Güneşli bir sabah Ece'nin çocukluğundan beri büyüdüğü evin penceresinden içeri sızıyordu. Sabahın erken saatlerinde Ece'nin ailesi telaşlı bir şekilde düğün hazırlıklarına başlamıştı. Aslı Hanım, yavaş yavaş evlerine gelmeye başlayan yakın akrabaları için mutfağında son hazırlıkları yapıyordu. Ece, Demet ve Gül ile kuaföre gitmek için Ali'yi bekliyorlardı. Odanın her köşesi heyecanla doluydu. Ali geldiğine dair mesaj attığında Ece ve arkadaşları aceleyle çıktılar.
"Günaydın Ali."
"Günaydın."
"Günaydın Elif seninle de uzun zamandır görüşmüyorduk."
"Günaydın Ece abla. Öyle oldu. Bu sene lisede son senem olduğu için çoğu aile yemeklerine gelemedim maalesef."
"Olsun canım. Önemli olan dersler sonuçta."
"Doğru söylüyorsun abla."
Elif, Ali'nin babasının ikinci evliliğinden olan en küçük kardeşiydi. Ali'nin Nihal Hanıma karşı anlamlandırmadığı sınırları varsa da kardeşleri onun için çok değerliydi. Kendi aralarında sohbet edip kuaföre gelmişlerdi. Herkes arabadan indiğinde Ece, Ali'ye döndü.
"Ali bizi getirdiğin için teşekkür ederiz."
"Rica ederim. Çok işin var kolay gelsin şimdiden."
"Of gerçekten öyle. Teşekkür ederim. Sana da kolay gelsin diyeceğim ama pek bir işin yok."
"Öyle biraz."
Ece kuaföre girdiği anda başlayan yoğun hazırlık sürecinde daha düğüne gitmeden yorulmuştu. Fakat aynada kendini gördüğünde Ece'nin kalbi hızla atıyordu. Aynada kendine bakarken o günün önemini hissediyor ve içindeki tedirginliği bastırmaya çalışıyordu.
"Gerçekten evleniyorum." diye mırıldandı kendi kendine.
Bu gerçeği üzerinde gelinliği gördüğünde daha iyi anlamıştı. Fakat asıl hissettiği şey korkuydu. Sözleşmeyi kabul etmesinin bir an yanlış olduğunu bile düşündü. Bu düşünceler aklından saniyeler içinde geçse bile ağlamak ile kimseye belli etmemesi gereken bir gülümseme takınma arasında git gel yaşadı. Gül ve Demet ise her şeyden habersiz olarak bu özel gününde Ece'nin yanında olmaktan dolayı sevinçliydi. Kuaförden çıktıklarında dışarıda Ali de kendi hazırlıklarını tamamlamış düğün arabasının başında bekliyordu. Ali'nin koyu kahverengi gözleri, düğün heyecanıyla parlıyordu. Sportif yapısı ve takım elbisesi, ona her zamankinden daha karizmatik bir hava katmıştı. Ali, düğün arabasının kapısını açıp Ece'yi beklerken kendi içinde hissettiği karışık duyguları dizginlemeye çalışıyordu. Daha sonrasında fotoğraf çekim süreci gibi adımları halledip Ali, Ece ve arkadaşlarını eve bıraktı.
Babası Ece'yi gördüğünde onun gözünde küçücük olan ve pamuklara sarıp büyüttüğü kızının artık başka bir hayat kurmasının verdiği duygusallıkla gözlerinden yaşlar süzüldü. Bunu kimseye göstermek istemediği için bir şeyler bahane ederek odasına geçti. Fakat Ece çoktan görmüştü. Ece babasının arkasından odaya girdi.
"Babacığım neden böyle yapıyorsun ya?"
"Benim küçük prensesim evleniyor birazcık üzülmem suç mu?"
"Ama sen böyle yaparsan ben gözyaşlarımı durduramam."
"Evlenme o zaman sende."
"Olur evlenmem istemiyorsan. Yanından hiç ayrılmam." Ece bunları söylerken sanki ilkokula yeni başlayan çocuklar gibi babasının yanına oturmuş ve sarılmıştı. Ardından Ece'nin annesinin sesi duyuldu.
"Oldu canım. Daha 3 ay önce evleneceğim diye bize çıkışan kimdi? Şimdi gitmem yanınızdan diyor bir de bak şuna."
"Anne ya! Şurada iki dakika duygusal bir an yaşatmıyorsun."
"Size kalsa akşama kadar burada babalı kızlı ağlarsınız. Herkes seni görmek için bekliyor."
"Beklesinler ne yapayım yani?"
"Off kızım. Hadi makyajını bozmadan içeri gelin. Birazdan gelirler."
"İyi tamam ya."
Arabaların ve kornalarının sesi duyulduğunda geldikleri anlaşılmıştı. Kapıdan önce Ali sonrasında ailesi girmişti. Dualar edilip evden çıktılar. Gelin arabasına binip düğün yerlerine giderken iki gençte farklı duyguların esiri olmuşlardı. Ece bu kadar zor olacağını teklifi kabul ettiği gün fark etmemişti ama şu an gerçekler yüzüne çarpmıştı. Pişman olup olmayacağını ancak 1 sene sonra görecekti. Yıllardır duygusal olarak içine kapanık olan Ali ise bu günün hem bir son hem de yeni bir başlangıç olduğunu biliyordu.
Düğün alanı, bahçede kurulmuş sade ama zarif bir dekorasyonla süslenmişti. Masalarda çiçekler, pastel tonlarda masa örtüleri, ışıklandırmalar gibi her şey Ece'nin zarif zevkini yansıtıyordu. Nikah masasına oturduklarında herkes nefesini tutmuştu. İmzalar atılırken, Ali derin bir nefes aldı ve Ece'ye dönerek hafifçe gülümsedi.
"Birlikte her şeyi başaracağız," dedi usulca.
Ece ise bu anın gerçekliğine inanmakta zorlanıyordu. Nikah memuru, "Ece Erdem, Ali Kılıç ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz?" dediğinde Ece sesi titreyerek "Evet!" dedi.
Ali'nin de "Evet" demesiyle salondaki alkışlar havayı doldurdu.
Nikah sonrası dans, gecenin en özel anlarından biriydi. Ali, Ece'yi dans pistine çıkardığında ikisi de dünya ile bağlantılarını koparmış gibi görünüyordu. Ece, Ali'nin kollarında hafifçe süzülürken, Ali onun gözlerinde daha önce hiç hissetmediği bir güven ve huzur buluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kağıttan Evlilik
RomanceEce, 28 yaşında, yaratıcı ve hayal gücü geniş bir kadındır. Ünlü bir yayınevinde hayalet yazar olarak çalışan Ece, iç dünyasındaki derin duyguları yazılarına yansıtan, zekası ve keskin kalemiyle tanınan bir yazar olmasına rağmen, kendi kitabını yayı...