21

2.8K 239 33
                                    

Sedat ve Yalın'ıda sevin olur mu?



Silmekten yıpranmış olan sayfaya sinirle bakıp kalemi soruya sinirle geçirdim. 2 ay olmuştu buraya taşınalı. Bir apartman dairesiydi annemin zorluyla çalışmama izin verilmemişti. Önümde duran bir yığın kitaba bakıp ofladım. Yanağımı kitaba yaslayıp derince nefes verdim. Korkut'u 2 aydır görmemiştim. Aklıma gelir gelmez dudaklarım kendiliğinden büküldü. Şerefsiz herif. Başımı kitaptan kaldırıp yumruğumu masaya geçirdim.

"Manyak mısın be?" Deren irkilip sürdüğü ojeyi taşırmıştı. İstanbul'un bir mahallesine taşınmıştık. Hayatımız toptan değişmişti ama Deren için aynısını söyleyemeyecektim. Gözlerini devirip parmaklarına üfledi.

"Akşama yokum he." Artık ona laf anlatamayacağımı anlamıştım. Ayağa kalkıp pencereden dışarı baktım. Kalabalık bir mahalleydi ama içimden bir ses burda uzun zaman kalmayacağımızı söylüyordu. Ya olurda köye dönersek? Korkut görmek ister miydi beni? Korkak herif diye mırıldandım. Ani çıkan bağırışla kaşlarımı çattıp yan tarafa baktım. Kavga vardı merakla başımı pencereden uzattığımda yüzüne kapşonlü çekmiş bir adam ve onu sıkıştıran 2 kişi görmüştüm. Bağırış sesleri geliyordu ama ne dedikleri tam anlaşılmıyordu. Bana ne diyip pencereyi geri kapattım. Ev doğal gazla ısınıyordu. Tek güzel yanı buydu.

"Ben çıkıyorum."

"Nereye?" Dedi Deren gözlerini bordo ojelerindrn çekerek.

"Etrafı gezeceğim." Kırmızı kapşonlü kazağımın üstüne montumu giyindim. Köyde iken uzun zamandır giymediğim spor ayakkabılarımı da giyinip evden çıktım. Etraf normaldi az önce çıkan kargaşa kısa sürmüş olmalıydı. Hızlı yürümeyi kesip sızlayan yaramla gözlerimi sıktım. Dikiş izi hala ağırıyordu. Elimi karnıma koyup bastırdım acıyordu. Yaklaşık 2 aydır ezberlemiş olduğum bedduaları Sercan'a sıraladım. Yürüdüğüm yolda hep gördüğüm ama hiç geçmediğim marketin tabelasına baktım Sedat Market. İçeri girip içecek reyonunda gezindim.

"Senin ben ağzını burnunu kıracağım siktir marketimden." Duyduğum bağırışla kaşlarımı çattım. Kasiyer kısmında duran uzun boylu adam. Karşısında kırmızı kask tutan sarışın adama bağırıyordu.

"Marketimde marketim. Görmemişin marketi olmuş." Uzun sarışın adam kaskını masaya yaslayıp dirseğini üstüne dayadı. "Yalın seni dayak manyağına çevireceğim oğlum."

Karışık meyve suyu alıp kasaya koyduğumda yalın denen adam göz ucuyla bana baktı. "Mahalleye yeni eleman taşındı diyorlardı doğruymuş." Kasada duran adam sabır çeke çeke bana döndü. "15 lira kardeşim." 20 lira uzattım. 5 lirayı alıp marketten çıkacaken duyduğum bir ton küfürle gözlerimi kocaman açtım. Sedat denen adam sarışın adamın yakasından tutmuş bağırıyordu. Karışmak istemeden marketen hızlıca çıktım. Dikişlerim henüz tam iyileşmemişken boku bokuna yarmak istemiyordum. Sallana sallana eve geri yürürken gördüğüm part-time eleman aranıyor yazısıyla heycanlandım. Bir kafeydi. Annemin sözleri aklımda yankılanırken omuz silktim. Ben de evin geçimine katkı sağlayabilirdim. Boş boş evde oturmak harbiden çıldırtıyordu. 7/24 Korkut'u düşünüyordum. Başımı sallayıp onu aklımdan attım. Halsizce kafe kapısını açıp içerisine girdim.

"Buyrun efendim?"

"Ben iş ilanı için-"

"Alındınız!" Bağırıp yanıma gelen kadınla irkildim. "Soru falan sormadan mı alındım?"

"Ah pardon. Çok yoğunuz lise öğrencileri geliyorlar okul çıkış saatinde. Ve yeterli personelimiz yok." Kadın konuşurken bir kağıt getirmiş bana vermişti. İş hakkında deneyimlerim ve bilgilerimi istiyordu.

"Bunu doldurmanız yeterli." Verdiği kağıdı doldururken telefonu çaldı.

"Yapma be adamı mı dövmüşler?" Umursamadan ismimi ve yaşımı yazdım. "Acaba bu adam mahalleden bir kıza mı aşık?" Kadın şüpheyle gözlerini kıstı. Yaklaşık 3 dakika sonra verdiği kağıdı doldurmayı bitirmiş önüne koymuştum. Kadın telefonu kapattıp bana gülümsedi. "Kusuruma bakma meraklı biri olduğumdan dayanamayıp açtım telefonu."

"Sıkıntı yok." Diye fısıldadım sessizce. "Bir adam var mahallenin köşesine sinmiş gitmiyor. Eh haliyle bizimkiler bunu sapık belledi." Umursamazca kafamı salladım. Kadın doldurduğum kağıdı hızlı hızlı okudu.

"Sen yarın gelip başlarsın. Kafeyi saat 9 gibi açıyoruz. Sipariş alıp Sipariş götüreceksin. Aylık maaşın peşin verilecek."

"Tamamdır o zaman yarın görüşürüz."

"Görüşürüz!" Enerjik bir kadındı. Ben ise hayat enerjisi sömürülmüş biriydim. Tembelce kapıyı açıp kafeden çıktım. Aşırı sıkıcıydı. Köyde  olsaydım Korkut'a giderdim. Dişlerimi birbirine bastırıp önümde duran bir taşa tekme attım. Ah diye bir bağırtı duyduğumda kafamı çevirdim. Taş adama gelmişti. Taktığı kapşonlüyü suratını kapatıyordu

"Pardon." Adam hızla elleriyle sorun yok yapıp arkasını döndü. "İyi misiniz?" Arkasından bağırdım ama acelesi var gibiydi. Omuz silkip yürümeye devam ettim.

Ertesi gün erkenden kalkmıştım. Deren hala uyuyordu. Annem işe gitmişti. Ben de hızlı bir duş alıp giyinip evden çıktım. Hayatım da ilk defa bir iş deneyimim olacaktı. Kadın o kadar eleman yokluğundaydı ki beni bile işe almıştı. Bu düşünceme güldüm. Kafeye geçtiğimde kasada duran kadın hızla yanıma geldi.

"Çabuk gel." Arkasından ilerletip bir odaya getirdi. "Burdan temiz gömlek kap giy. İsmin Ayazdı değil mi?"

"Evet." İsmim yazılı rozeti uzattı. Elinden aldım. "Şimdi buralar biraz kalabalıklaşacak kahvaltı saati. Giyin gel."

O giderken ben isim rozetime bakıyordum vay be. İş sahibi olmuştum. Üstümü hızlıca çıkarıp gömlek ve kumaş siyah pantolonu giyindim. Dağılan saçlarımı parmaklarımla düzelttim. Giysilerimi anahtarı üstünde duran bir dolaba koyup kitledim. Anahtarı da cebime attım. Sonunda Sercan, yengemler ve amcamlar yoktu hayatımda. Ama Korkut'ta yoktu. Omuzlarım hevesim gitmiş gibi çökerken odadan çıktım. Kasaya ilerlediğimde ismini sormayı unuttuğum ama rozeti gömleğine takılı olan kadına baktım ismi Seherdi.

"Masa 5." Dedi yüzüme bakmadan tepsiyi uzatırken elinden hemen alıp masanın hangi tarafta olduğuna baktım. Siparişleri götürdüm. Yarım saat öyle getir götür yaptığımdan alışmamış sırtım ağırmaya başlamıştı.

"Masa 7." Oflayıp çayı aldım masaya yaklaştığımda dünkü adamı gördüm. Kaşlarımı çattım. Kapşonlü giydiğinden suratını yine kapatmıştı.

"Buyrun çayınız başka isteğiniz var mı?" Eliyle kış kış yaptığında kaşlarımı çattım. Köpek miydim ben? Sinirle tepsiyi sıkı sıkı tuttum.

"Kardeş!" Yan masaya ilerledim.

"Bana 1 çay, 1 peynirli poğaça koçum." Elinde duran kırmızı kaskı silerek söyledi. Not defterine yazıp hızlı bir şekilde gittim.

"1 çay, 1 peynirli poğaça." Yaklaşık 5 dakika sonra tepsiyi bana uzattı. Alıp sarışın adamın masasına götürdüm. Kaskını masaya koymuştu.

"Başka bir isteğiniz?"

"Sağolasın." Dedi poğaçadan büyük bir ısırık alırken. Kaşı patlamıştı Sedat denen adamın yumrukları sağlam gibiydi.

Sonunda işim bittiğinde gidip üstümü hızla değiştirdim. Saat öğlen 2 idi. Sıkılmış bir şekilde sipariş getirmekten ağıran kolumu ovdum. Dikişlerim sızlarken apartmanın merdivenlerini hızlı hızlı çıktım. Eve girip kendimi koltuğa attım. Elim karnıma giderken yüzümü buruşturdum.






































CİĞERPARE| GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin