"tutuşacağımı bile bile
ateşe uzandım."
x
@gunesozden: buraya bir şeyler anlatmaya
o kadar alışmışım ki...
başka şeyler yaparak üstesinden
gelemeyeceğimi fark etmem biraz uzun sürdü (00.23)@gunesozden: keşke mesajlarıma bakmasaydın
ben o zaman seni rahatsız ettiğimi düşünmeden
rahat rahat içimi dökebilirdim
şu an korkuyorum ve üstesinden gelemiyorum (00.24)@gunesozden: hayat çok acımasız (00.27)
@barisalperyilmaz: keşke mesajlarıma bakmasaydın
↪️iyi ki baktım
rahat rahat içimi dökebilirdim
↪️hâlâ dökebilirsin, güneş
bir şeylerin üstesinden gelmene gerek yok
sadece korkma, yaz
anlat (00.39)@gunesozden: bana bir psikolog
önerirsin diye düşünmüştüm 🥲 (00.41)@barisalperyilmaz: neden psikolog önerecekmişim?
benden başka psikoloğa ihtiyacın var mı ki :)@gunesozden: bilmem
garip geliyor
sana bir şeyler anlatmak@barisalperyilmaz: neden?
ben insan mı yiyorum, güneş?@gunesozden: hayır, alakası yok
sadece
of
bilmiyorum@barisalperyilmaz: birlikte daha garibini
gerçekleştirmeye ne dersin? :)@gunesozden: ne?
@barisalperyilmaz tarafından gelen görüntülü arama...
arama yanıtlandı.
barış, kızın görüntülü aramayı yanıtlamasıyla elinde tuttuğu cam bira şişesinden son bir yudum alarak balkon masasının üstüne bıraktı. kerem ile birlikte içtiklerini hatırlıyordu en son. oğlana fazla gelmiş, içeri uyumaya gitmiş ve barış yalnız kalmıştı. kendisiyle baş başa kalma sıklığının arttığı şu gecelerde; yapabildiği tek şey telefonunu eline alınca ortaya çıkan o kızdı.
kızın çekingen tavırlarla duruşunu pek çok kez düzelttiğini gözlemledi. saçları, isminin tam tersi olarak siyahtı. uzundu saçları. dalgalı şekilde iniyordu. kahverengi gözlerine taktığı daire gözlükleri yüzüne farklı bir anlam yüklemişti. önüne düşen bir parça saç tutamını kulağının arkasına sıkıştırdığında, sağ yanağının kenarındaki lekeyi gördü. bir iz gibiydi sanki. doğum lekesi miydi acaba?
güneş, aramanın sahibi olan çocuğun bakışlarını yüzündeki lekede gördüğünde saçını kulağının arkasına sıkıştırmaktan vazgeçip hızla kamufule etmişti. görünmesinden en çok nefret ettiği yerdi orası. genellikle cilt makyajıyla kapatır, ruhuyla bütünleşmesini sevmezdi. eğer birden arama gelmese ve kızın eli ayağı birbirine dolanmasa o'nun karşısına da asla bu izle çıkmak istemezdi.
"neden kapatıyorsun?" diyerek sordu sarışın. kızın gözlüklerini çıkarışını, bacaklarını kendisine doğru çekerek kollarını dolayışını izledi. sonrasında yüzünü oraya doğru eğmişti.
omzunu silkti, güneş. birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra kısaca açıklama yaptı. "pek sevmiyorum."
tebessüm etti, sarışın. "bence o izle daha güzelsin."
kızın şaşkınlığını, dudaklarındaki tebessüm eşliğinde izledi. tahmin etmişti o iz yüzünden güzel olmadığını düşündüğünü. mesajlarını ilk okuduğunda da güzelliği hakkında olumsuz şeyler yazdığını hatırlıyordu. oysa haksızdı bu konuda. belki hayat hakkında yaşadığı kuşkularda bir nevi haklıydı çünkü dertleri bir kenara atamazdınız ama sorgulanmayacak tek şey kızın gerçekten güzel olduğuydu.
güneş, barış'ın yüzüne baktı tatlı bir hayranlıkla. ne söyleyeceğini bilemiyordu çünkü yaşadığı şeyin şok etkisinden hâlâ çıkabilmiş değildi. mesajlarına cevap verdiği yetmiyormuş gibi görüntülü konuşuyorlardı!
