"Her çoçuğun kalbi gökyüzü kadarmış ya da bazı çocuklar göğünden kırılırmış..."Çabaladığı herşeyin enkazında kalmıştı.Ne suçu vardı diye Allah'a her gün soruyordu.Ama bilmiyordu ki kendilerinin günahlarını ona yükleyip vicdanlarını rahatlatmak istemişlerdi.Bu dünyaya en çok sevgisiz büyüyen çocuklar,zalimce öldürülen çocuklar yakışmamıştı.Ailesi dediği insanlar hayallerini,çocukluğunu,umudunu,yaşama sevincini,masumluğunu bir çuvala koyup toprağın altına nasıl gömerdi?Bir insanın en güvenli yeri baba evi değilmiydi?Keşke Dünya bir çoçuğun gülüşü kadar temiz ve masum olsa.
Babalar kız çoçuklarının kalbine iyi davranmalıydılar.Çünkü orada en çok onlar vardı.Şımartacak kimse olmayınca hayat kocaman
Bir insana çeviriyordu...Annesi Mihri hanım,saçlarını taramıştı yeşil gözlü sarı saçlı minik kızın.Adeta barbie bebek gibi çok güzeldi küçük Asmin.Arkadanda örük yapmıştı.Babası gittiği şehir dışından gelecekti çoçukların üçüde çok heyecanlıydı.
Annesi Esma'nın da saçlarını ördüğünde artık ikiside hazırdı.Babalarının gelecekleri için heyecanlıydılar.
Oyuncak getirecekti şehirden anneleri öyle demişti.Asmin,babası ona kızsada çok seviyordu babasını.Babasıydı o demekki bir hatasını görüyorduda kızıyordu kendisine.Durduk yere neden kızsın ki demekki bir suç işliyordu.Küçük aklıyla böyle düşünüyordu...
"Anne babam benide özlemişmidir?"
Masumane bir tınıyla ayaklanan annesine sormuştu küçük Asmin.Annesi gülümsedi küçük kıza.Eğildi ona doğru.
"O nasıl söz kızım.Tabiki özlemiştir."
Saçına bir tane öpücük bırakmıştı.Daha bebekken eline verilmişti bu kız.Kendi evlatlarından bir gün olsun ayırmamıştı.Ama Seyid bey öyle değildi,bir gün olsun okşamamıştı Asminin saçını."Acaba ne aldı babam bize.Çok heyecanlıyım anne..."
Küçük çocuk ellerini birbirine çarptı sevinçle.Esma'da,zıpladı.
"Bende abla...Orası büyük şehir çok güzel oyuncaklar vardır orada babam ne aldı çok merak ediyorum."
"Aaa kızlar babanızı değil alınan oyuncakları bekliyorsunuz herhalde.Çok ayıp." Kadında kızlarına yalancı kızgınlıkla söyledi. Ve yanlarından ayrılıp yemeklere koyuldu.
O yemeklerle uğraşırken zamanın geçtiğini anlamamıştı bile.
Oğluna seslendi,"Turan hadi bi koşu ekmek alıp gel oğlum baban gelir birazdan."
Turanda daha yeni ergenliğe giriyordu.Hiç üzmemişti annesini bu zamandada yaramaz erkek çoçuklarının aksine uslu bir çocuktu hep.
"Tamam anne."Diyerek ekmek alıp gelmişti Çoçuk.
Babası gelecek diye koşarak gidip gelmişti bakkala.Oda çok özlemişti babasını.Nihayet beklenen evin Reisi gelmişti.Çoçuklar koşarak kapıya gittiler.Mihri hanımda gülerek onlara bakıyordu.
Kapıda beliren Seyid beyi görünce çığlıkla sevinmişlerdi çoçuklar.
Babalarının ayaklarına sarıldılar kısa boylarıyla.
Turan ve Esma böyle yaparken Asmin bir adım geride sadece gülümsüyordu babasına. Oda sarılırsa ya kızarsa ona diye korkuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAİL
Teen Fictionİki kadın ve adamın acı dolu yaşamlarının hikayesiydi. O Asmin Haznedar;Kollarında uyuduğu hiç gitmem diyen adamın gidişini izliyordu... O Avsin Bozoğlu ;Canımı verip ölsem'de bitmez bu aşk diyen adamın, kendisine olan aşkının bitişine şahit oluyord...