Eve vardığımda, salona adım attığım an, babamla karşılaştım. Gözleri her zamanki gibi sert ve otoriterdi. Onun yanında bu kadar güçsüz ve küçük hissetmekten nefret ediyordum. İçimdeki öfke kabarıyordu, ama yine de kendimi zor tutarak sordum, "Neden beni eve çağırdın? Ne oldu?"
Babam, sanki sorum onu rahatsız etmiş gibi kaşlarını çatıp yüzüme baktı. O bakış, adeta beni delip geçiyordu. Ardından alaycı bir gülümseme belirdi yüzünde. "Keyfim öyle istedi. Bir sorunun mu var?" dedi, sesi her zamanki gibi soğuk ve umursamazdı.
Bu cevap, içimdeki tüm öfkeyi tetikledi. Bu kadar küçümsenmek, bu kadar değersiz hissettirilmek dayanılmazdı. "Keyfin öyle mi istedi? Benim hayatımı böyle kontrol edemezsin!" diye bağırdım, sesim titriyordu ama bu sefer korkudan değil, öfkeden.
Babam bir adım attı, gözleri iyice küçülmüştü. "Sen benim oğlumsun. Ne dersem onu yaparsın, anladın mı?" diye hırladı. Sesindeki o tehditkâr ton beni daha da çıldırtıyordu.
"Ben sana ne istersem yaparım, Efe. Bunu aklından çıkarma." dedi, sesi buz gibiydi.
Artık söylenecek bir şey kalmamıştı. İçimdeki tüm o öfke, çaresizlikle birleşmişti. Babamın bu evdeki hükmü, benim üstümdeki gölgesiydi. O gölgede nefes almak gittikçe zorlaşıyordu.
Hiçbir şey söylemeden hızlıca odama çıktım. Kapıyı kapatıp sırtımı dayadım, ve o an kendimi tutamadım. Gözyaşlarım artık akmaya başlamıştı. Bu ev, babamın sertliği altında yavaş yavaş beni yok ediyordu.
🫧
Akşam olduğunda, odama kapanmış, bütün günün yorgunluğunu ve öfkesini atmaya çalışıyordum. Babamla yaşadığım tartışma aklımdan çıkmıyordu.Onun bana karşı bu kadar acımasız ve umursamaz olması, içimde onarılmaz bir yara bırakıyordu.
Kapı aniden çalındı. İçeriye Selma teyze girdi, yüzündeki sıcak gülümsemesiyle bana baktı. "Efe, akşam yemeği hazır," dedi.
İçimden hiçbir şey yapmak gelmiyordu, ama babamın emirlerine karşı çıkmanın bedelini az önce öğrenmiştim. Derin bir nefes alarak kalktım ve onun peşinden salona indim.
Yemek masasına oturduğumda, babam karşımda oturmuş, her zamanki gibi soğuk ve kontrollüydü. Masada sessizlik hakimdi, sadece çatalların tabaklara değmesiyle çıkan sesler duyuluyordu. Babam bir süre sessiz kaldı, ardından ciddiyetle konuşmaya başladı.
"Bu akşam önemli bir davet var. İş ortaklarımla birlikte olacağız. Sen de benimle geleceksin."
Sözleri, bir emir gibiydi. Ona bakmadan, "Gitmek istemiyorum," dedim. Sesimdeki isteksizliği gizleyememiştim. Aslında, bu tür ortamlardan her zaman kaçmak isterdim. Babamın yanında, onun iş dünyasındaki insanlarla dolu o soğuk ve sahte yüzlerin arasında kendimi yabancı hissediyordum.
Babam kaşlarını çattı, gözleriyle beni süzdü. "Senin ne istediğin önemli değil, Efe. Bu davete katılacaksın, o kadar." dedi, sesindeki otorite her zamanki gibiydi.
İçimdeki direnç kırılıyordu. Ona karşı çıkacak gücüm yoktu. Gözlerimi tabaktan kaldırmadan, "Peki," dedim, sesimdeki yenilgiyle.
Yemek sessizlik içinde devam etti. Masadaki her saniye, içimdeki sıkıntıyı daha da büyütüyordu. Bu davet, babamın hayatım üzerindeki kontrolünün bir başka kanıtıydı. Onun istediği her şeye boyun eğmek zorundaydım.
Yemekten sonra, hazırlanmam için odama çıktım. Aynada kendime baktığımda, yüzümdeki yorgunluğu ve çaresizliği gördüm. Bu gece de, babamın gölgesinde bir akşam daha geçecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUMA | bxb
Teen FictionBabamın elleri yakalarımda hâlâ sımsıkı kavramışken, nefes almak bile zor geliyordu. İçimdeki öfke ve korku, birbirine karışmış bir haldeydi. Ancak sesim çıkmıyordu, çıkamıyordu. Beni bırakmaya niyeti yok gibiydi. "Sana her defasında anlatmak zorun...