Kaos 😽
Korkut kapıyı açıp bir sürü poşeti içeri sokarken kaşlarım şaşkınlıkla kalktı. Kapıda duran adama teşekkür edip kapıyı kapattığında bana döndü."Korkut, bunlar ne?"
"Eşya yavrum." Dedi masaya koyup poşetten peynir, zeytin ve daha bir sürü şey çıkarırken. "Onu görüyordum da neden bu kadar şey almışsın?"
"Dolaba dizmeme yardım et." Sorumu cevaplamadığında elinden tuttum. Deren ve annem uyumaya geçmişlerdi. O yüzden rahatça davranıyordum. "Tüm bu şeyi kim yiyecek?"
"Bu gofreti seviyordun değil mi?"
"Korkut!" Dedim koca bir paket gofrete bakarken. "Saçmalama, gofret kutusu mu aldın?"
"Fazlası zarar değil mi?" Dedi düşünceli bir şekilde pakete bakarken sonra omuz silkip. "Günde 1 taneden bir şey olmaz." Kendi kendine konuşup eşyaları dolaba dizmeye başladı. Başımı ümitsizce iki yana salladım. Dolap sonunda tıka basa dolduğunda kapatıp rahatlamış bir şekilde nefesini verdi. Ben ise kollarımı birbirine kavuşturup ona baktım. "Az önce telefonla konuşurken sipariş verdin değil mi?"
"Evet." Dedi kendini koltuğa atarken. Salonda iki tane büyük koltuk vardı yastık ve örtü sermişti yatabilmek için. Üstünü değiştirmiş siyah eşortman, üstüne beyaz tişört giymişti. İlk defa bu ev haliyle görmüştüm onu ve çok yakışmıştı. Soba cayır cayır yanıyor, Korkut odun atıp duruyordu. Salon kapısını kapatmıştı.
"Sence babamlar ne yapacak?"
"Babaanneni eve getirmişler tansiyonu çıkmış. Baban ise sizi arıyormuş."
"Necat mı söyledi?"
"Evet." Sıkıntıyla saçımı karıştırdım. Eliyle kolumdan tutup üstüne doğru çektiğinde irkildim. Karnıma sarılıp başını karnıma yasladı. Kıkırdayıp parmaklarımı saçlarının arasında dolaştırdım. "Sana anlatmam gereken çok şey var Ayaz."
"Anlat o zaman." Dedim ellerimi yanaklarına götürürken. Gözlerini sıkı sıkı yumup beni bırakmak istemiyormuş gibi daha sıkı sarıldı. Derin derin nefesler alırken karnımda kelebekler uçuşuyordu sanki. "Ben.." Dedi devamını getiremeyip sustu. Derince nefes alıp verirken beni bıraktı.
"Uyuyalım geç oldu." Birden bire bakışlarını kaçırıp koltuğa uzandı. Onun bu ani değişimlerine artık alıştığımdan dolayı omuzlarım çökerek diğer koltuğa adımladım. Telefonumu açtığımda geldiğimden beri arayan ama cevap vermediğim arkadaşımın araması ekrana düştü. Korkut sırtını dönmüştü koltukta. Aramayı cevapladım görüntülü arıyordu.
"Oo Ayaz Bey. Arkadaşın olduğum aklına geldi sonunda."
"Olayları biliyorsun Merter."
"Gördüm Baban neymiş be?" Gülerek konuşup önündeki biradan büyük bir yudum aldı.
"Sorma ya boşver. Ne yapıyorsunuz siz?"
"Ne yapalım oturmuşuz pizza söylettik."
"Pizza mı?" Dedim dudaklarımı yalayıp kaç asırdır yememiştim.
"Ne o aşerdin mi? Yedirmiyorlar mı orda sana yemek?" Alayla söylediği lafa Korkut öksürdü.
"Hayır yedirmiyorlar. Artık gelince sen ellerinle yedirirsin." Dedim Korkut'a bakarak. Öksürüğü daha da sesli hale gelmişti.
"Tabii efendim."
"Neyse Merter geç oldu uyuyacağım."
"Oldu o zaman müsait olunca bak şu telefonlara." Başımı sallayıp kapattım. Korkut'un öksürüğü sonunda dinmişti. Sırıtarak battaniyenin altına girdim onun gibi sırtımı dönmüştüm. Bir kaç dakika geçmeden battaniyenin ucundan kaldırıldığını hissettim. Korkut kafasını omzuma yasladı. Koltuk geniş olduğundan ikimizi de sığmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİĞERPARE| Gay
Teen FictionAilesi ile köye taşınan Ayaz. Ve Köyün reisi Korkut. "Harbi isminin hakkını veriyor. Korku filmi gibi adam."