Merhaba!! Gene ben. Şimdi bu bölümde Kimberley'nin eskiden yaşadığı bir olay anlatılıyor. Hani başta da yazıyor 2 yıl önce diye ama ben gene de söyleyeyim dedim. Herneyse. Bu arada odamda deli gibi africa dansı yapmama sebep olan 12 vote içinde çok teşekkürler :D Siz bölümü okuyun beni boşverin. Ben burda kendi halimde takılırım merak etmeyin :D
2 yıl önce
Jannet Grand(G.Washington Lisesi amigo kızlar takım kaptanı)'nın evi
Saat:23.33
Kimberley Hall :,
"Oooo bizim uslu çocuk Nat büyümüşte partiler ona sıkıcı gelmeye mi başlamış ?"
dedim ve daha da gülmeye başladım.İçtiğim biraların haddi hesabı yoktu. Bugün biraz aşırıya kaçmıştım.
Nat bana soğuk bakışlar atarak elimdeki bitmek üzere olan bira şisesini aldı ve beni kolumdan tuttuğu gibi parti evinden dışarı çıkardı.
Jannetlar'ın evindeki bunaltıcı havadan sonra(o kadar insanı bir kata tıkmaya kalkarsa olacağı bu) dışardaki hava şok etkisi yaratmıştı. Nathan'ın elinden kolumu çekip tökezlemeden ayakta durabilmeyi başardım. Aferin bana. Nat bana bıkkınlıkla baktı ve konuşmaya başladı.
"Sence bugün ki bira biraz aşırıya kaçmadı mı ? "Dedi ve ceketini bana verdi. Üzerindeki parfüm ve bira kokusu üzerime sindi. Ona ciddi bir şekilde baktım." Evet bira aşırı kaçmış olabilir ama gördüğün üzere hala ayakta durabiliyorum Bay Çok Bilmiş. "
Dedim ve ona bunu kanıtlamak için yol boyunca yürümeye başladım. Evet tahmin ettiğiniz üzere iki adım attıktan sonra tökezleyip yere düştüm. Hey! Bu benim suçum değil. Kaldırımları ben oynatmıyorum. Nat oflayarak yanıma geldi ve beni ayağa kaldırıp bir banka oturttu. Yüzüne düşen düz sarı saçlarını eliyle çekip bana baktı. Gözleri mavi ve yeşil arası bir şeydi. Benimkilerinin gibi koyu lacivert değildi.
" Hep başıma iş açıyorsun Kim. Bunu biliyorsun değil mi? "
Dedi ve saçlarımla oynamaya başladı. Ona daha da yaklaştım ve fısıldadım.
"Hey şunu biliyor muydun? Bir insan yaşamı boyunca ortalama 7 yılını tuvalette geçiriyormuş. Ne acı değil mi? Kakayla dolu koskoca yedi yıl."
Nat gülerek çenemi kaldırdı ve beni öptü.
Onu seviyordum. Basit bir lise aşkı değildi bu. Birbirimizi hep korumuştuk. Ne zaman zor durumda kalsak birbirimizin yanında olmuştuk. Mesela ilk sahneye çıkacağım zaman bana destek olmak için gitarını alıp yanımda bitmişti. Sonra grup olarak çalmaya başladık. Ve kimse de umrumuzda değildi. Notlarla başı derde girince bir gün önceden bütün kopyaları hazırlayıp ona verirdim. Bir gün o bana sınav öncesi bir kopya kağıdı vermişti ve sınava girene kadar açma demişti. Kopya sandığım kağıdı açınca içinde seni seviyorum yazdığını görmüştüm.O kafayla girdiğim sınavdan düşük not alınca kızgınlıkla Nat'in yanına gitmiştim. Bana "Sanırım kendimi affettirebilirim."demişti ve tüm okulun(ya da tüm koridorun) önünde beni öpmüştü.
Bir dakika! Dudaklarımın üstünde hissetiğim şey kalem ucu muydu?
Lanet olsun Nat ! DEHB yüzünden oluşan dikkat dağınıklığımdan faydalanıp yüzüme ne çizdin ha seni pislik? Hemen telefonumu çıkarıp ekrandaki yansımama baktım. Dudaklarımın üstüne kıvrımlı bir italyan bıyığı çizmişti.
"Gülmeye devam et Nathan. Bedelini çok pis ödeyeceksin."
Ona baktığımda cebinde her zaman taşıdığı tükenmez kalemini dudaklarının üstüne koydu. Sonra da üst dudağını yukarı doğru büzüp kalemin burnu ve dudaklarının arasında kalmasını sağladı.Kendi halince kalemden bıyık yapmaya çalışmıştı.Böyle çok şapşal görünüyordu.
Sinirlenip karnına yumruğu geçirdim.
Kalem yere düştü ve Nat bir bana bir de kaleme baktı. Sonra da bana en başarılı Çizmeli Kedi bakışını atarak
"A-ama Kimmyciğim... Masum sevgiline böy-"
Sözünü keserek bağırdım.
