Yatağımda uzanmış, günün yorgunluğunu üzerimden atmaya çalışıyordum. Odanın içinde sessizliğin hüküm sürdüğü bir an, kapıdan gelen hafif bir tıklatma sesi duyuldu. Ardından Selma Teyze'nin tanıdık sesi yankılandı:
“Efe, baban seni aşağıya çağırıyor.”
Bu ani çağrı içimde tuhaf bir huzursuzluk yaratmıştı. Kulaklığı yatağın yanındaki küçük komodine bıraktım ve yavaşça kalkıp derin bir nefes aldım. İçimde belirsiz bir hisle kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda, Selma Teyze’nin yüzünde de bir tedirginlik vardı. “Neden çağırıyor ki?” diye sordum, ama o da bilmediğini belirterek başını iki yana salladı. İçimdeki huzursuzluk daha da büyürken, sessizce merdivenlere yöneldim.
Adımlarımın yankısı merdivenlerde yankılanırken, ağırlaşan havayı hissetmemek elde değildi. Kalbim, bilinmez bir şeylerin habercisiymiş gibi hızla çarpıyordu. Babamın yanına vardığımda, onun yüzündeki sert ve ifadesiz bakış beni bir an duraksattı.
“Efe,” dedi babam, sesinde otoriter bir tonla. “Bundan sonra seni daima koruyan biri olacak yanında.”
Şaşkınlıkla bakışlarımı ona çevirdim, anlamaya çalışarak. “Neden?Beni senden başka kimden koruyacak o adam?” diye alayla karışık bir öfke tınısıyla sordum. Fakat o sözlerimin bitmesini bile beklemeden, gözlerinde bir an parlayan öfkeyle bana doğru bir adım attı ve elini kaldırarak daha morluğu yeni geçen yüzüme sert bir tokat indirdi.
Yanağımda yankılanan acı, içimdeki tüm duyguların birbirine karışmasına neden oldu.Artık bu acıya alışmıştım.Babamın vurduğu anın yankısı henüz yüzümde sıcaklığını korurken, bakışlarım odanın köşesine kaydı.
Orada, gölgeler arasında sessizce duran adamı fark ettim. Koyu renk takım elbisesi ve beyaz teniyle gözlerden kaçmayacak kadar dikkat çekici biriydi.Üstelik keldi.Yüz hatları sert, bakışlarıysa derindi. Olan biteni izlerken gözlerinde en ufak bir duygu belirtisi yoktu. Babamın yeni tuttuğu korumaydı bu, ama o an için bana sadece bir yabancı gibi görünüyordu; belki de o tokatın yankısı kadar soğuk ve uzak.
Babamın tokadı henüz yüzümde yankısını sürdürürken, içimdeki öfke ve kırgınlık birbirine karışmıştı. Ama babamın bakışları, benden o öfkeyi saklamama bile izin vermiyordu. Gözlerinde hâlâ sönmemiş bir alev vardı; bir anda sert bir hareketle yanıma geldi, yakalarımdan tutup beni kendine doğru çekti. Sanki az önceki tokat yetmemiş gibi, bu kez daha da ileri gitmeye kararlıydı.
“Sana ders vermekten bıktım, Efe!” diye hırladı, sesi tüm odada yankılandı. Güçlü elleri, yakalarımı sıkıca kavramıştı. Yüzüme doğru eğildiğinde nefesini tüm ağırlığıyla hissedebiliyordum. “Sana ne dediysem yapacaksın!”
Sözlerinin her biri, içimdeki tüm huzur kırıntılarını parçalayan birer kılıç darbesi gibiydi. Boğazım düğümlenmişti, ne cevap verebiliyordum ne de başımı kaldırıp ona bakabiliyordum. Gözlerim istemsizce odanın köşesinde duran korumaya kaydı; hala hareketsiz, duygusuz bakışlarıyla olan biteni izliyordu.
Babam, yakalarımı biraz daha sıkıca kavradı. "Sana emrettiğim her şeyi yapacaksın. Eğer yapmazsan, bu tokat, yaşadıklarının yanında hiçbir şey kalır, anladın mı beni?"
Başımı hafifçe sallayarak karşılık verdim. Bu adam, babam bile olsa, her defasında beni daha da aşağı çekiyordu. Onun istediği gibi biri olmanın getirdiği acıdan kaçmak için içimde yükselen tüm duygularımı yutup sessiz kalmak en güvenli yoldu belki de.
Babamın elleri yakalarımda hâlâ sımsıkı kavramışken, nefes almak bile zor geliyordu. İçimdeki öfke ve korku, birbirine karışmış bir haldeydi. Ancak sesim çıkmıyordu, çıkamıyordu. Beni bırakmaya niyeti yok gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUMA | bxb
Teen FictionBabamın elleri yakalarımda hâlâ sımsıkı kavramışken, nefes almak bile zor geliyordu. İçimdeki öfke ve korku, birbirine karışmış bir haldeydi. Ancak sesim çıkmıyordu, çıkamıyordu. Beni bırakmaya niyeti yok gibiydi. "Sana her defasında anlatmak zorun...