Sabahın ilk ışıkları, odanın pencerelerinden süzülerek içeri dolarken, Derin hafifçe kıpırdadı. Uyandığında, Barış'ın gözlerinin hala kendisinde olduğunu fark etti. Barış, tüm geceyi uykusuz geçirmiş, onun yanında olmanın huzuruyla sabahı karşılamıştı. Derin'in uyanışıyla birlikte Barış'ın yüzünde hafif bir tebessüm belirdi.
BARIŞ: Günaydın... İyi uyudun mu?
Derin, gözlerini ovuştururken hafif bir gülümsemeyle başını salladı. İçinde hala bir huzursuzluk vardı ama Barış'ın yanında olmak ona güç veriyordu.
DERİN: Evet... Sen uyumadın mı?
Barış, bu soruya cevap vermek yerine hafifçe gülümsedi ve Derin'in elini tuttu.
Derin'in bu basit sorusuna Barış'ın gülümsemeyle karşılık vermesi, Derin'in içinde bir sıcaklık oluşturdu. Ancak, Barış'ın yorgun gözleri, onun tüm gece boyunca uyumadığını ele veriyordu.
BARIŞ: Sen yanımda olduktan sonra, uyku pek de önemli değil.
DERİN: Ama bu kadar uykusuz kalman sağlığın için iyi değil. Senin de dinlenmen gerek.
Barış, Derin'in endişeli bakışlarına karşılık olarak elini daha sıkı tuttu.
BARIŞ: Sen beni merak etme, güzellik. Seninle olmak, bana yetiyor.
Barış, Derin'in dudağından nazikçe öptü ve ardından gülümseyerek devam etti.
BARIŞ: Hadi kahvaltı hazır, gel bakalım.
Barış, Derin'in elini tutarak onu nazikçe odadan çıkardı. İkisi birlikte mutfağa doğru yürürken, Barış'ın yüzündeki mutluluk ve Derin'in içindeki huzur, güne enerjik bir başlangıç yapmalarını sağladı.
Derin ve Barış mutfağa vardıklarında, masada kahvaltı hazırlığı çoktan yapılmıştı. Barış'ın özenle hazırladığı kahvaltının kokusu, Derin'in iştahını açmıştı.
Kahvaltı başladıktan sonra, Barış'ın telefonu aniden çaldı. Barış, telefonu açarken biraz endişeli görünüyordu. Ekranda Sena'nın adı belirdi.
BARIŞ: Dinliyorum
SENA (telefondan): Merhaba Barış, özür dilerim bu saatte rahatsız ediyorum ama bir şey diyeceğim. Bugün DNA testi için gidecektik, ama kendimi pek iyi hissetmiyorum. Gitmek zorunda mıyız?
Barış, biraz düşünerek cevap verdi.
BARIŞ: Rahatsız olduğunu anlıyorum, ama bu testi ertelemek istemiyorum.
SENA (telefondan): Anladım, Barış. Senin için önemli olduğunu biliyorum. Yine de, kendimi gerçekten çok kötü hissediyorum.
BARIŞ: Anladığım kadarıyla ciddi bir rahatsızlığın yok, saat 11 de hazır ol gelip seni alacağım.
Barış Sena'nın cevap vermesini beklemeden telefonu kapattı.
Barış, Derin'e dönerek nazikçe elini tuttu. Gözlerinin içine bakarak içten bir şekilde gülümsedi.
BARIŞ: Her şey çok güzel olacak, inan bana. Şimdi gitmem gerek, ama üç saate burada olacağım.
Derin, Barış'ın sesindeki güven ve sakinlikten güç alarak başını salladı. Barış, ona bir an daha baktıktan sonra eğilip alnından nazikçe öptü. Bu küçük, sevgi dolu jest, Derin'in içinde kelebekler uçurmuştu.
Barış, sofradan kalkarken Derin'e tekrar gülümsedi.
Barış, ardından hızlıca odadan çıkarken Derin, onun ardından huzurla baktı ve geri döndüğünde her şeyin daha iyi olacağına dair umutla masadan kalktı üzerini değiştirip hastaneye işinin başına dönmek için evden ayrıldı.
![](https://img.wattpad.com/cover/365099163-288-k591146.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönlümün mafyası...
Romanceİstanbul'un karmaşık ve gölgeli sokaklarında, mafya lideri olan Barış Kaya, beklenmedik bir saldırı sonucunda ağır yaralanır ve hastaneye kaldırılır. Hastanede görev yapan, genç ve güzel doktor Derin Arslan ile karşılaşır. İkilinin arasında, zıt dü...