-> ValerieBroussard / A Little Wicked
Alice masasına gittiğinde iki kişi hariç herkesin orada olduğunu gördü. Adrian ve Bellatrix. Tek kaşını yukarı kaldırıp boş olan yerlere baktı.
"Adrian ve Bellatrix nerede?"
"Adrian, Slughorn'la konuşuyordu. Gelir şimdi."
"Bella seninle değil miydi?" Alice omuz silkerek oturdu. "Ben erken çıktım o bir kaç şeyi not ediyordu. Gelir birazdan."
Sabahki neşeden yoksun bir şekilde herkes yemeğine dönmüştü. Yeniden, eski Slytherin olmaları sadece bir kaç saatlerini almıştı. Böylesi iyiydi belki de. Dikkat çekmeden bu yılı bitirmeliydiler yada bitirmeli. Okulun çoğu bu grubun Ölüm Yiyen grubu olduğunu biliyordu. Ben hariç! Dedi içinden. Onlarla takılsa bile bir ölüm yiyen değildi, olmazdı da. Zaten olsa bile onlardan üstün olurdu o bir prensesti. Öyle söylüyorlardı.
Alice, dişlerini sıktı ve çatalını hızla önündeki patatese batırdı.
Onun bu sert hareketiyle grup ona döndü ama sormaya cesaretleri yoktu. Bir kişi hariç. Masaya yeni gelen Adrian, Alice'in sinirini ve sert hareketini görmüştü. Sormakta hiç gecikmedi. "Alice iyi misin?" genç kız hızla başını kaldırıp karşısına oturan çocuğa baktı.
Kaşlarını çattı istemeden de olsa. Oysaki sadece gülümsemek istemişti ama aklındaki düşüncelerin hiç biri buna izin vermiyordu. Derin bir nefes aldı.
"Kalan derslere girme istersen." Alice, Leonardo Mulciber'a baktı. Sabah ki durum aklına gelince yüz ifadesini bozup güldü.
Önce Mulciber'a baktı. Sonra eğilip grubun en uzağında oturan Avery'e. "Umarım uykunuzu almışsınızdır beyler?" küçük grup sabah olduğu gibi yeniden kahkahalara boğuldu. İki genç çocukta onlara eşlik ediyordu. Hiç bozulmuş gibi halleri yoktu.
"Uykunun bize yararı var Prenses. Ama şu ikisi için " Adrian ve Rodolphus'u gösterdi "aynı şeyi söyleyemem."
"Ve Severus denilen iksir manyağının da." Diye ekleme yaptı Avery. Yeniden kahkahalar attılar.
"Merakla karşı atağı bekliyor olacağız." Narcissa gülümseyerek yerine oturdu.
"Ooo küçük Black." Narcissa gözlerini devirirken, Regulus sırıttı. "Şu küçük Black lafını kime kullanacağınıza karar verin. Üstüme alınıyorum."
"Sana Mr Küçük Black, Cissy'e de Miss Küçük Black diyerek halledebiliriz bence." Bellatrix muzipçe sırıttı ve masaya, kız kardeşinin yanına oturdu. Ekip tamamlanmıştı.
"Evet, herkes burada olduğuna göre şimdi yemeğinizi yiyorsunuz. Sonra-" Alice sözünü tamamlayamamıştı. "Prenses bazen gerçekten annem gibi oluyorsun." Alice'in dudaklarından bir kahkaha döküldü. Rabastan Lestrange'a baktı.
"Her neyse Rabastan. Benzetmen için teşekkürler. Ben sadece derse girenlerin geç kalmamasını benim gibi boş olanlarında adam akıllı zaman geçirmesini söyleyecektim." El işaretiyle Narcissa'dan önündeki biftekten istedi. Narcissa ona tabağı uzatırken masaya göz attı. Herkes ne yapacağını düşünüyor gibiydi.
Severus'un "Ben iksir çalışacağım." Lafına kimse şaşırmamıştı. Masadan bir tepki uyanmadı bile.
Bellatrix sır veren bir kişi edası ile masaya eğildi ve neşeyle fısıldadı "Öğleden sonram boş olduğuna göre bir kaç bulanıkla uğraşabilirim." Onaylayan mırıltılar yükselirken Alice tabağı hızla masaya bıraktı.
Çıkan şangırtı tüm dikkatleri üzerine çekse de umursamadan ateş saçan gözlerle Bella'ya döndü. Şu an ona lanet fırlatmayı öyle çok istiyordu ki! Oysaki tüm grup bilirdi. Safkanlığa takıntısı olsa dahi Alice Riddle'ın en nefret ettiği şey bir başka insana hele de kanı yüzünden işkence yapmaktı. Ağzından adeta bir tıslama çıkarken Bellatrix gözlerini kocaman açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Slytherin Prensesi
Fanfiction"İnsan kim olduğunu seçemez. Ne sen onun kızı olarak doğmayı seçtin, ne de ben bir Black olarak doğmayı." ~Bir Çapulcu Masalı