Hmm. Bu bölüm maalesef kısa oldu. Çünkü annem odamı toplamazsam beni Tartarusa atacakmış öyle dedi! :D Her neyse ben olayları biraz yavaş ilerletirim çünkü kahramanların duyguları benim için çok önemli o yüzden eğer sıkılıyorsanız veya bir öneriniz varsa lütfen yorum olarak belirtin. Çünkü böylece kendimi geliştirebilirim diye düşünüyorum.
Neyse sizi seviyorum. İyi okumalar ^_^Leo Valdez.
Hiç klozetteki suyla bir İris mesajı yollayabilmeyi denemiş miydiniz?
Maalesef Leo deniyordu. Ve gerçeği söylemek gerekirse pek de tecrübe edilmesi mükemmel bir şey değildi. Aslında Leo bunu muslukla da pekala yapabilirdi tabi ama tuvaletteki insanların onu görmemesi daha iyi olurdu. Şimdi sis var derseniz eğer (Leo'da nedenini bilmiyordu) maalesef sis yok denecek kadar azdı. Leo'da diğer insanlar yüzünden hastanenin psikiyatri bölümünde yatmak istemiyordu.(Eh normal dünyada öyle her gün lavaboya drahmi atan 18 yaşlarında bir çocuk göremezdiniz.)
Ama bu klozet suyu gerçekten işe yaramıyordu! Leo sinirle klozete tekme attı ama ayağı acıdan zonklamaya başlayınca kendine küfretti. Ha birde İris'e lanetler yağdırmaya başladı.
"Lanet olsun İris? Neden işimi zorlaştırıyorsun ha, sorabilir miyim acaba?"
Tam o anda her şey gökkuşağı renklerinde bir tür ışık hüzmesiyle kaplandı. Leo malum tanrıçanın geldiğini anladığından hemen gözlerini kapadı. Kör olmak istemiyordu.
İris kızgınlıkla geniş tuvalet kabininde iki adım yürüyüp sinirle Leo'ya baktı. Leo bu tanrıçadan korkmuyordu. Organik tarımla kafayı bozmuş yaşlı bir bunaktan farkı yoktu. (Tabi hala 20'li yaşlarında bir hippi gibi gözüküyordu ya neyse.) İris sanki Leo'nun söylediklerini duymuş gibi kızgınlıkla bağırdı.
"LEO VALDEZ! Yaptıkların haddini aştı! İlk önce Ogygia'dan İris mesajı yollamaya çalışarak enerji kaynaklarımın yarısını tükettin. Ve şimdi de-"
Leo İris'in sözünü kesti.
"Şimdi de ne ? Alt tarafı Kherion'a ulaşmaya çalışıyorum. Görevdeyim!"
Son sözü vurgulayarak söylese de sanırım İris kesinlikle dikkat etmemişti çünkü bağırmak için derin bir nefes almakla meşguldü.
" KLOZET SUYU İLE İRİS MESAJI YOLLANMAZ BAYIM! BİZİM BİR ONURUMUZ VAR !"
Leo içinden "bir aralar benimde vardı" diyerek iç geçirdi.
" BU PİS SUYLA HAYATTA İRİS MESAJI YOLLAYAMAZSIN LEO VALDEZ! İris mesajı için temiz bir kaynak gerekir."
Leo sinirle;
" Ah gerçekten üzgünüm! Keşke bir şelaleyi deneseymişim.Ama bir dakika! BEN BURDA HİÇ ŞELALE GÖREMİYORUM!"
Dedi ve İris'in sinirlenmiş yüzüne öfkeyle baktı. Neden tarnı/tanrıçalar her şeyi berbat etmek zorundaydı ki?
İris her tarafından renkli ipler sarkan saçlarını savurarak son sözünü söyledi.
"Leo Valdez. İris tarafından saygısızlığın yüzünden cezalandırıldın. Bir daha asla İris mesajı atamayacaksın!"
Leo tam itiraz edecekken İris o lanet olası gökkuşağı patlamasıyla ortadan kayboldu.
Leo biraz daha orda kalıp İris'in arkasından küfredebilirdi ama duyduğu çığlık ile hemen Kim'in odasına doğru koştu.
Cam pencereden olan biteni görebiliyordu.
Kim hemşirelere karşı direnerek boşluğa doğru bağırıyordu.
"NATHAN!! HAYIIIR! GERİ GEL! GERİ GEL NATHAN LÜTFEN! HAYIR YAPMAYIN DİYORUM SİZE!! YAPMAYIN! BENİ O SERUMLA SUSTURAMAZSINIZ! ANNE ! ANNE YARDIM ET!"
Kim'in annesi gözyaşları arasında odadan çıkarıldı. Kadın hıçkırarak Leo'nun yanındaki bir sandalyeye oturdu. Kim'in çığlıkları azalmıştı. Ve morfin yavaş yavaş etkisini gösterek Kim'in gözlerini kapadı.
Leo sanırım hayatının en kötü gününü geçiriyordu. Ve bu görev muhtemelen tahmin ettiğinden daha zor olucaktı. Hayır anlamıyordu. Neden Apollon bizzat kampa gelip kızını bulmalarını istemişti ki ?
Genelde tanrı/tanrıçalar çocuklarıyla pek ilgilenmezlerdi. Hatta hiç ilgilenmezlerdi. Hele Apollon Leo'nun gözünde hiçte çocuklarına düşkün bir baba görüntüsü çizmiyordu. Daha çok 25'li yaşlarda kadınlarla eğlenen bir çapkın tanımı Apollon için daha uygun olurdu.
Ama Leo'nun asıl endişelendiği şey geç kalmasıydı. Kimberley'i 5 saat bir süreyle Melez Kampı'na getireceğine söz vermişti.Halbuki 2 gün olmuştu. Ve elde ettikleri sadece hastane odası ve bilinci yerinde olmayan bir Kimberley idi.
Leo'nun kafasında binlerce soru vardı ama sanırım biraz kestirse hastane havaya uçmazdı ya ?
Gene de bunu sormasa daha iyiydi.
Sonuçta Melezlerin dünyasında imkansız diyebileceğiniz bir şey yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nothing Left To Say
FanfictionKimberley 16 yaşında normal hayatı olan bir genç kızdı. Bazı olağandışı durumları saymazsak tabi... Bir gün bir çocuk ona Melez Kampına gideceklerini söylediğinde tek istediği sorularının yanıtlarını alabilmekti. Ama acaba yanıtlar merak ettiği kada...