18 Bölüm

311 25 4
                                    

Elimdeki bıçakla domatesleri doğrarken, parmaklarım otomatik bir ritimde hareket ediyor, ancak zihnim dün geceye sıkışıp kalmıştı. Pars'ın sıcak nefesi hâlâ tenimde yankılanıyor gibiydi. O karanlık odada, göz göze geldiğimiz anları tekrar tekrar yaşıyordum. İlk dokunuşu, bedenime bıraktığı ağırlık, sonra o göz kamaştırıcı yakınlık...Kendimizi birbirimize teslim etmiştik.

Parmaklarım domateslerin yumuşak yüzeyinde kayarken, o gecenin her detayını yeniden hatırlıyordum: Pars'ın sert ama aynı zamanda narin dokunuşları, bana bambaşka biriymişim gibi hissettiren bakışları, ve o söylenmeyen, ama her şeyden daha güçlü olan kelimeler.

Sabah gözlerimi açtığımda,vücudumun her yerinde keskin bir ağrı hissetmiştim. Sanki her kasım gerilmiş ve bir türlü gevşeyemiyordu.

Yanından hızla kalkıp lavaboya gitmiştim. O an kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Ellerim terlemiş, yüzümde hafif bir sıcaklık hissetmiştim. Lavaboda soğuk suyla yüzümü yıkayıp aynaya baktığımda, gözlerimdeki utancı görmüştüm.

Sonra sessizce aşağı inmiştim.

İkimize kahvaltı hazırlıyordum.

Kendi kendime şarkı mırıldanarak bu kez peynirleri kesiyordum. Bıçak her peynir dilimini düzgünce ayırırken, birden ayak seslerini işittim. Pars'ın yaklaşmakta olduğunu anlamıştım. Kalbim hızla atmaya başlamış,içimde bir heyecan dalgası yükselmişti.

Tam yanıma geldiğinde, o kendine has ağır hareketleriyle hafifçe arkama geçti.Kollarını usulca karnıma doladı; güçlü ama bir o kadar da nazikti. Vücudum,onun dokunuşuyla hemen irkilmiş,ardından o tanıdık güven hissi gelmişti.

Sıcak dudaklarını, tişörtümden dolayı
açık kalan tenime yavaşça bastırdı. Derin
bir nefes aldı,kokumu içine çekiyordu.

"Günaydın." Diye mırıldandım.

"Günüm aymış," diye fısıldadı, sesi uykudan yeni uyanmış olmanın pürüzlü derinliğiyle doluydu. Sözleri, hafif bir serinliğin ardından gelen sabah güneşinin sıcaklığı gibi içimi ısıttı.

"Ağrın yok değil mi?" dediğinde, sözleri ansızın içimde bir kıvılcım yarattı. Yanaklarım hafifçe kızardı, yüzümdeki sıcaklık bir anlığına utançla karıştı.

Ağrım olsa da, hemen kafamı hızlıca iki yana salladım.

Sıcak nefesi tenime değdiğinde vücudumda bir ürperti yayıldı. Beni daha sıkı kavradığında, derin bir iç çekişi duydum. Burnunu yavaşça boynuma sürttüğü an, her nefes alışında derin bir arzu hissediliyordu. Sesi, yumuşak bir fısıltı gibi kulaklarımda yankılandı.

"Hastayım kokuna," dediğinde kalbim hızlandı.

Yanağımın içini ısırarak içimdeki heyecanı bastırmaya çalıştım.Dudakları tenime değmeden bile hissettirdiği yakınlık, tüm bedenimi kontrolsüz bir şekilde titretmeye yetiyordu.

Bir anda beni kendine çevirdiğinde, kalbim hızla çarpmaya başladı. O an, mavi gözleriyle göz göze geldik; gözlerinde derin bir kararlılık ve arzu vardı.Sanki bakışlarıyla tüm düşüncelerimi okuyordu, beni tam anlamıyla etkisi altına almıştı. Yüzündeki sert ifadeye rağmen gözlerinde yanan bir ateş vardı.

Yanaklarımın hafifçe kızardığını hissedebiliyordum.Dokunuşu daha da yoğundu,sanki beni tamamen kendine çekmeye kararlıydı.

"Utanıyor musun sen?" dediğinde sesi, alaycı çıkmıştı.Gözlerini hafifçe kısmış, beni dikkatle süzüyordu. O an, mavi gözlerinin derinliği karşısında savunmasız hissettim.

KORUMA | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin