"denize açıldım sevmeye, sevilmeye
anladım sevmek gibisi yok."
güneş.
gol attıktan sonra formasını kaldırmış, tek gözünü kırparak bana bakan barış alper yılmaz'ı hayranlıkla izledim. gururlu hissediyordum. değişik, tuhaf, sevgi dolu, sevinçli... her olumlu duyguyu aynı anda yaşıyordum; olumsuzları olumluya çıkarıyordu ve bunların hepsini barış gerçekleştiriyordu.
kaç kere sinirlendiğini, düştüğünü veya karşı takımın oyuncularını düşürdüğünü saymayı bıraktığım sevgilimin son dakikalara doğru o ilk golü atışı sadece beni değil tüm taraftarları gururlandırmıştı.
rakip takım fenerbahçe olunca bu gurur tavan yapmıştı tabii, bunu da unutmamak lazımdı.
ciro, beni heyecanla dürterek barış'a bakmış ve tüm tatlılığıyla gol sevinci yaşamıştı. sosyal medyadan her gördüğümde yanaklarını sıkmak istediğim o çocuğu kucağıma aldım ve yanağından kocaman öptüm.
barış'ın ciro'yla oynadığı görüntüleri yine sosyal medyadan izlemiştim. garip bir adamdı, barış. istisnasız herkese sevdirebiliyordu kendisini. büyülü bir yanı vardı ve bu büyülü yan belki de buradan geliyordu.
maçtan çıkınca bana bir sürprizinin olduğundan bahsetmişti, barış. herkesin içinde formasını kaldırmasından dolayı küçük bir konuşma...
evet, kıskançtım. biraz.
ciro kucağımda gülerek ve büyük bir heyecanla maçın kalan dakikalarını takip etmişti; benim takip ettiğim tek kişi ise barış'tı. o yüzden ciro maç hakkında bir şey sorsa cevap verebileceğim pek bir şey yoktu.
maç sonlandığında tüm galatasaraylı taraftarlar galibiyetle ayaklanmışlardı. ciro, kucağımdan inip beni öptükten sonra koşarak babasının yanına sahaya inmişti. benim yanıma gelen, elimden tutarak sahaya götüren ise barış olmuştu.
maçın tek golünü atarak tüm gururu üstünde toplayan sevgilim iri kollarıyla bedenimi sıkıca sardı ve birden ayaklarımı yerden keserek etrafta döndürdü beni. küçük bir çığlık ve devamında kahkahalarla ona eşlik etmiştim.
sarılmamızı sonlandırıp avuçlarını yanaklarıma yasladığında dudaklarımızı birleştirmiş, ruhuma soluksuz bir öpüş bırakmıştı. kıpır kıpır hissediyordum. kalbim yerinden çıkacakmış gibi hızla atıyor, etraftakilerin ne düşündüğü ise pek umurumda olmuyordu.
dudaklarından ayrıldığımda, "tebrik ederim," dedim heyecanla. hemen sonrasında ise formasını tutarak çekiştirdim. "sevincini sonra konuşuruz."
sırıttı, tabiri caizse yavşakça.
burnunu burnuma sürterek, "konuşuruz..." diyerek mırıldandı. "kıskandığın sevincim sanaydı, görmedin mi?" güldüm. "gördüm ama tek gören ben değildim."
kerem geldi yanımıza. barış'ı omzundan hafifçe dürtüp, "salsana lan kızı," diyerek hafif bir sitemde bulundu. "ceylan'ın neden gelmediğini öğrenmem lazım."
kıkırdadım. kerem'e dönerek, "ceylan'ın yarın ilk staj günü olacağından gelemedi."
"tamam yenge." gülmemek için birbirine bastırdım dudaklarımı. barış ise elimi sıkıca tutmuş, yanımıza yaklaşan ciro'ya gülümseyerek bakmıştı.
ciro, barış'a gelmek yerine benim bacağıma sarıldığında güldüm. "buldun güzeller güzeli ablayı beni unut."
dizlerinin üstüne çökerek ciro'yu kucağına aldı ve biraz oynadı.
"bana sürprizin ne?" diyerek sahte bir masumlukla sorduğumda sırıttı. "eve geçince mi göstersem?"
eve geçince...
kerem, "eve geçemezsin kanka," diyerek dibimizde bittiğinde sabır çekmişti canım sevgilim. "iki dakika özelimiz olamayacak mı kanka?"
başını olumsuz anlamda salladı. "olamayacak çünkü kutlama yemeğine gideceğiz, gelin."
kutlama yemeği, barış'ın yanında ben.
kutlama yemeğinde!
x
nasil olmusuz!!!!
biraz kısa oldugunun farkındayım ama icimden gelerek yazdigim bir bolum olduuu <3
kutlama yemegine gitmek yerine gunesi kaciran baris alper... bir sonraki bolum goster kendini kocum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kelebekler, barış alper yılmaz.
Fanfictionbarış alper yılmaz, dm kutusunu sorunlarını anlatıp bir dert defteri gibi kullanan fanının mesajlarını okur.