Mum ışığında yemek

453 48 107
                                    

"Ev arıyorum."

"Kiralar uçtu gerçekten. Çok mu acil?" deyip tostundan bir ısırık aldı ismini yeni öğrendiğim Sevil. Benim gibi hemşire. Geçen yıl atanmış. Oturduğum koltukta arkama yaslanıp başımı salladım düşünceli hâlde. Başımda küçük bir ağrı geziniyor. Biraz da midem bulanıyor. Sabahtan beri yemek yemediğimi fark ettim. Ev durumu çok üzüyor beni.

Otelde kalsam nereye kadar?

Derya kız olsaydı hastaneye de yakındı evi. Mis gibi gider gelirdim. Çok fazla para da istemiyordu.

Neler düşünüyorum ben?

"İstersen yanıma taşın. Para da almam senden. Yalnızım zaten. Arkadaş lazımdı bana."

Başımı çevirdiğimde yılışık birini fark ettim. Hemşir olmuş da adam olamamış. Terbiyesiz.

"Uzak dur bizden Ayhan!" diye cırladı Sevil. Başımdaki ağrı arttı. Ben kendimi iyi hissetmiyorum. Yemek yemem lazım.

Ayhan denen yanıma oturduğunda koltuktaki yastığı alıp suratına geçirdim. Güldü. Gözlerimi devirip yerimden kalktığımda Sevil'in sesini duydum.

"Ben acile iniyorum. Geliyor musun Deniz?"

Odanın kapısı açıldı. İçeriye tanımadığım asistanlar girdi. Sevil'e ayak uydurdum. Odadan dışarı çıktığımda evin kokusu doldu burnuma. Ruhum daralırken adımı duydum.

"Deniz Hemşire, beni takip et."

Başımı kaldırdığımda Derya Bey'i gördüm. Çatık kaşlarıyla bana bakıyordu. Başını çevirip ilerlediğinde yutkunma gereği duydum. Gözlerim Sevil'e giderken anlamaz gözlerle bana bakıyordu. Omuz silktim.

"Derya hoca neden çağırdı ki seni? Ciddi bir şey var kesin." dedi hararetle. Bana çok yardımcı oluyorsun gerçekten! "Neyse sen git çabuk hadi."

Bir şey demeden Derya Bey'i takip ettim. Aklımda senaryolar kurmaya başladım bile.

Eşyalarını topla çık evimden!

Aksini iddia etmedim Doktor Bey!

Ağır ol dermiş gibi. Her neyse.

İsminin yazılı olduğu odaya girip kapıyı açık bıraktı. İçeriye girip kapıyı kapattım. Ev işini konuşacak, biliyorum. Şu adamın evinden eşyalarımı toplayıp yeni ev bulmak istiyorum. Eşyalarım o evdeyken ruhum daralıyor.

"Sana teklifim var."

Ne?

"Anlamadım?" dedim ciddiyetle. Kendi sandalyesine oturmak yerine karşımdaki sandalyeye oturdu.

"Bu hafta nöbete kalacağım. Bir hafta süren var. O süre içerisinde ev bulursun ya da-"

"Ya ev bulamazsam? Ayrıca dün aylık ödemeyi yaptım size. Kaldığım gün haricinde kalan ödemeyi geri iade etmenizi istirham ediyorum. Ben bugün eşyalarımı toplayıp çıkacağım zaten."

"Bu haftanın sonunda ödemeyi iade ederim. Bu akşam birkaç eşya almak için eve geleceğim sadece. Dediklerimin anlaşıldığını düşünüyorum. Başka sorun yoksa işinin başına dönebilirsin."

Oturduğu sandalyeden kalktığında bakakaldım. Bir şey demem lazım. İçim rahat değil benim.

Neden Hayri değil ki senin ismin? Ya da Fatih, Osman, Ömer?..

"Ben bunu kabul edemem. Bu akşam eşyalarımı toplarım." deyip yerimden kalktım. Yüzüme bakmadan konuşmaya başladı.

"Kendin bilirsin. Çıkarken kapıyı kapatmayı unutma."

Derya deniz misali Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin