Biliyorum biliyorum biliyorum. 2 haftadır bölüm yayınlamadım ve bu yüzden kendimi cehennem tazılarının ortasına atmak istiyorum. Ama üzgünüm ki şu hayatta SBS denilen bir sistem var ve bu sistem 49 gün sonra ikinci sınavını uygulayacak. O yüzden ben deli gibi test çözüp diğer herkes gibi dersanelerde sürünmek zorundayım. Ve bu yüzden de önümüzdeki diğer 49 günde Wattpad'e giremeyeceğim. Şu an bile annemler bana kızıyor ve git uyu diyor ama sizi daha da bekletemem.
Maalesef bu bir yarı-final. Dediğim gibi 49 gün zaten giremeyecğim Wattpad'e bari bir yarı-final yapayım da bekletmemin bir amacı olsun. Sizi çok seviyor ve bundan 49 gün sonra bomba bir bölümle karşınıza çıkacağıma garanti ediyorum.
İyi okumalar ^_^
Tam 3 hafta.
Evet. Tam 3 haftadır Melez Kampındaydım. Ve sandığımın aksine çok daha hızlı bir şekilde alışmıştım buraya.
Yani her sabah , yemeklerimin yarısını ateşe atmaya, okçuluk ve şifacılık derslerine, bayrak yakalamaca yarışmalarına, ordan burdan çıkan ve genellikle amaçları bizi midelerine doğru öldürücü bir yolculuğa çıkarmak olan canavarlara ve daha binlerce olağandışı şeye alışmıştım.Ve alıştığım için de saydıklarım olağandışı olmaktan çıkmıştı.Yani her şey gayet normal gidiyordu.Tabii bir sorun dışında.
Araba yarışları.
Aslında araba yarışlarına katılmayı kesinlikle düşünmüyordum. Yani ordan oraya çarpışan arabalara binmek ve dengede kalabilmek zaten yapabileceğim bir şey değildi.
"O zaman bunun senle ne alakası var?" Diye sorarsanız da işte benle alakalı olan kısmı hani şu hayatıma canavarları,sentorları,tanrıları daha doğrusu Yunan Mitolojisini sokan namıdeğer Leo Valdez'di.
Çocuk tam bir kendini beğenmişti. Ben her şeyi yapabilirim havası veren davranışları ile beni deli ediyordu. Yani aslında sadece beni deli ediyordu sanırsam. Geri kalan herkes Leo'nun oldukça eğlenceli ve kendi halinde bir çocuk olduğunu söylüyordu. Yalanlar,yalanlar.
Ben sinirimden dört köşe olmuş bir şekilde saçlarımı kurutmaya çalışırken Heidi(evet farkındayım. Apollon kulübüsenin kızlarının yarısının ismi çocuk masallarından alınmış gibiydi.) sabırsız bakışlarıyla elimdeki saç kurutma makinesini gösterdi.
"Yarım saattir saçını kurutuyorsun Kim. Ve benim saçlarım kendiliğinden kurudu sayılır."
Mesajı almıştım. Kem küm ederek saç kurutma makinesini ona verdim. Kabarmış olan kısa saçlarımı arkadan minicik bir at kuyruğu şeklinde topladım. Buna at kuyruğu bile denemezdi. Olsa olsa sıçan kuyruğu olurdu.
Kulübemin olduğu masaya gittim. Kızların hepsi fısır fısır bir şeyler konuşuyordu. Meraktan çatlayarak yanımda duran Cindy'e bir çimdik attım.
"Tanrılar aşkına Kimberley! Kolumla alıp veremediğin ne var ?"
Dedi ve kolunu ovuşturdu. Ona küçük kedi bakışlarımdan birini atarak tatlı tatlı konuştum.
"Beni takmıyordunuz ve bende dikkatini çekmeye çalışıyordum. Bu arada bugün saçının harika olduğunu söylemiş miydim?"
Umarım yalakalıklarım işe yarar.
Cindy gözlerini devirdi ve kulağıma eğilerek masadan geçen dedikoduları fısıldamaya başladı.
"Nico Di Angelo gelmiş. Bla da bla bla da bla-asla konuşmaz-bla da bla da bla- birisi için geldiğini söylemiş-bla da bla da bla..."
Cindy gereksizce konuşurken bundan iki hafta önce gördüğüm rüyamı hatırladım.
Nathan
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nothing Left To Say
FanfictionKimberley 16 yaşında normal hayatı olan bir genç kızdı. Bazı olağandışı durumları saymazsak tabi... Bir gün bir çocuk ona Melez Kampına gideceklerini söylediğinde tek istediği sorularının yanıtlarını alabilmekti. Ama acaba yanıtlar merak ettiği kada...