Mutfakta birlikte vakit geçirmek, düşündüğümden daha keyifliydi. Pars, her zamanki gibi sakindi ama bu sefer o sakinliğin altında sıcak bir yakınlık vardı. Beraber kahvaltı hazırlarken, sürekli birbirimize göz ucuyla bakıyorduk. Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışırken, aramızdaki bu yeni bağın her geçen saniye daha da güçlendiğini hissediyordum.
Ekmekleri dilimlerken Pars aniden arkadan sessizce yanıma yaklaştı ve beni şaşırtarak kollarını belime doladı. Sırtımın ona değmesi, içimde tatlı bir ürpertiye neden oldu. "Seni böyle gülümserken görmek hoşuma gidiyor." dedi, sesi neredeyse bir fısıltı kadar hafifti. Kalbim hızla atmaya başladı, ama bu sefer korkudan değil,onun varlığının getirdiği huzur ve mutluluktandı.
"Beni böyle şaşırtmayı bırak." dedim hafifçe gülümseyerek, ama kollarının sımsıkı sarılması hoşuma gitmişti.O da bu halimden memnun olmuş gibi çenesini hafifçe omzuma yasladı.
Onun çenesinin omzuma değmesiyle içimdeki o tatlı ürperti daha da yoğunlaştı. Pars'ın sıcak nefesi tenimde hissediliyordu ve bu his, beni hem heyecanlandırıyor hem de bir o kadar sakinleştiriyordu. Parmaklarımı onun kollarının üzerine koydum, bu anın güzelliğini tamamen içime çekmeye çalışarak.
Pars'ın kollarının sıcaklığı beni sararken, merakımın ağırlığıyla ona dönüp sordum, "Pars, benden ne zaman hoşlandın?" Sesimdeki ince titremeyi gizleyemedim.
Bir an duraksadı, sanki doğru kelimeleri bulmaya çalışıyordu. Sonra yavaşça konuşmaya başladı, "Efe, sana bir şey itiraf etmem gerekiyor." Sesindeki ciddiyet, kalbimin biraz daha hızlı atmasına neden oldu.Gözleri derin bir kararlılıkla doluydu. "Bu göreve senin için girdim."
Şaşkınlıkla gözlerine baktım. "Ne demek istiyorsun?" dedim, sesim neredeyse fısıltıya dönüşmüştü.
"Başka birine korumalık yapıyordum," dedi, "Ama bir toplantıda seni gördüğümde,tüm planlarım değişti."
Pars'ın sözleri içimde büyük bir şaşkınlık yaratmıştı.O an ne söyleyeceğimi bilemedim, sadece ona bakakaldım. Onun gözlerindeki ciddiyet ve içtenlikle dolu ifadeyi görmezden gelmek imkansızdı. "Pars, sen... ne zaman? Neden?" diye sormaktan kendimi alamadım.
O an, gözlerini biraz daha kararlı bir şekilde bana dikti. "İlk görüşte senden etkilendim, Efe," dedi, sesi sakindi ama altındaki duygu derindi. "Odada nasıl parladığını fark ettim. Sessizdin, ama aynı zamanda çevrendeki herkesten farklıydın. Yüzündeki o kararlı ifade, gözlerinde saklı olan o hüzün... Hepsi beni derinden etkiledi."
Bir elini kaldırıp yanağıma yasladı.
Elini yanağımda gezdirirken, içimdeki sıcaklık daha da arttı."İlk kez böyle hissettiğimi biliyor musun?" dedi Pars, sesi yavaş ve duygulu bir tonla yankılandı. "Hayatım boyunca pek çok insanla tanıştım, ama senin gibi biri hiç karşıma çıkmadı.Gözlerinle, bakışlarınla içimdeki duvarları yıktın. Hiç beklemediğim bir anda, kendimi sana doğru çekilirken buldum."
Pars'ın söyledikleri karşısında şaşkınlıktan ne diyeceğimi bilemedim. Gözlerim genişledi ve içimdeki duygular karmaşık bir şekilde birbirine dolandı. "Bu kadarını beklemiyordum," dedim, sesim titrek bir fısıltı halinde çıkıyordu. "Gerçekten mi? İlk görüşte...benden etkilendin?"
Pars'ın gözleri derin bir ciddiyetle bakarken, başını hafifçe eğdi ve dudaklarını kıpırdatarak, "Evet," dedi, "İlk görüşte, ama zamanla bu etki daha da güçlendi. Seninle her anı paylaştıkça, senin kırılganlığını, cesaretini ve içindeki gücü daha da yakından gördükçe, sana karşı hislerim daha da derinleşti."
Bu sözler kalbimde yankı buldu. İçimde bir karmaşa vardı; mutluluk, şaşkınlık, biraz da korku... Ama en çok hissettiğim şey, Pars'ın bu kadar açık ve dürüst olmasının yarattığı huzurdu. Onun sözlerinin gerçekliği, beni içine çekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUMA | bxb
Teen FictionBabamın elleri yakalarımda hâlâ sımsıkı kavramışken, nefes almak bile zor geliyordu. İçimdeki öfke ve korku, birbirine karışmış bir haldeydi. Ancak sesim çıkmıyordu, çıkamıyordu. Beni bırakmaya niyeti yok gibiydi. "Sana her defasında anlatmak zorun...