The Golden Eyes

928 63 25
                                    

MERHABAAA!1!1

Wattpad'i ve sizi sizin yorumlarınızı ve bölümleri bir anda okumanızı öyle çok özlemişim kii!!!

Şu sbs bitti ya bizi artık hiçbirşey ayıramaz sevgili okuyucularım

Ve şimdi size benden bir şiir..

Malum Apollon meleziyim :D

Sbs biter

Yb gelir

Yazar iyi okumalar diler...

(Pek kafiyeli olmadı ama idare edin artık :D)

^_^

Hay Aksi !

Sanırım bir şeyleri devirdim. Umarım kimse uyanmamıştır. Ne düşürdüğümü de göremiyorum ki...Tanrılar aşkına, önümü bile göremiyorum ! Bu karanlık da neyin nesi yahu! İnsan bir lamba falan takar. Zaten başım ağrıyor. Şu dondurma yiyen fili gördükten sonra başım deli gibi zonklamaya başlamıştı da...

Tabi siz şimdi "Dondurma yiyen fil mi ? " diye soruyorsunuzdur.

Durun size baştan anlatayım.

İlk gün herkes şaşkın ve oldukça utangaçtı. Bu yüzden kamaralara yerleşildikten sonra herkes vaktini odalarında geçirmişti. Ve akşam olunca şu her canının çektiğini önüne getiren masada yemek yemiştik. Ardından herkes -gene- odalarına çekilip erkenden uyumuştu. Ve bende tabi kii. Ancak gecenin bir yarısı boğazımın feci kuruduğunu hissedip uyanmıştım ve kamaramdan çıkıp karanlık kordiorlarda mutfağı aramaya başlamıştım. Ve mutfağı ararken bir filin dondurma yediği, gemi motorları olarak tahmin ettiğim devasa motorların arasında koşturan ve garip homurtular çıkaran bir masanın bulunduğu ve Leo'nun uyuduğu odaya girivermiştim. En sonunda pes edip kafama göre gezinmeye başlamıştım. Ve işte buradayım. Burası neresi diye sorarsanız da ..

Nerede olduğumu bilmiyorum tamam mı!

Karanlığın ortasında ordan oraya giderek bir geminin nasıl bu kadar büyük olabileceğine hayret ediyordum...

Sahi, kim yapmıştı bu gemiyi?

"Sanırım şu an karşında gördüğün yakışıklı yaptı. "

Ay, öldürün beni nolur !

Bıkkın bir biçimde arkamı döndüm ve gene aynı pişkin pişkin sırıtan suratı gördüğüm için sadece kendimin duyabileceği biçimde homurdandım. Aynı zamanda iç sesim sesli düşündüğüm için bana bağırıyordu. Aynı anda iki işi yapabilme yeteneğime hayrandım.

Leo bişey söyleyecek gibi oldu.

"Sormadım varsay..." Dedim ve konuyu kapattım.

Karanlıktan kurtulabilmek için cebimdeki telefonu çıkarmaya yeltendim ama maalesef cebimden sadece buruşmuş bir sakız paketi çıktı. Ben kendi halime acırken Leo köşede alaycı bir biçimde beni izliyor ve gülmemek için kendini zor tutuyordu. Ciddiyim. Eğer insanlar sinirden eriyebilselerdi ben şu anda buharlaşabilirdim. Ya da bir anda kendimi Captan America'ya dönüştürüp Leo'nun o sinir bozucu suratına devasa kalkanımla bir tane patlatır ve şu durumu kökten çözerdim. Tabi kendi lehime...

Leo gülmeyi kesti.

"Eğer benden yardım istese-"

"Senden yardım isteyen yok Bay Ben Herşeyi Bilirim. Gülmen ve beni alaya alman seni uzun ve çekici bir çocuk yapmayacak bilmiş ol! Ayrıca bu gemiyi yaparken belli bir labirentten kopya falan mı çektin? Ya da ne bileyim işte bu kadar karmaşık bir gemi yaptıysan bari bir iki yere tabela koysaydın da nerde olduğumu bilebilseydim."Sözünü kesip dile getirdiğim sinirli nutuğuma rağmen kayıtsız bir ifadeyle yanıma geldi ve elindeki alev topunu güçlendirip tam yanımdaki duvarı aydınlattı.

Nothing Left To SayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin