13

632 55 41
                                    

"Hakkında çıkan.. hiçbir asılsız iddia umrumda değil."

Söylediğim şeyi kağıda yazan Deniz'i izlerken gülmeden edemiyordum.
Cümleyi bitirdikten sonra Cengo devam ettirdi.

"Mavi.. dur hayır! Masmavi gözlerinin sadece bana öyle baktığından hiç şüphem yok."

Kıkırtılar artarken Tolga işaret parmağını dudaklarına götürüp sessiz olmamız için uyardı. Her ne kadar kendi koğuşumuzda olsak da etrafımız hain köstebeklerle doluydu. Koğuşça bizim yüzümüzden yediğimiz cezalardan sonra bizim gruba karşı bir cephe oluşturmuşlardı.

"Yaren'im yarim. Lütfen aramıza girmelerine izin verme.."

Sözümü yanımda pis bir insan olduğu için yere uzanmış Ender devam ettirdi.
Askerde titiz olunmaması gerektiğini çoktan öğrenmiştim ama bu çocuk o kadar pisti ki.. Üstüne "beni yıka" yazasım geliyordu.

"Aramıza girmelerine ve iftiraların seni üzmesine asla izin verme."

Ender'in içli içli söylediği şey kahkaha atmamıza sebep olurken mektubu bitirdiğimizde katlayıp zarfa koyduk.
Yaren hemşireye bir kumpas planlamıştık, fikrimizce birilerinin ona ders vermesi gerekiyordu.

O kadar masum insanın duygularıyla oynamıştı en önemlisi ben de onların içindeydim. Yaptığımız plana göre bu mektubu ona ulaştırdıktan sonra mektupta yazan yere yani yemekhanenin kilerine gitmesini bekleyecektik. Yanına da seçtiğimiz kurbanı gönderdikten sonra Dağhan komutana basılmalarını sağlayacaktık.

Mektuba itimat edip gitmeyecek olsa bile kimin gönderdiğini merak edip gideceğinden mektubu anonim yazmıştık. Bizim yazdığımız ortaya çıkmadığı sürece bir sıkıntı olmayacaktı.

İşin sonunda asker en fazla ceza alırdı ama Yaren hemşirenin uzaklaştırma alacağından şüphemiz yoktu. Bunu da işbirlikçimiz gözlüklü söylemişti.

"Aytekin nerede?"

Fark ettiğim şeyle bizimkilerin yüzüne baktığımda yüz ifadelerinin değişimiyle kaşlarımı çattım.

"Biz de bilmiyoruz ki ne olduğunu."

Deniz'in söze girişiyle iyice meraklandım.

"Anlatsanıza lan."

"İzinde yemeğe gittik ya biz.. Kızlarla takılıyoruz işte sohbet muhabbet. O da kendi halinde takılıyordu. Ender'le Yeşim masadan kalktı dışarıda başbaşa dolaşmak için. O sıra Aytekin de bir şey demeden ben askeriyeye dönüyorum diyip kalktı masadan."

Tolga'nın anlattıklarını dinlerken kafamda tartmaya çalıştım.

"Kız yüzünden mi acaba?"

Cengo tahminini ortaya sürerken aklıma gelen şeyle sessiz sedasız zemini izleyen Ender'e baktım.

"Ben peşinden gittim sordum ama beni dinlemeden çıkıp gitti."

Deniz'in söylediğiyle sinirlenmiş olduğunu ve az çok neye sinirlenmiş olduğunu da anladım. Bu yüzden ortaya yem attım.

"Ender kusura bakma ama dediğiniz kızla yani Yeşim'le ilgili bir mesele olabilir mi?"

"Yok değildir kızın sorduğu sorulara ters ters cevap veriyordu zaten."

Tolga'nın verdiği bilgiyle kafamda taşlar yerine oturmuştu. Birbirlerine olan garip bakışlarından bile aralarında bir şey olduğunu anlamamız lazımdı.
Bunu sonra Ender'le konuşmayı aklıma not edip elime aldığım zarfla ayaklandım.

"Olmaz öyle bir derdi neyin vardır anlatmak  istemiyordur belki. Siz gidin her neredeyse bulup bir şey sormadan yanında durun."

Ender'e keskin bakışlarımı atarak söylediğim şeyden sonra zarfı vermeye gittiğimi söyleyip koğuştan çıktım.
Ender belki hataya düştüğünü düşünüp uzaklaşmak için yapıyordu bilinmez ama sinirlenmiştim ona. Bunun çözümü kırıp dökmeyle olmazdı.

itirazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin