kısa bir Ayrılık

1 1 0
                                    

Ne kadar zaman geçti bilmiyorum zaman kavramını yitirmiştim. Saat kaçtı hangi gündü hangi ayda belki aylar belki yıllar geçti hiçbir fikrim yok... Ama araf'ın hala uyanmadığını biliyorum. zaman zaman geçirdiğim sinir krizleri veya ağlama sürelerim vardı. Sanki ben şu an bir hiçtim, o yokken ben bir, hiçtim onsuz bir hiçtim. Uyanmalıydı ailemden kalan son parça uyanmalıydı. Ailemden sadece o kalmıştı geriye kimse kalmamıştı. hiçbirini görememiştim sahi ben ailemi...Araf dışındaki kişileri görmüş müydüm? Anne ve babama hiç görmemiştim sadece nikah zamanı görmüştüm. Kızım niye doldu mu cinsiyeti belli olmayan bebeğimi bile görememiştim belki de bu benim bir sınavımdı tanrı'nın bana bir oyunuydu.

Bilemiyordum hiçbir şey bilmiyordum. Yitiriyordum aklımı düşünemiyordum konuşamıyordum sadece ağlıyordum su ve yemek tüketmiyorum yakında belki ben açlıktan ölecektim. Tanrının bana bir oyun oynadığı gerçekten ortadaydı lakin neden sadece ben? Hayatımı sorgular olmuştum. Arada bir yanıma gelip iyi miyim diye kontrol eden hemşireler ve Yankı dışında kimseyi görmüyorum. Ama tahminimce şu an akşam olmuştu çünkü lambam açık değildi ve bu içerinin karanlık olma nedeni de gece olmasıydı. Acaba gerçekten Kanlı Hilal laneti gerçek miydi? İlk başlarda ne kadar inanmasam da galiba artık inanıyordum.

Ama neden sadece ben bir sürü insan varken neden ben? Sorgulamamak elde değildi. Sadece sorguluyordum arafın ne zaman uyanacağını düşünüyordum olmayınca içimdeki boşluk hissi çok yüksekti. Sanki o da giderse yaşamam için bir neden kalmayacaktı ama ona olan şeylerden sonra bu diyarda cennete  yaşatacağımı düşünmesinler. Ben cehennemi yaşarken kimse cennete yaşamayacak. Ben cennete erişemezken kimse cennete erişemeyecek. Ben düşüncelerin arasındayken kapımı çaldı. Ve Ardından açıldı. Gelen kişi Araf
değildi bunların emindim. Kapıma girişe doğru çevirdiğimde karşımda Araf'ı hiç beklemezdim ama o değildi.

Yine halüsinasyon görüyordum. Araf uyuduğundan beri gördüklerimin aynısı yine ve yine aynı şeyler işte... Ama belki de gerçekti...

Karşındaki kişi bana yaklaştıkça siması belirginleşiyordu. Bu Araf değildi veya Yankı Ben bunun kim olduğunu biliyordum. Kendini çok tanımazdım ama kendisi namı diğer bir katildi. Adını sanını bilmiyorum ama eminim ki beni öldürmeye gelmedi çünkü öldüremezdi. öldürse bile kanlı Hilal buna izin vermezdi.

Bana yaklaştıkça daha da belli oluyordu yüzündeki dikiş izleri yaralar ve hala kapanmamakta ısrarcı olan halen kanayan yaralar. Uzun boyluydu uzun ve gür saçları vardı çok fazla uzun olmasa da uzundu işte saçları. Mavi...buz mavisi gözleri vardı. Korkutucu derecede beyaz bir teni vardı. gerçekten bu adam bir korkulasıydı. Eminim etrafımda birkaç hemşire falan olsa bunun halüsinasyon olduğunu söylerlerdi. ama eminim bu bir halüsinasyon değildi.

Bana yaklaşıyordu çok ürkütücüydü ve bir anda kapım tekrardan çalınmadan açıldı. İçeriye giren 3 asker ve Yankı beni şaşırtmadı. Katil tam beni rehin alacakken hemen bir tekme geçirerek onu yere savurdum. Askerler adamın ellerine özel lazerli kelepçelerle bağlarken ayağını da hemen büyük bir gülle gibi bir şey taktılar adı ne olduğunu bilmiyorum. Ağzına bir maske ve hemen ardından boynuna da bir iğne vurdular. " Sen ne yaptığını sanıyorsun Dalya gerçekten lanet olsun ölebilirdin sana bir şey olabilirdi Araf uyandın da onu nasıl bir cevap verecektim böyle bir şey olsa!" Haklı olduğunu bilmek canım yaksa da evet haklıydım çok umursamaz ve aptalcaydı ama verecek bir cevabım da vardı. " Ben özür dilerim yine bir halüsinasyon olduğunu düşündüm gerçekten çok özür dilerim" hayatımda galiba ilk defa sesim titreyerek konuşmuştum konuşmayı da unutmuştum. belki bilmiyorum çünkü kelimeleri yutmamak için biraz yavaş konuşmuştum. gerçekten ben ne zamandır kimseyle iletişim kurmuyordum? " Yankı Ben ne zamandır kimseyle konuşmuyorum böyle Araf'ın vurulduğu günün üstüne ne kadar geçti?" Yankı yutkundu. eminim çok uzun bir zamanda bundan emindim o kadar emindim ki hatta ismimden veya şu anki düşüncelerinden bu kadar emin olamazdım.

Yankı tekrar yutkundu. gözlerini kapattı sanki bunu söyleyemeyecek gibiydi ama söylemek zorundaydı. bunu ben soruyordum ona gerçekten çok merak ediyorum ne kadar süredir Ben buradaydım?" Tam bir buçuk ay oldu Dalya. sen kimseyle iletişim kurmayalı ve kimseyle konuşmayalı bir buçuk ay oldu. D oğru düzgün yemek yemiyorsun zayıfladın. saçlarını taramıyorsun. uyurken hemşireler tarıyor sen yaşadığını mı düşünüyorsun? Araf uyanınca ona ne hesap vereceğini düşündün mü? hiç sana sorarsa neden bu haldesin diye ne diyeceksin?" Gerçekten bir buçuk ay mı olmuştu? Saçlarımı hiç taramıyordum Evet bunun farkındaydım ve saçlarımı her sabah düzgün uyandığımda şaşırıyordum. ağrı kesicilerin etkisiyle uyuyordum. kendi isteğimle bile değil. Yankı tekrar konuşmaya meyillendi.

" BANA BİR CEVAP VERMEK ZORUNDASIN DALYA BU ŞEKİLDE SUSAMAZSIN SUSMAMALISIN ŞU AN KARŞIMDAKİNİNSEN OLDUĞUNDAN ŞÜPHELENMEYE BAŞLADIM. DİK DURMALISIN ONUN YANINA ZİYARETE BİLE GİRMEZKEN ONU NASIL İYİLEŞMESİNİ BEKLİYORSUN?  SEN ONU DUYMASAN DA O SENİ DUYUYOR DALYA! YETER ARTIK ŞU ODADAN ÇIK BELKİ DE ARAF SEN BÖYLE YAPTIN SENİN SESİNİ DUYMADIĞI İÇİN UYANMIYORDUR BUNU DÜŞÜNÜR MÜSÜN BİRAZ DA!"

Ne söylese de ne kadar söylese de haklıydı.kendime laf geçiremiyordum endişeleniyordum. belki yanındayken bir anda... Bir anda ölecekti. Bana bağırdığı için ona bağırmalıydım. Ben Dalya'ydım biri bana yüksek sesle bağıramazdı. hiçbir zaman!

"YETER BE BANA BAĞIRMAYI KESER MİSİN LANET OLASI!"Evet sinirlenmiştim derin bir nefes aldım ve tekrardan sakince konuşmaya başladım. " Özür dilerim sana bağırmamalıydım ama sinirleniyorum. Araf neredeyse bir buçuk ay sonra onu gerçekten görmek istiyorum. Beni Araf'a götürür müsün?" Yankı sanki karşında gerçekten onu mutlu edecek bir şey görmüş gibi sevindi. Şaşırmıyordum aylar sonra biriyle iletişim kuruyorum ve gerçekten kendimi özletmiş olmalıyım. Hızlıca üzerime bir ceket aldım ve odamdan ayrıldım.

