Bir yazar notu koymaya yüzüm var mı bilmiyorum ama...
Sadece bölümü bir kere yazıp sonra kaç ay tamamlanmamış olarak taslak halinde kaldığını hatırlıyorum. Hani yok böyle bir isteksizlik... Cidden hesabımı falan da silmeye çalıştım hatta. Yatın kalkın partyponies'e teşekkür edin. Bana hesabın kapanması için 14 gün hesaba girmeye çalışmamam gerektiğini söylemedi. Bende "Niye kapanmıyor bu ameke hesabı?" diye kaç kere düşündüm durdum. Silmeden önce bölümü yanlışıkla yayınladım. Sonra kimse görmeden de siliverdim. Veeee bu yılın en çok küfürü hak eden yazarı go tuuu
mrsvaldezzz....
Neyse, diyeceğim şu. Muhtemelen bölümü okuyunca bana daha çok küfür edeceksiniz. Ama bölümü tekrardan yazdım. Ve şu "emaan salla" diyen düşüncelerimi görmezden geldim. Bir sonu sonuna kadar hak ediyordunuz. Ve işte isteğiniz gecikmeli de olsa yerine geldi :D
Ihm... Yaklaşık 2 yıl boyunca bıkmadan okuduğunuz için teşekkür ederim. Bu birileriyle paylaştığım ilk uzun soluklu hikayeydi. Onlarca mantık hatası ve bir sürü amatörce ilk bölümlerden oluşsa bile kurgusunu seviyorum ve bu kurgunun buralara geldiğini görmek cidden güzel bir şey.
Artık hesapta daha aktif olmaya çalışacağım. Yani en azından partyponies beni o konularda teşvik ediyor baya :)
Bu kadar gevezelik yeter. Sizi seven yazarınızdan son bir kez,
İyi okumalar ^^
DİPNOT: Bölümü hak eden tek şarkı buydu...
Kimberley Hall
Öldüm. Yani ölmüş olmam gerekirdi en azından.
Soğuk... Soğuk metalin bedenime sürtünmesi... Vücudumdaki tüm tüyler istemsizce diken diken oluyor. Düşüncelerim benden kaçıyor. Onları yakalayamıyorum. Çok hızlılar. Ya da ben hızlı olamayacak kadar yorgunum.
Üşüyorum... Gözümden varlığını zorlukla hissedebildiğim küçük bir damla düşüyor. Demek ağlayamayacak kadar hissizleşmemişim daha. Boş vermişlik bedenimi öylesine ele geçirmiş ki sanki yaşayan bir ölüyüm. Artık duymaya alıştığım çığlıklar her yerde. İçlerinde sadece benimkisi yok... Arkadaşlarıma ne olduğunu bilmiyorum. Geçen zaman içinde,ki ne kadar zaman geçtiğini bile bilemeyecek kadar boşluğa batmış durumdayım, bu karanlıktan çıkıp onları kurtarmak için o kadar uğraştım ki...
Kahkaha atmaya başlıyorum. Buradan çıkma fikri o kadar komik geliyor ki... BURADAN ÇIKAMAM. Tekrar normal bir insan gibi yaşadığım hayatıma geri dönemem. Tek sorunumun ölen sevgilime olan özlemimin olduğu dünyaya geri dönemem. O kadar uzak bir zaman gibi ki... Cidden insanlar olarak her birimiz, dünyadaki her insan, belli bir yaştan sonra her şeyi farkında olduğumuzu zannettiğimiz o serapa kapılıyor. Ve sonra aslında hiçbir şey bilmediğimizi anladığımız o acı dolu farkındalık anı var,ki o farkındalık anını yaşayamayacak kadar bilinçsiz bir insan olmayı dilerdim. Ama maalesef her istediğimiz olmuyor ve ne kadar olduğunu bilemeyecek kadar uzun bir süredir sadece düşüncelerimle birlikte olmam ve delirmem de bunun bir kanıtı.
Ki delirdiğimi fark edecek kadar aklım yerindeyse tam da deli sayılmam değil mi? Kıkırtılarım karanlıkla birlikte kayboluyor...
###
Görmek istiyorum. Artık tek istediğim tek şey bu. Çıplak tenime değen soğuk metale de alıştım. Lütfen...
Sadece birazcık ışık istiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nothing Left To Say
FanfictionKimberley 16 yaşında normal hayatı olan bir genç kızdı. Bazı olağandışı durumları saymazsak tabi... Bir gün bir çocuk ona Melez Kampına gideceklerini söylediğinde tek istediği sorularının yanıtlarını alabilmekti. Ama acaba yanıtlar merak ettiği kada...