"Haa tabii çok masum. Bıyık çizdin yahu bıyık"
Bana hınzırca sırıttı ve eliyle sahte bıyığımın ucunu kıvırdı. Hani kırolar gibi.
Sakin bir sesle konuştum.
"Kaçman için 3 saniyen var."
Ben başladı demeden kaçmaya başladı. Onu yakalamak için koşmaya başladım.
Keşke koşmasaydım.
Nat en son bana bakıp gülüyordu ve koşuyordu. Sonra aniden otoyoldan kaldırıma doğru süratle çıkan kontrolsüz bir motorsiklet sonucu Nathan hayatını kaybetti.
O an ne olduğunu anlayamadım.Sonra olaylar gözümde şekillendi ve içim burkulurmuş gibi oldu. Hayatımda hiç atmadığım bir çığlık attım.Motorsiklet sürücüsü kulaklarını tıkayarak acı içinde yere düştü ve kıvranmaya başladı. Sesim ona acı vermişti.
Bu sırada Nat'in kanaması, yolda giden arabalar ve gökyüzünde uçan yolcu uçağı durmuştu. Sadece ben ve acı çeken sürücü vardı.
(Sonra olanlara karşı gösterdiğim acımasızlık,intikam duygusu ve sakinlik bana ait değildi. Sanki içime bir tür ruh kaçmıştı. Ve şimdi de gün yüzüne çıkmıştı.)
Yavaş yavaş yürüdüm. Sürücü attığım çığlık yüzünden yüzünü buruşturmuş bir halde yerde yatıyordu. Yanına geldiğimi görünce kıpırdanıp kaçmaya çalıştı ama nafile. Gücü yoktu. Yanına gittim ve yanına eğildim. Bana pişmanlık dolu gözlerle bakıyordu.
Ama son pişmanlık fayda etmez.
Ona tatlı bir sesle
"Şimdi güzel ve rahat bir uykuya doğru adım atmak ister misin ?"
Diye sordum ve başını hayır anlamında sallayınca şarkıma başladım.
Göz bebekleri önce büyüdü ve çok korkunç şeyler görüyormuş gibi titremeye başladı. Evet görüyordu. Şarkım ona hayatında yaşadığı kötü ve travmatik olayları hatırlatıyordu. Babasının onu evden atışını,karısının onu boşamasını,karısını aldatırken çektiği vicdan azabını,içtiği içkiler yüzünden yeni oluşmaya başlamış karaciğer kanserinin ilk sancılarını...
Yaşadığı ve hissettiği bütün kötü duyguları bitince göz bebekleri küçüldü ve titremesi durdu. Son nefesini verdi.
Adamın gözlerini kapadım ve yerde yatan Nathan'ın yanına gittim.
Düşüncelerimi,anılarımı ve sevgimi sadece tek bir öpücükte birleştirdim ve Nathan'ı öptüm. Sonra geriye doğru yürüdüm ve zamanın tekrardan akmasını izledim. Gökyüzündeki uçak tekrar hareket etti. Arabalardan bazıları kazayı görüp durdular. Olayı görenler hemen telefonlarını açıp 911'i aradılar. Telaşlanan bir anne çocuğuna arabada kalmasını söyledi. Bir adam koşarak yanıma geldi ve hızlıca sorular sormaya başladı. Ne dediğini anlamıyordum. Az önce olanları idrak etmeye çalışıyordum. Adam soru sormayı bırakıp 911'i aradı ve telefona iki yaralı ve olay yüzünden şok geçiren bu yüzden sorulara cevap veremeyen bir görgü tanığı olduğunu söyledi. Adresi yarım yamalak verip telefonu kapadı. Beni ordaki bir kadına teslim etti. Kadın beni bir banka oturttu elime soğumuş bir çay verdi. Ambulans kısa sürede geldi. Sedyeyle Nathan'ı ve adamı götürdüler. Motorsiklet sürücüsü ölmüştü.Ve bu da az önce olanların gerçekliğini kanıtlıyordu. Nathan ise hızla kan kaybediyordu. Ambulans gitti annem geldi ve beni hastaneye götürdü. Bütün gün sorgulamalar ve hastane odalarında beklemekle geçti.Nathan öldü. Annesi , babası ve Nathan'a aşırı benzeyen abisi bir daha asla eskisi gibi olamadılar.
Benimse bütün bunlar olurken aklımda sadece tek bir soru vardı?
Ben ne yapmıştım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nothing Left To Say
FanfictionKimberley 16 yaşında normal hayatı olan bir genç kızdı. Bazı olağandışı durumları saymazsak tabi... Bir gün bir çocuk ona Melez Kampına gideceklerini söylediğinde tek istediği sorularının yanıtlarını alabilmekti. Ama acaba yanıtlar merak ettiği kada...