Merhaba melezler ve diğer mitolojik canavarlar!
Yarın okulların açılmasından dolayı ufak çaplı bir depresyona giren ben, gene de kendimi tutamadım ve yeni bölümü yazdım!!
Bu arada multiemedia da Imagine Dragons-Hear Me şarkısı var! Bana şarkıyı partyponies önerdi söylemeden geçemeyeceğim :D Şimdi benim canım sıkılıyor ya siz okuyup bitirin bölümü birlikte yorumlarda şarkı alış-verişlerinde bulunalım! Tabi eğer sizde isterseniz...
Neyse sizi seviyor ve iyi okumalar diliyorum... ^_^
Ormanın içine doğru son sürat koşuyordum.Rüzgar tenimi yakıyor ve acıdan gözlerimden yaş geliyordu. Ama durmak istemiyordum. Sanki koşmak olanları geride bırakabilecekmişim gibi hissettiriyordu çünkü.
Az önce olanlar tekrardan gözümün önünden geçti. O nimfanın boşu boşuna ölmesi. Daha hızlı koş!...2 yıl önce 15 yaşındayken bir adamı öldürmem... Daha hızlı...Ve bunu nasıl yaptığımı bile bilmemem zaten her gece kabuslar görmeme ve arada sırada sinir krizleri geçirip gerçek olmayan şeyleri görmemi sağlamıştı. Durma!
Ki artık gerçek nedir onu bile bilmiyordum. Artık ne kendimi tanıyor ne de kendimi kontrol edebiliyordum. Sinir krizleri geçirmeyi ben istemiyordum. Ama neyin gerçek neyin gerçek olmadığını ayırt etmek artık çok zorlaşıyordu. İçimdeki bu ikilemi ne kadar başkalarına fark ettirmemeye çalışsam da başaramıyordum.
Sadece bu olanlar çok zamansızdı.
Ve tam da evimi bulduğumu sandığımda başıma gelenler...
Katlanılmazdı...
En sonunda bir taşa takıldım ve tepetaklak bir şekilde yuvarlanmaya başladım. Sonunda bir ağacın önünde durabildim.Vücudumun ağrısıyla acıyla inlerken yanımdaki ağacın bir nimfanın evi olmaması için dua ediyordum. Gene masum yaratıkları korkutup öldürmek istemiyordum çünkü. Çevreme şöyle bir bakınca havanın karardığını ve etrafımda ağaçlar dışında hiçbir şey olmadığını fark etmem uzun sürmemişti.Kısacası kaybolmuştum.
Kendimi ağaca yaslayıp derin derin nefes alarak kampa nasıl döneceğimi hesaplamaya çalıştım. Ama ne zaman mantıklı bir şekilde olanları düşünmeye çalışsam düşüncelerime bir şey engel oluyor ve zihnimde hep aynı kelimenin tekrar etmesini sağlıyordu...
Euterpe.
Kimdi bu? Ne istiyordu ve benle ne alakası vardı? Cidden artık gerçeği öğrenmek istiyordum.
"Öğreneceksinnn..."
Ormanın derinliklerinden gelen bu fısıltı yüzünden resmen yerimden sıçramıştım. Kimsenin olmadığı ormana doğru,
"Sen de kimsin?"
Diye bağırdım. Ayağa kalkıp cesur görünmeye çalışsamda sesimdeki çaresizlik ortadaydı. Gene de soruma cevap alamamıştım. Sadece sesimin yankısı eşlik etmiş ve o ses bir daha konuşmamıştı.Aradan bir 5 dakika geçtikten sonra bu saçma olayın gerçek olmadığını ve gene zihnimden uydurduğumu düşünüp boşverdim ve gene kampa nasıl dönebilirim diye teori üretmeye başladım.
Ne olduğunu fark edemeden bir anda her taraf çığlıklarla dolmaya başladı. Ama tek bir çığlık değildi bu. Bebek çığlıkları,adam çığlıkları ve daha binlercesi...
Kafamda değildi bunlar. Heryerdeydi...
Başım dönmeye başladı ve yere düştüm. Ellerimle sıkıca kulaklarımı tıkayıp gözlerimi yumdum. Ama hayır,sesin şiddetinde hiçbir azalma yoktu. Aksine duymam için daha çok artmışlardı. Çaresizce yerde kıvranıp bağırmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nothing Left To Say
FanfictionKimberley 16 yaşında normal hayatı olan bir genç kızdı. Bazı olağandışı durumları saymazsak tabi... Bir gün bir çocuk ona Melez Kampına gideceklerini söylediğinde tek istediği sorularının yanıtlarını alabilmekti. Ama acaba yanıtlar merak ettiği kada...