"teşekkür ederim." ama ben öyle düşünmüyorum, diyerek geçirdi içinden.
barış, haftada bir ya da iki gün kaçamak yaptığı sigara paketinden tek dal alarak dudaklarının arasına götürdü. arkadaşı kerem'in balkonda unuttuğu çakmağına uzanarak güneş'e baktı ve sigarasıyla birlikte solunu da habersizce ateşe verdi.
"nefes problemleri yaşama ileride," dedi güneş. oldukça sakin, hafif ikaz niteliğinde kurulan bu cümle barış'ı güldürmüştü.
sigarasından ciğerlerine derince bi' duman çektikten sonra istanbul sokaklarına doğru üfledi. "bazen bazı yasaklar insana daha cazip geliyor." külünü, boş kahve fincanının içine serptikten sonra kızla göz teması sağladı. "ileride keşke içmeseydim demeyeceğimi düşündüğüm bir miktarda içmeye çabalıyorum."
güneş, oğlanın sigara içişini izlerken kalbinin hızlandığını hissetti.
"şimdi anlat bakalım, neyin var?"
düşündü, güneş. mesaj atmak her seferinde daha kolaydı. şimdi sarışının karşısında cümlelerin birbirine girdiğini, kelimelerin ise uçup gittiğini hissediyordu. kendisini doğru anlatamamaktan korkarak boğazını temizledi. "üniversite dördüncü sınıf oldum ama ne yapmam, hangi yönden ilerlemem gerektiğini bilmiyorum."
iç çekti, kız. "mezun olmaktan korkuyorum. okul benim güvenli alanım gibiydi. yeni ortamlar korkutuyor."
barış, sigarasından derin bir nefes çekerek dumanını telefonun ekranından farklı yöne üfledi. o'na baktıkça hangi yönün doğru olup olmadığını bilmediği zamanlar geliyordu. canının çok yandığı, korku içerisinde olduğu o zamanlar...
gerçi hâlâ doğru yönün tanımını bilmiyordu.
"kaç yaşındasın?"
"21 olacağım," dedi kız.
"yirmi bir yaşındasın, yolun en başındasın yani. gideceğin yolu bilmemen, düşüp sendelemen sence de normal olan değil mi?"
güneş burukça gülümsedi. "sen de yirmilerindesin ama gideceğin yolu da biliyorsun neyin uğruna sendelediğini de." başını önüne eğdi. "benim uğruna sendeleyebileceğim bir şey yok."
uğruna sendelediği yolun doğru olup olmadığını düşündüğü zamanlar her zaman tekti.
"emin ol bunları ben de yaşadım, güneş." hafif ciddileşmişti. "ilgili olduğun alanı bul, adım atmaktan çekinme. üniversiteye girmişsin, ilerlemeye çalışıyorsun. güzel şeyler bunlar."
gülümsedi, güneş. "haklısın..." morali biraz olsun yerine gelmişti. "teşekkür ederim, barış."
sarışın, kızın moralinin yerine gelmesiyle birlikte yaktığı sigarayı söndürdü.
"rica ederim."
artık instagram üzerinden konuşmaktan sıkılmıştı, sarışın.
"güneş..." dedi ve kızın kalbini yerinden çıkaracak o soruyu sordu. "numaranı alabilir miyim?"
x
benim de sarisinim olabilir mi boyle baris alper yilmaz gibi birisi 🤩
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kelebekler, barış alper yılmaz.
Fiksi Penggemarbarış alper yılmaz, dm kutusunu sorunlarını anlatıp bir dert defteri gibi kullanan fanının mesajlarını okur.