Uzun ince bir koridor vardı bir buçuk aydır dışarı çıkmadığım için bilmiyordum nasıl bir yer olduğunu unutmuştum. Koridor bittikten hemen sonra sağ ve sola ayrılan Bir çatal vardı. Biz sol tarafta ilerledik. Yankı önümde ben ise arkadaydım.
Karşımızda 3 oda vardı yoğun bakım özel oda ve bir oda daha... Umuyorum Araf yoğun bakımda değildi ama eminim ki oradaydı. Yankı bana yoğun bakımı gösterdi eliyle işaret etti kısacası gir diye... İlerlemeye başladım. Titreyen adımlarla Araf'a ilerliyordum ama biliyordum o sadece beni duyacaktı Ben bir buçuk aydır onun Hasret kaldım sesini duyamayacaktım.

Karşımdaki kapının kulpunu çevirdim. İçeri girdim ve kapıyı kapattım. İçeride Araf'ın o eşi benzeri olmayan kokusu ile kaplanmıştı. Karşımda baygın yatan Araf'ı görmek beni afallattı. Yanına gittim hemen yanindaki koltuğa oturdum. Elini tuttum. " Sevgilim bak ben geldim. Bir buçuk aydır gelmediğim için seni burda tek bıraktığım için özür dilerim. Gerçekten affetmemelisin beni... Ben kendimi bile unutmuşken seni kendimden bile öte sevdiğim seni nasıl unuttum bilmiyorum bunu nasıl yaptım ben gerçekten?" Yutkundum. Keşke karşımda dik dursaydı otursaydı ve bana sarılsaydı beni teselli etseydi. Ama keşkeler hiçbir zaman işe yaramazdı. Derin bir nefes aldım ve tekrar yutkundum. Boğazıma bir yumruğa oturmuştu nefesim daralmıştı ama onun kokusuna muhtaçtım.

"Şimdi bana sakın sorma neden zayıfladın diye biliyorum cevabı her türlü alırsın. Sen yokken yemek yemek istemedim su içmek istemedim. bilmiyorum saçlarımı bile taramadım yani tarandı ama ben taramadım. Evet biliyorum şu an uyanık olsaydın. bunların boş olduğunu söylerdim boş yere kendimi aç bıraktığım için hatta beni azarlardın."
Ve o an bir şey oldu. Araf'ın tuttuğum eli kıpırdanmaya başladı. Evet uyanıyordu. bir buçuk ay sonra uyanıyordu. Çok mutluydum hem de çok anlatamam. Hemen uyandığını belli eden bir alet vardı uyanıyor yazısı çıkmaya başladı üzerinde. 2 tane hemşire ve bir doktor içeri girdi. Benim çıkmam gerektiğini ve araf'ın kontrolleri yapıldıktan sonra yanına girebileceğim söylendi. Tabii ki ben de yanına bir an önce girebilmek için çıktım.

Ama o an beklenmedik bir şeyle karşılaştım. Kapıdan çıkar çıkmaz adamım odadan dışarı atar atmaz karşımda onu görmeye beklemezdim. Karşımdaki kişi benim öz ve öz teyzemsi... Evet biliyorum onun öz teyzem olduğunu da biliyordum ama... Bir gün karşıma çıkacağını hiç düşünmezdim. Öğrendiğime göre o beni satmıştı üvey annem ve babama. O bana adımlarken Ben gerilemeye çalıştım. Ama olmadı yapamadım. ilerleyemedim. arkamdaki kabı buna engel oldu. Son çare acılarımla yüzleşmekti gerçeklerle yüzleşmekti.

_________
Selam aşklarrrr

Naberrrr
Umarım bu bölümü beğenmişsinizdir.
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere...
Oylamayı
beni takip etmeyi
Ve satır arası yorumlarınızı bekliyorum.
Baysssss

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 07 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kanlı Hilal Laneti Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin