Yatağımda oturmuş, suçluluk duygusuyla boğuşurken Serkan'ın bana nasıl baktığını hissedebiliyordum. İçimde bir şeyler eziliyordu, ama bunu dışarı vuramıyordum. Ne diyeceğimi, nasıl açıklayacağımı bilmiyordum. Olan biten şeylerin kontrolümden çıkmış olduğunu hissediyordum, ama bu Serkan'ın öfkesini dindirmezdi. Derin bir nefes aldım, ama o an ne kadar boş bir çaba olduğunu fark ettim.
"Pars'la bu kadar yakın olmanın ne anlama geldiğini hiç düşündün mü?"
dedi sert bir sesle, gözlerini benden ayırmadan.Başımı eğdim, kelimeler boğazımda düğümlendi. "Bilmiyorum," dedim yavaşça, "Ama... her şey çok hızlı gelişti. Ondan gerçekten hoşlanıyorum."
Serkan'ın sesi daha da sertleşti, odadaki hava neredeyse elektriklenmiş gibiydi. "Hoşlanmak mı?" diye tekrarladı, sanki duyduklarına inanamıyormuş gibi. "Efe, bu bir oyun değil. Pars babanın adamı,anlasana! O adam tehlikeli ve sen işin ciddiyetini hiç fark etmiyorsun."
Serkan'ın sözleri içime işledi, boğazım düğümlendi. Onun haklı olabileceği ihtimali içimde derin bir yankı uyandırıyordu. Ama bir yandan da Pars'a karşı hissettiklerim, tüm bu mantıklı uyarıları göz ardı etmeme sebep oluyordu.Elim istemsizce yatağın kenarına tutundu.
"Tehlikeli olduğunu biliyorum," dedim, sesim çatallıydı. "Ama ben... onunla olduğumda her şey farklı.Beni gerçekten anlıyor."
Serkan bir adım yaklaştı, öfkesinin yerini hayal kırıklığı almış gibiydi. "Efe,babana hizmet eden biri sana ne kadar bağlı olabilir? Gerçekten onun seni seveceğini mi sanıyorsun?"
İçimdeki karmaşa iyice büyüyordu. Serkan'ın söylediklerinin doğruluğunu inkâr edemiyordum, ama her şeye rağmen Pars'la aramda oluşan bağın gerçek olduğunu hissediyordum. Serkan'ın bana neden bu kadar sert tepki verdiğini anlıyordum, ama kalbim mantığı dinlemiyordu.
"Bilmiyorum," dedim, gözlerim dolu dolu. "Ama onunla birlikte olduğumda sanki... sanki tüm dünyayı unutur gibi oluyorum. Kendimi güvende hissediyorum. Belki de bu yanlıştır, ama başka kimse bana bunu hissettirmiyor."
Serkan derin bir nefes aldı ve bir an sessiz kaldı,bakışları sertliğini kaybetmişti, ama hâlâ kararlıydı. Yavaşça yanıma oturdu. "Efe, seni anlıyorum. Ama bu hislerin seni kör etmesine izin veremezsin," dedi daha yumuşak bir tonda. "Pars'a güvenemezsin. O, babanın adamı ve baban... senin iyiliğini düşündüğünü söyleyebilir ama aslında ne yaptığını biliyoruz. Pars da bu işin bir parçası belki de."
Ona cevap vermek istiyordum, ama kelimeler boğazımda düğümlendi. Serkan haklı olabilirdi, belki de Pars'a fazla güveniyordum.
Dudakları ince bir çizgi haline gelmişti. "Bunun özgürlük olduğunu sanıyorsun, ama aslında bu sadece babanın gölgesi. Pars da o gölgenin bir parçası. Seni anladığını düşünmen, onun ne kadar tehlikeli olduğunu değiştirmiyor. Babandan kurtulmak istiyorsan, bu adamla bağını koparmalısın."
Gözlerim yaşlarla doldu.Gerçekten bir çıkmazda olduğumu hissediyordum. Pars'a karşı hissettiğim çekim ve Serkan'ın uyarıları arasında parçalanmıştım.
"Belki de haklısın," dedim, gözyaşlarımı silmeye çalışarak. "Ama şu an ne yapacağımı bilmiyorum. Pars'a karşı hislerim gerçek.Onun bana zarar vereceğini düşünmek istemiyorum."
Serkan derin bir nefes aldı, elini omzuma koyarak bana biraz daha yaklaştı. "Efe, seni korumak istiyorum. Bu yüzden bu kadar sert konuşuyorum. Ama karar senin... sadece gözlerini açık tut, olur mu? Kendini daha fazla yaralamanı istemiyorum."
Başımı yavaşça salladım, derin bir iç çekişle.
Serkan gülümsedi ve beni kollarına çekti. Onun sıcaklığını hissetmek, içimdeki boşluğu biraz olsun doldurdu. Sanki tüm bu karmaşa ve belirsizlik arasında, Serkan'ın varlığı bir sabit gibiydi. Gözlerimi kapattım, bu anın geçmesini istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUMA | bxb
Teen FictionBabamın elleri yakalarımda hâlâ sımsıkı kavramışken, nefes almak bile zor geliyordu. İçimdeki öfke ve korku, birbirine karışmış bir haldeydi. Ancak sesim çıkmıyordu, çıkamıyordu. Beni bırakmaya niyeti yok gibiydi. "Sana her defasında anlatmak zorun...