20 OCAK 1978 - CUMA
Alice'in sesi koridorda yankılandı. "Siz erkekleri gerçekten anlamıyorum!"
Normalde bir çok erkeğin sarf ettiği sözü Alice'in söylemesi komikti. Ama Adrian gülmüyordu. Sakin adımlarla koridorda ilerlerken Alice bir kaç adım gerisinden geliyordu.
McGonagall'ın düzenli olarak yaptığı başkanlar toplantısından dönüyorlardı. Adrian, yine kendisine tavırlı Alice ise umursamaz moddaydı. Fakat bu da bir yere kadar sürdü.
Alice, olan biten her şeye rağmen her birinin ihtiyacı olan Adrian'ın 17. doğum günü partisinin hazırlıklarını sürdürüyordu. Üstelik bunu Sirius'a çaktırmadan yapıyordu. Ancak Severus kendisine dersten sonra Adrian'ın parti istemediğini kendisine söylediğinde her şey çabucak karışmıştı.
"Erkekleri anlaman gerekmiyor zaten," Adrian omzunun üstünden ona alayla baktı ve sırıttı. "artık sadece Black'i anlaman yeterli."
"Ah!" Alice güldü. "Bütün sorun bu değil mi!" koşarak ona yetişti ve Adrian'ı durdurdu. "Hepinizin sorunu bu: Sirius!"
Adının geçmesi ile Adrian'ın mavi gözlerinde öfke kıvılcımları çaktı. Bu da Alice'in teorisini doğrulayan bir başka şey oldu.
"Benim de bir sorunum var!" parmağını Adrian'ın göğsüne bastırdı. "Beni sırtımdan bıçaklamanız gibi!" ona tısladı. "Ama ben ne yapıyorum peki!"
"Sen Alice olarak bizi sevmekten vazgeçmiyorsun." O daha fazla konuşamadan Adrian bileğini kavradı. Canını yakmıyordu ama sıkıydı. Cadıyı kendisine doğru çekti. Uzun boyunun avantajı ile Alice'e tepeden bakıyordu.
Genç kızın şaşkınlığı ela gözlerinde görülebiliyordu. Adrian'dan böyle bir atak beklemediğini aşikardı.
"Ve ben de öyle." Yüzünü bir kaç santim yaklaştırdı ancak Alice tutuşundan kurtuldu ve geriye kaçtı.
"Sakın!" sesinin ardında hala şaşkınlık tonu vardı. "Yapma."
"Neden?" Adrian güldü ve ellerini iki yana açtı. "Neden Alice? Doğruları duymak hoşuna gitmeyecek mi?"
"Bu her şeyi değiştirir! Yeteri kadar değiştiğimiz yetmedi mi sence de?" başını salladı. Bunu duymak istemiyordu. Bu konuşmayı yapmak istemiyordu. Okulun kapanmasına aylar kala, bir de bu konudan kendini suçlu hissetmek istemiyordu.
"Değişti. Çok şey değişti!" parmağını suçlayıcı bir şekilde ona doğrulttu. "Sen değiştin!"
"Ben değişmedim!"
"Değiştin! Sirius Black'i tüm okulun önünde öpmek, bir kan haini yüzünden tüm arkadaşlarını karşına almak!"
"ONU SEVİYORUM!" Alice bağırdı, meşalelerin ışıkları titreşti. "Neden bunu anlamıyorsunuz? Neden hiç kimse bunu kabul etmiyor?"
Sorularına bir cevap gelmedi. Alice iç geçirdi ve ellerini dağılmış saçlarından geçirdi. "Neden mutlu olmamı istemiyorsun Adrian?" sesindeki çaresizlik, Adrian'ın göğsüne bir bıçak gibi saplandı.
Onu tanıdığı tüm seneler boyunca, hatta işareti aldığı gece bile bu çaresizliğe sahip değildi. Bu kadar savunmasız değildi.
Bütün hayatı boyunca mücadele etmiş, yaşam savaşı vermiş bir savaşçıydı. Ama hiç kimse, buna Adrian'da dahil onun normal bir genç kız olduğunu kabul etmemişti. Kim olduğunu öğrendiklerinden beri hepsi ona farklı yaklaşmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Slytherin Prensesi
Fanfiction"İnsan kim olduğunu seçemez. Ne sen onun kızı olarak doğmayı seçtin, ne de ben bir Black olarak doğmayı." ~Bir Çapulcu Masalı