4

1K 67 2
                                    

Titreyerek bağıran yengeme baktım. Boş olan şişelerle başıma vuruyordu.

"Kalk sular bitmiş." Hay sizin suyunuza tüm gece ateşler içinde yanmıştım. Şimdiye kadar hasta olmamam bile mucizeydi. Geleli 3 gün olmuş sonunda hastalanmıştım.

"Yenge harbiden kötüyüm çocuklardan birini yolla."

"Sen de en ufak bir ağrıyla yatalak gibi davranacaksan işimiz zor." Kaşlarımı çatıp ona bakmaya çalıştım. "Kalk."

"Rahat bırak beni oğulların gitsin." Battaniyeyi başıma kadar çektim.

"Kalk diyorum Ayaz."

"Hastayım diyorum bunda anlamayacak bir şey yok."

"Bana bak. Buraya geldiniz yerleştiniz bir şey demedik ekmek elden su gölden-" Sözünü kesip battaniyeyi üstümden attım.

"Asıl sen bana bak. Biz Babaannem'in evine geldik sana gelmedik. Ha rahatsız oluyorsan kapı orda."

"Terbiyesiz!" Cırlayıp salondan çıktığında zorlukla yutkunmaya çalıştım. Aradan kaç saat geçmişti bilmiyorum ama kahvaltı etme sesleri geliyordu.

"Deren, Ayaz'ı uyandır da gelsin." Deren oflayıp beni dürtükleme başladı cevap vermedim konuşmaya halim yoktu. Deren pes edip kahvaltıya döndü.

"Oğlum neyin var?" Annem elini başıma koydu. "Oğlum yanıyorsun sen."

"Bir şeyim yok." Sesimi zorlukla çıkardım.

"Necat seni sağlık ocağına götürsün oğlum." Babaannem sofradan sesini bana duyurmaya çalıştı.

"Necat'in işi var ana."

"Ertelesin o zaman. Kuzeni daha önemli." Yengem sinirle Amcam'a bir kaç laf fısıldadı. Necat ayağa kalkıp yanıma geldi. "Erkenden gidelim sıra oluşmadan."

"Gerek yok." Burnumu çektim. Kat kat giyinmiştim ve hala üşüyordum. Dün çeşme olayı, geçen soğuk duş derken zatürre olmuştum sanırım.

"Ayyüce Yenge, kaldır şunu bekliyorum kapıda." Annem omuzlarımdan tuttup ayağa kaldırdı. "Tamam hallederim sen geç kahvaltını et Annem."

"Ben de mi gelsem sizinle?"

"Niye oğlun ilkokul çocuğu mu?"

"Sağol Annem. Sıkıntı yok." Yengem'i umursamadan salondan çıkıp montumu askılıktan alıp giyindim. Botumu zorlanarak giyip Necat'in yanına ilerledim. Kapıyı açtığımız an yüzüme çarpan soğukla ürperdim. Konuşmayıp hızlı hızlı peşinden yürütüyordu piç.

"Uzak mı çok?" Cevaplamayıp adımlarını hızlandırdı. "Sana diyorum." Duraksayıp öksürdüm.

"Bak işte o bina." Gözlerimi kısıp sisin arasında duran binayı gördüm.

"Git ve eve gel. Seninle ne uğraşacak sabrım ne de zamanım var."

"Siktir git o zaman piç." Kısılan sesimle bağırmaya çalıştım ama ağıran boğazım işimi bozmuştu. Gözlerimi yumup düştüğümüz hali düşündüm. İlk defa bu kadar aciz hissediyordum. Titrekçe bir nefes alıp verdim.

Sağlık ocağına erken geldiğimizden dolayı sıra daha oluşmamıştı. Kimliğimi uzattım sisteme girip bana geri verdi. Kapıyı tıklatıp içeri geçtim. Ekran başında duran kadın gözlerini bana çevirdi.

"Şikayetiniz nedir?"

"Boğaz ağrısı, öksürük ve ateş."

Harbiden Yengem'in dediği ilkokul çocuğuna dönmüştüm. Kadın boğazıma baktı ardından ateşimi ölçtü. bir kaç ilaç yazdı. O esnada kapı çaldı ve içeriye biri girdi. Kimin girdiğine bakacak halde değildim arkam dönüktü ve başım aşırı dönüyordu. Kadın ayağa mutlulukla kalktı ve gelene sarıldı görmedim ama sesten anlamıştım.

CİĞERPARE| GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin