 

"baktım senin evlenmeye niyetin yok, beni oyalıyorsun..." hafifçe bacağıma vurdu. "seni oyalamıyorum!" alt dudağımda gezdirdim dilimi. "beni oyalıyorsun ama buna burada girmeyeceğim." utanarak gözlerini kıstı. "neyse." 

tatlılığına dayanamayıp burnunu sıktım. anlatmaya devam etmemi istercesine bakıyordu gözlerime. "herkes barış'ı görüyordu, ben bazı kişilerde barış'ı görüyordum ama daha önce alper'i görebildiğim hiç kimse olmamıştı." 

en doğru kelimeleri seçmeye çalışıyordum. o kadar güzel ve akıcı konuşuyordu ki güneş... benim röportajlarımdaki anlamsız kelimelerden yapılan editlerim vardı. bu konuda güvenemiyordum kendime. 

"senin gibi ne yapmak istediğimi, neyin doğru yanlış olduğunu bilmediğim zamanlarım vardı. ailem futbola devam etmemi istemiyordu, abim gibi iyi bir üniversite kazanmamı istiyorlardı ama benim uğruna savaşacağım şey üniversite olamazdı." olmamıştı da. "nasıl tarif etsem... alper abimin ismi." elimi tuttuğunda tebessüm ettim. "ama bana sorumluluk yüklemekten başka hiçbir işe yaramadı. kendi yolum uğruna savaştığım şeyde önüme çıkan her olumsuzlukta o isim ezdi bedenimi." 

bana küçük bir çocukmuşum gibi baktı. elimi küçük avuçlarının içine aldı, avcumun içini ise okşamaya başladı. destek olmak, bana iyi gelmek istiyordu ama bana ilk yazdığı andan itibaren iyi geldiğini bilmiyordu. 

"sen bana ara ara hatırlayıp günümü bok eden alperle yeniden tanışmamı, onunla barışmam gerektiğini öğrettin, güneş." gözünden bir damla yaş aktı. "ismi altında ezilmiş çocuğu yok olmaktan kurtardın, teşekkür ederim."

sıkıca sarıldı bedenime. ikimizin de isimlerinin olumsuz bir anlamı vardı. bizde uyandırdığı acılar, yaralar... 

yüzümü avuçlarının arasına aldı. yeni çıkmaya başlayan sakallarımı şefkatle sevmeye başladı. "bence alper çok güçlü," dedi sesindeki kararlılıkla. "ışıkları söndürmüşler, ama o yolundan vazgeçmemiş. düşmüş, sendelemiş, yaralar almış, kanamış... sonra da yerini sen üzülme diye barış'a devretmiş." 

dudaklarını aniden dudaklarımın üstüne bastırdı. "alper için..." dedi geri çekilirken. sonra yeniden öptü dudaklarımı. "bu da barış için." gülümsedim, o da gülümsedi. 

"seni hiç bırakmayacağım," dedi çocuksu bir inatçılıkla. "yaralarını saracağım, söz veriyorum." 

gülümsedim.

telefonumu elime aldım, güneş'i etiketleyerek sigaramı yaktığı fotoğrafı manga'nın şarkısıyla hikayeme attım. 

üstüne ise küçük bir söz yazmıştım.

solumu ateşe veren o kız, ben senden vazgeçmem.

x

SLM SLM SLMM!!

ben barisi cok sevdim asiri romantik gercek hayatta nasil asik olucam simdi. 

NASİL OLMUSUZ??

ve arkadaslar... taslagimda yalin sarkisiyla yazdigim oyle guzel, green flag bi barisli fic var ki... BİLDİGİNİZ SEKERLİGİNDEN DİSLERİNİZ KAMASİR

kelebekler, barış alper yılmaz.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin