1.Bölüm: Ece'nin Dünyası

88 3 0
                                    


Yayınevinin geniş toplantı odasında, sabahın ilk saatlerinde toplanmışlardı. Güneş, cam duvarlardan içeri süzülerek odayı aydınlatıyordu. Uzun masa etrafında yayınevinin üst düzey yöneticileri ve yazarları oturmuş, yeni projeleri tartışmak için sabırsızlanıyordu. Toplantı odasının köşesinde ise sessizce oturan Ece, not defterine bakarak derin bir nefes aldı. Ece, yayınevinde hayalet yazar olarak çalışıyordu. Yazdığı metinler başkalarının adıyla yayımlanıyor ve takdir başkalarına gidiyordu. Bu durum yıllar içinde alıştığı bir gerçeklik haline gelmişti. Ancak yazdığı son metin onun için özel bir anlam taşıyordu. Kaleminden dökülen kelimeler iç dünyasını ve hayallerini yansıtıyordu. Toplantının başlamasıyla birlikte yayınevinin baş editörü olan Zehra Hanım, elindeki dosyayı açarak konuşmaya başladı. Zehra, yayınevinin gözdesi ve en parlak yazarlarından biriydi. Herkes onun başarılarını konuşuyor ve hayranlıkla izliyordu. Ece'nin yazdığı metin, Zehra'nın adıyla sunulmuş ve büyük beğeni toplamıştı.

"Bugün sizlere en son projemiz olan 'Gizli Yollar' kitabının ilk bölümünü tanıtmak istiyorum," dedi Zehra, gözlerini odadakilere çevirerek.

"Bu metin, yayınevimiz için büyük bir başarı olacak."

Ece, Zehra'nın konuşmasını dinlerken içindeki karışık duyguları bastırmaya çalışıyordu. Zehra'nın anlattığı her kelime aslında Ece'nin yazdığı satırlardı. Ancak kimse bunun farkında değildi ve Zehra, tüm övgüleri topluyordu. Ece, kalemini sıkıca tutarak başını eğdi ve düşüncelerini dağıtmaya çalıştı. Toplantının ilerleyen dakikalarında, yayınevinin genel müdürü olan Murat Bey, sözü aldı.

"Zehra Hanım, bu metin gerçekten etkileyici. Karakterlerin derinliği ve hikayenin akıcılığı, okuyucuları kesinlikle etkileyecek. Sizin gibi bir yeteneğe sahip olduğumuz için çok şanslıyız."

Murat Bey'in bu sözleri, Ece'nin içindeki burukluğu daha da artırdı. Kaleminden dökülen kelimelerin bu kadar beğenilmesi güzel bir duyguydu ancak takdirin başkasına gitmesi onu derinden yaralıyordu. Zehra ise mütevazı bir gülümsemeyle teşekkür etti ve Ece'ye doğru bir bakış attı. Bu bakışta Ece'yi desteklemek için miydi yoksa onu kullandığını üsten bir bakışla mı belli etmek istiyordu anlamıyordu. Ece burada işe başlayalı 2 yıl olmuştu ama hala Zehra'nın iyi biri mi kötü biri mi olduğunu çözememişti. Yalnız olduklarını onu güven veren ve cesaretlendiren sözler ile yazmaya daha teşvik ediyordu ama bunu hep kendisi için kullanmıştı. Toplantı sona erdiğinde herkes odadan çıkmaya başladı. Ece, toparlanarak yavaşça masanın etrafından dolandı ve not defterini çantasına koydu. Çıkışa yönelirken, Zehra ona doğru yaklaştı.

"Ece, harika bir iş çıkardın," dedi Zehra alçak bir sesle ve sadece ikisinin duyabileceği bir tonda. "Senin yeteneğin, bu projeyi bu kadar özel kıldı."

Ece, Zehra'nın bu sözlerinden sonra karışık duygular içinde kaldı. Bir yandan emeğinin takdir edilmesi hoşuna gitmişti ama diğer yandan ise bunu kimsenin bilmemesi onu üzüyordu. Zehra'ya teşekkür ederek toplantı odasından çıktı ve koridorda yürümeye başladı. Yayıncılık dünyasında hayalet yazar olmanın getirdiği zorlukları ve görünmezliği kabul etmişti. Ancak içinde bir yerde kendi adıyla bir eser yayımlamanın hayali ilk günkü gibi canlı tutuyordu. Bu hayal onu her gün yeniden yazmaya ve yaratmaya iten gizli bir güçtü. Masasına geçip her şeyi bir kenara bırakarak odaklanması gereken işine döndü. Bir reklam firması ile metin yazarlığı için anlaşma yapmışlardı ve bu görevde Ece'de vardı. Her şeyi bir kenara bırakarak o metin üzerine odaklanmıştı. Mesai saati dolduğunda Ece'nin akşamları ailesiyle buluşma noktası olan annesinin ufak ev yemekleri dükkanına gitti. Ece'nin annesi Aslı Hanımın ev yemekleri dükkanı mahallenin özellikle öğrencilerin uğrak noktası haline gelmiş bir yerdi. Ece, dükkanın kapısından içeri girdiğinde sıcak yemek kokuları onu karşıladı. Dükkanın duvarları, yerel sanatçıların tabloları ve renkli masa örtüleriyle süslenmişti. Dükkanın ortasında, büyük bir masa etrafında oturan Ece'nin babası Ahmet Bey ve küçük kardeşi Emre'yi gördü. Babası 55 yaşında ve mahallenin lisesinde matematik öğretmenidir. Emre ise 20 yaşında ve üniversitede makine mühendisliği öğrencisidir. Ece'nin dükkanlarına gelmesiyle birlikte, aile yemeği başlamıştı.

"Ece, hoş geldin kızım," dedi Aslı, mutlu bir gülümsemeyle kızına doğru uzanarak.

"Bugün nasıldı işler?"

Ece, annesinin yanına oturdu ve bir bardak ayran aldı.

"İyi geçti anne. Yarın bu reklam anlaşması için toplantı olacak diğer firmayla onun için çok yoğunduk. Akşama kadar metni yazıp düzenlemekten canım çıktı."

"Eminim ki en güzelini yazmıştır benim kızım." diyen annesi gülümseyerek ona bakıyordu.

Emre, ağzını dolu dolu yemek yerken araya girdi.

"Keşke birazda kendi hayallerin için bu kadar uğraşsan."

Emre'nin söylediği ile Ece'nin morali bozulmuştu. Aslında haklıydı. Üniversiteden mezun olduktan sonra 4 yıl boyunca dayanmış ve kitabını bastırmak için nerdeyse görüşmediği bir yayınevi kalmamıştı. Ama sonuç hüsrandı. Ece artık kendi geçimini sağlaması gerektiğini bildiği için anne ve babası ne kadar buna gerek yok dese de hayallerini bir kenara bırakarak çalıştığı yayınevindeki hayalet yazar pozisyonuna başvurup işi almıştı. Ece bu derin düşüncelere daldığında babası onun moralinin bozulduğu anlayıp Emre'ye kaş göz yaparak bu konuyu açmaması için uyarıyordu. Yemeğin geri kalanında herkes sessizleşmişti. Dükkan akşam 9 gibi kapanırdı. Birbirlerine yardım ederek dükkanı toparladılar ve hep birlikte evlerine geçtiler. Ece odasına geçtiğinde biraz dizi izledi, yarın olan toplantı için hazırlık yaptı ve kıyafetlerini hazırlayıp düşünceler içinde uykuya daldı.

---------------------------------------------------------------------------------------------------

Merhaba, ikinci hikayem ile geri döndüm. Bu hikayede yazar bakış açısıyla karakterleri ele aldığım ve ileride bazı bölümlerde karakter bakışı kullanacağım bir yöntem izleyeceğim. Umarım beğenirsiniz.


Kağıttan EvlilikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin