16.Bölüm: Sürpriz

44 3 0
                                    


Ece, Ali ile yaşadıkları son tartışmanın ardından evdeki gerginliği hissetmemek mümkün değildi. Aynı evde yaşamaları aralarındaki sorunları göz ardı etmeyi imkânsız hale getiriyordu. Ali'nin birkaç gündür ona soğuk davranması Ece'yi içten içe yiyip bitiriyordu. Onun sessiz bakışları, kısa yanıtları ve mesafeli tavırları Ece'nin içini sıkıştırıyordu. Sabah kahvaltısında Ali'yi mutfakta buldu. Yine her zamanki gibi sadece kendine kahve hazırlamıştı. Ece biraz cesaret toplayarak ona yaklaştı.

"Günaydın," dedi hafif bir gülümsemeyle ancak Ali göz ucuyla bile bakmadı. Birkaç saniyelik sessizlikten sonra sadece "Günaydın" diyerek karşılık verdi. Ece, Ali'nin suratının asık olduğunu görünce içinde bir suçluluk duygusu oldu. Onu böyle görmek Ece'nin canını yakıyordu ama Ali'yle nasıl konuşacağını bir türlü bilemiyordu.

O günün ilerleyen saatlerinde Demet ve Gül'e

"Kızlar acil durum!" diye yazdı.

Demet "Ne oldu?" diyerek cevap verdi.

"İş çıkışınızda her zamanki yerde buluşalım."

"Tamam."

Akşama kadar Ece hem suçluluk hem de ne yapacağını düşündü. Arkadaşları her zamanki gibi bu düşünceli haline yardımcı olabilirdi. Her zaman buluştukları kafede buluşacaklardı. Ali'nin haberi olmasının onu daha iyi hissettireceğini düşünerek Ali'yi aradı. Birkaç çalıştan sonra Ali telefonunu açtı.

"Alo?"

"Merhaba Ali."

"Merhaba."

"Ben kızlarla buluşacağımda akşam geç gelirim. Haber vermek istedim."

"Ne gerek vardı ki haber vermene. İstediğini yapabilirdin her zamanki gibi."

"Gerçekten bunu yapmaya devam edecek misin?"

"Ben her zamanki gibi davranıyorum. Neyse birkaç işimi yetiştirmem gerekiyor. Kapatmalıyım."

Henüz Ece'nin cevabını bile beklemeden telefonu kapamıştı. Ece birkaç dakika öylece bekledi. Bir süre sonra arkadaşlarını bekletmemek için evden çıkmıştı. Kafeye geldiğinde arkadaşlarının çoktan geldiğini gördü.

"Kızlar çok beklettim mi?"

Gül "Yok canım." derken Demet "Çok şükür gelebildin Ece." demişti.

"Off kızlar onu bunu bırakın ne yapacağımı bilmiyorum."

"Artık ne olduğunu anlatır mısın? Telefonda da anlatmadın."

"Yani nasıl anlatsam bilemiyorum ama şöyle ki biliyorsunuz ki işi bıraktım. Ben bu kararı Ali'ye söylemeden aldım ve Ali bana çok kırıldı. Sonrasında kaç gündür aynı evdeyiz ama sanki ben yokmuşum gibi davranıyor. Ona nasıl yaklaşmam gerektiğini bilmiyorum."

"Kızım sen eşine sormadan işini mi bıraktın?" Demet her zaman olduğu gibi ilk aklına geleni söylemişti. Ali ile Ece'nin aralarındakini bilmiyordu ki. Ece ne diyeceğini bilemedi. Geçiştirse arkadaşları anlayacaktı. Anlatsa anlatamazdı.

"Demet işte bende çok ani karar aldım. Yine Zehra ile tartıştığım bir anda dayanamayıp bıraktım. Hem daha yeni evlendik. Bazen evli olduğumu bile unutuyorum. Ne yapayım?"

"Ali'nin kızmasına şaşırmam. Artık ortak kararlar almalısın. Sözünü dinle demiyorum ama en azından fikir alabilirsin." Gül yine en anlayışlı haliyle lafa girmişti.

"Biliyorum ama o an aklıma gelmedi işte."

"Ee sonrasında özür dileyecek bir şey yaptın mı?"

"Yani kendimi açıklamaya çalıştım ama pek oralı olmadı."

Gül naif bir şekilde biraz düşünüp yine yaratıcı bir çözüm sundu: "Bir sürpriz yap. Onun sevdiği bir şeyi yaparak ortamı yumuşat. Bazen kırılan insanlara en iyi çözüm beklenmedik bir güzel jest olabilir."

Ece bir süre daha kızlarla konuşup gece eve geçmişti. O geldiğinde Ali çoktan odasına geçmişti. Rahatsız etmek istemediği için sessizce kendi odasına geçti. Ertesi gün Ece, arkadaşlarının tavsiyeleri üzerine harekete geçti. O akşam, Ali'nin en sevdiği yiyecekleri hazırlayıp güzel bir masa hazırlamıştı. Tabağı hazırlarken içten içe bunun Ali'yi yumuşatmasını umuyordu. Bir süre sonra Ali geldi.

"Hoş geldin."

"Hoş buldum."

"Ellerini yıka da masaya gel istersen. Senin için bir şeyler hazırladım."

Ali başta anlamayarak baktı ama sonrasında hiçbir şey söylemeden ellerini yıkamaya gitti. Sonrasında sessizlik içinde masaya oturdular. Ancak Ali ilk lokmayı alır almaz şaşkınlıkla başını kaldırdı. "En sevdiğim yemeği çok güzel yapmışsın." dedi şaşkın bir ifadeyle.

Ece hafifçe gülümsedi. "Biliyorum. Seni kırdığımın farkındayım Ali. O yüzden bunu bir özür olarak kabul etmeni istiyorum." dedi nazik bir şekilde.

Ali önce bir süre sessiz kaldı, sonra derin bir nefes aldı.

"Kırıldım, evet. Ama sanırım biraz abarttım." dedi.

Yüzündeki ifadenin biraz yumuşadığını gören Ece, rahat bir nefes aldı.

"Seninle bu evde böyle gergin yaşamaktan nefret ediyorum," diye itiraf etti.

Ali, Ece'ye bakarak başını salladı. "Ben de. Ama bazen fazla düşünüyorum ve bunu sana yansıtmamam gerektiğini biliyorum. Özür dilerim." dedi.

Ece, Ali'nin bu samimi tavrı karşısında duygulandı ve hafifçe gülümsedi.

"Ben de özür dilerim Ali. Seni istemeden de olsa kırmış olabilirim ama seninle aramda böyle sorunlar olmasını istemem."

Ali, gözlerini ona dikti. "Tamam," dedi gülümseyerek.

"Daha birbirimize alışma aşamasındayız bunu anlayabiliyorum ama öyle ya da böyle hayatımızı etkileyecek kararlar almadan önce birbirimizle konuşmalıyız."

"Haklısın."

"Her şeyi çok güzel hazırlamışsın. Bolca küs numarası mı yapsam acaba?" İkisi de bu şakayla gülmeye başladı.

O gece, aralarındaki gerginlik nihayet dağılmıştı. Ece, Ali'nin yanında olmanın ne kadar güzel bir his olduğunu tekrar fark etti. Birbirlerine açık sözlülükle yaklaştıkça aralarındaki bağın daha da güçlendiğini hissettiler.

-----------------------------------------------------------------------------------

Birbirlerine biraz daha yakınlaşan bu çifti neler bekliyor olabilir?

Kağıttan EvlilikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin