Ali'nin Bakış Açısı;
Ece ile nikah tarihimizi almıştık. Düğün süreci yakınlaştığı için 1 sene birlikte yaşayacağımız eve bakmaya ve alışveriş yapmaya çıktık. Ece ile ev arayışımız beklediğimden daha uzun sürmüştü. Önceleri bu sürecin bu kadar ayrıntılı olacağını düşünmemiştim. Ama Ece, her girdiğimiz dairede öyle dikkatli ve titiz davranıyordu ki onunla bu işi yapmanın bambaşka bir deneyim olduğunu anlamıştım. Evin her köşesine, pencerelerine, duvarlarına bakışı bile farkındalığını gösteriyordu. Sanki hayatının her alanını bu kadar ince düşünerek şekillendiriyordu. Artık ben tam pes edecekken bir daire bulduk. Geniş pencereleri olan ve içeriye bolca ışık alan bir yerdi. Ece, içeri girer girmez gözleri pencerelerin yanındaki boşluğa kaydı.
"Burası kitaplarımı dizmek için mükemmel bir köşe olur." dedi sessizce.
O an ona baktığımda, yüzündeki heyecanı gördüm. Ece'yi hep iş konusunda ciddi ve soğukkanlı bir insan olarak tanımıştım ama şimdi onu daha farklı bir şekilde görüyordum. Bu masum heyecan, onun içinde bambaşka bir derinlik olduğunu gösteriyordu. Bir süre evin içinde dolaştık. O her detayla ilgilenirken ben de onu izliyordum. Gözlerim sürekli ona kayıyordu. İçimde bir şeyler değişmeye başlamıştı ama ne olduğunu tam olarak adlandıramıyordum. Zaten bu hislerimi anlamlandırsam bile bu ancak benim acı çekmeme neden olurdu. Ece için bu evliliğin hayallerine ulaşmak için bir adımdan öte olmayacağını adım gibi biliyordum. Bu hisleri bir gün anlamlandırsam bile kendime saklamaktan bir çarem yoktu.
Evi tutmaya karar verdiğimizde bile içimde tuhaf bir rahatlama hissettim. Sanki sadece bir ev seçmemiştik aynı zamanda yeni bir başlangıcın kapısını aralıyorduk. Sonraki aşama mobilya seçmekti. Mağazalar arasında mekik dokurken beni hem şaşırtıyor hem de yeni bir şeyler öğrenmeme vesile oluyordu. Ece ile ev eşyası bakmak başlangıçta sadece formalite gibi görünüyordu ama kısa sürede onun bu konudaki kararlılığı ve zevki beni etkisi altına almaya başladı.
İlk durağımız büyük bir mobilya mağazasıydı. İçeri adımımızı attığımızda rengarenk koltuklar, yemek masaları ve yatak odası takımları her yerdeydi. Gözüm, sade ve fonksiyonel mobilyalara kayarken Ece gözlerini kocaman açarak detayları incelemeye başladı. Onun mobilyalara bu kadar dikkatle bakmasını izlemek garip bir şekilde hoşuma gitmeye başlamıştı. Koltuklardan birine yaklaşıp eliyle kumaşı okşarken
"Bunun kumaşı çok yumuşak ama temizlemesi zor olabilir." dedi.
Sanki her eşya hakkında daha önce derinlemesine araştırma yapmış gibiydi. Yazar olmasının getirdiği alışkanlığı hayatının her yerine dokunduğu çok belliydi. Koltuk seçimi beni gerçekten zorladı. Benim için rahatlık önemliyken onun için görsellik ve kullanışlılık da aynı derecede ön plandaydı. Her beğendiğim koltuğa bir kusur buluyor ve daha iyisini bulabileceğimizi düşünüyordu. Bir süre sonra yorulmaya başlamıştım. Ece ise hiç pes etmiyordu. O sırada pastel tonlarda bir köşe koltuğu fark etti.
"Baksana." dedi bana dönerek.
"Bu salon için hem yeterince büyük hem de açık renk olduğu için odayı daha geniş gösterir. Kumaşı da leke tutmazmış."
Onun o kadar kararlı ve emin bir şekilde konuşmasına karşı koyamadım. Zaten o kadar çok koltuk bakmıştık ki. İstesem bile direnecek halim kalmamıştı. Sadece başımı sallayarak onayladım. Sonraki durak yatak odası takımıydı. Yatak seçiminde ise daha fazla detay vardı. Ece yatak başlıklarının yüksekliğinden dolapların iç bölmelerine kadar her detayı inceleyerek yorum yapıyordu.
Her seferinde "Bu dolapların kapakları çok ses çıkarıyor." ya da "Yatağın ayakları çok yüksek altını temizlemek zor olabilir." diyerek her ihtimali gözden geçiriyordu. Daha sonrasında düşünceli bir şekilde bana döndü.
"Çift kişilik yatak bakıyoruz ama elbette aynı yerde yatmayacağız değil mi?"
Bu sorusuyla afalladım. Bu sürecin içerisine o kadar gitmiştim ki sanki gerçekten evleniyor gibiydik. Hiç bunları düşünmemiştim.
"Elbette ayrı odalarda kalırız. Ben misafir odasında kalırım. O yüzden sen hangisinde rahat olacaksan onu seç."
"Tamam o zaman."
Eşyaları almamız bitince küçük bir kahve molası verdik. Kahve siparişlerimizi beklerken onu izledim. Ece, telefonundan bir şeylere bakıyordu. Ne kadar ciddi ve odaklanmış görünüyordu. Ece telefonunu masaya bırakıp bana baktı.
"Çok mu sıkıldın?"
"Anlaşılıyor mu?"
"Seni oradan oraya sürükledim ya. Aslında internetten filanda halledebilirdik. Seni işlerinden alıkoydum değil mi?"
"Yine benim yerime düşünüyorsun. Yani alışveriş konularına uzağım. Sen bu kadar detaylarına hakimken kendimi sudan çıkmış balık gibi hissettim diyelim."
Ece bu sözlerime gülmüştü. Çok güzel bir gülümsemesi vardı.
"Mesleki deformasyon diyelim. Her şeyi araştırırım. Yoksa benimde pek fikrim yoktu."
"Anladım."
"Neredeyse akşam oldu. Gidelim de diğer eksikleri halledelim o zaman."
"Tamam."
Bir sonraki durağımız mutfak eşyalarıydı. Burada işler biraz daha eğlenceli hale gelmişti. Ece, çeşitli tencere takımlarını incelerken hafifçe gülümsedi.
"Bu set güzel ama içinde çırpma teli eksik." diye şakayla karışık mırıldandı.
"Belki de çırpma teli almadıkları için fiyatı düşük tutmuşlardır." dedim.
Ece'nin yüzünde beliren gülümseme beni garip bir şekilde mutlu etti. Bu küçük anlar onun ciddi tavırlarının ardında yumuşak ve samimi bir yan olduğunu gösteriyordu. Tabak, çatal bıçak takımları ve küçük mutfak aletlerini seçerken de yine onun titizliği devredeydi. Her şeyin uyumlu olmasını istiyordu. O an ona bakarken fark ettim ki Ece sadece bir evi dekore etmiyordu bir hayatı tasarlıyordu. 1 yıl sonra gideceği bir eve neden bu kadar emek veriyordu sorusu her aklıma geldiğinde kendimi boş umutlara kaptırmamak için cevap vermeyi erteliyordum. Belki de ailelerimizi görünüşte ikna etmek için yapıyordu. Belki de hisleri vardı ama bunun cevabını öğrenmek şimdilik öğrenmek istediğim bir şey değildi. Eşyaları almak için mağazadan çıktığımızda ben yorgunluktan bitmiş haldeydim ama Ece'nin gözlerinde hala bir enerji vardı. Ona bakarken istemsizce gülümsedim. Bu alışveriş süreci, düşündüğümden çok daha fazlasını anlamama neden olmuştu. Ece'nin hayata karşı bu kadar titiz ve planlı oluşu beni derinden etkiledi. Belki de onun bu yönlerine dikkat etmeye başladığım an ona karşı hislerim de değişmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kağıttan Evlilik
RomantizmEce, 28 yaşında, yaratıcı ve hayal gücü geniş bir kadındır. Ünlü bir yayınevinde hayalet yazar olarak çalışan Ece, iç dünyasındaki derin duyguları yazılarına yansıtan, zekası ve keskin kalemiyle tanınan bir yazar olmasına rağmen, kendi kitabını yayı...