Kimse konuşmuyordu, herkes oturmuş birbirinin suratına bakıyordu ortamın gerginliği mega boyuttaydı. Korkut kabanını çıkarmış giydiği siyah gömleğin kollarını dirseklerine kadar katlamıştı. Yutkunup bakışlarımı ondan çektim.
"Ee diktiniz bizi buraya konuşun artık." Deren bıkkınlıkla konuştuğunda sabır çektim. Amcam ise bir kere öksürmüş lafı başlattı.
"Bildiğin gibi hırsız meselesiyle kimse ilgilenmiyor. Köyü sahipsiz bellediler. Köy halkı olarak köyü korumak bize düştü."
"Daha kendi evinizi koruyamıyorsunz köyü mü koruyacaksınız?" Deren alayla mırıldandığında kolundan cimcikledim. Hepsi duymuştu, Korkut parmaklarını tıklattıp amcamı dinlemeye devam etti.
"Birbirimizden ne kadar hoşlanmasakta birlik olmanın vakti geldi. Sadece bu konuyu halledene kadar."
"Ne diyorsun amca?" Sercan oturduğu yerden diklendiğinde suratına çarpmamak için kendimi zor tuttum. Sızlayan dudağıma parmaklarımı değdirdim. Korkut'un bakışları bana dokunduğunda gözlerimi kaçırdım.
"Size en baştan bunu diyordum zatten. Neyse geç olsun da güç olmasın. Gençler sırayla nöbetleşecek onu suç üstü yaklayacağız."
Yengem çayı sobaya koyup gözlerini sile sile bardakları önümüze koydu.
"Ana yeter ağlama." Sercan elini yengemin omzuna koyduğunda yengem hıçkırıklara boğuldu.
"Düğünümden beri saklamışım o bilezikleri babanın tek hediyesiydi."
Üzgünce ona baktım tek hediyesiydi demesi beni üzmüştü. Babam her zaman Annem'e her zaman çiçekler, hediyeler, pastalar getirirdi. Yengem ise en son düğününde almıştı.
"Hepsi bu şuursuz yüzünden. Duyduğu halde bakınmadı etrafa."
Üzüldüğümü mü söylemiştim? Her şeyi hakkediyordu. Sabır çekip kafamı duvara çevirdim çenemi sıkarak. Zatten çenem sızlıyordu en son kendimi tutamayıp büyük nir olay çıkaracaktım. Korkut çayını yudumlarken herkes eski sessizliğine dönmüştü. Bir kaç dakika sonra korkut ayaklandığında amcamlarda ayaklanmıştı.
"Ellerinize sağlık." Amcam onu yolcu etmek için çıktı. Deren fırsat bellemiş valiziyle kaçacaken onu tuttum.
"Nereye zatten ortalık alev almış bir de seninle uğraştırma."
"Evlatlık reddi için başvuru yapacağım." Kollarını kavuşturup valizi odaya geri sürükledi. Annem dudağıma üzgünce bakıp iç çekti. Yorulmuştu göz altları mordu ve bitkindi. Deren'in biriktirdiği parada çalınmıştı. Kafamı ellerimin arasına aldım. Çalışmam gerekiyordu. Deren haklıydı bizi burda kimse istemiyordu en azından eve katkı sağlarsam ağızları bir süre kapalı dururdu.
"Ben çıkıyorum."
"Sağlık ocağına git, Pansuman yapsınlar."
"Gerek yok Anne." Montumu ve botlarımı giyinip evden çıktım. Bugün köyün sokakları kalabalıktı normalde kimsecikler olmazdı belli ki bu hırsız olayı onları sarsmıştı herkes pusuda bekliyordu. Koşarak elinde çikolatalı gofretle gelen çocuğu gördüğümde onu durdurdum.
"Nerden aldın gofreti?" Hemen onu arkasına sakladı.
"Senden almayacağım endişelenme. Sadece ben de satın almak istiyorum." Yumuşakça konuştuğumda gülümsedi. Harbiden fena açtım. Dün aldıklarımı da çaldırmıştım. Gerizekalı hırsız bula bula benim erzak çantamı araklamıştı.
"Korkut abi dağıttı!" Şaşkınca ona baktım.
"Neden?"
"Her ay bize dağıtır. Bizim dükkan aburcubur getirmiyor." Bana bakmış sonra koşmaya devam etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİĞERPARE| Gay
Teen FictionAilesi ile köye taşınan Ayaz. Ve Köyün reisi Korkut. "Harbi isminin hakkını veriyor. Korku filmi gibi adam."