13.Bölüm - Ödün Vermeden

9K 290 294
                                    

Çok mu çok uzun bir bölümle karşınızdayım! Burada çok konuşmak istemiyorum. Bölüm sonu bir kaç notum olacak, orada görüşürüz. İyi okumalar! :)


"Hayatımdaki her şeyi sevmeme rağmen" dedi titrek bir sesle "bazen keşke senin gibi bazı konularda seçim yapabilseydim diyorum." Ondan beklenmeyecek şekilde kollarını uzattı ve Alice'e sarıldı. Yeniden hıçkırıklara boğulurken, Alice böyle bir şey kesinlikle beklemiyordu.


Bellatrix hıçkırarak ağlarken Alice şaşkınca ona sarılıyordu. Slytherin evindeki herkesin ağlamasını beklerdi. Hatta erkeklerin de. Asla ama asla Bellatrix Black'in ağlayacağını düşünmezdi. O kendinden emin duruşu gitmişti; kolları arasında sarsılan, korkan bir genç kızdan başkası değildi. Alice ne yapacağından emin olmadan sadece arkadaşına sarıldı. Bir süre sonra susacağını biliyordu. O bir Black'ti. Er ya da geç bunu hatırlayacak ve toparlanacaktı.

Genç kız arkadaşının kıvır kıvır saçlarına doladı elini ve iç geçirdi. Safkan olmak zor bir işti. Belki de en zoru safkan bir ailenin kızı olmaktı. Sana yükledikleri şeyler çok fazlaydı. Güvenleri çok fazlaydı. Ve eğer ailenle aran iyiyse sana evleneceğin adamı soruyorlardı.Sadece soruyorlardı, doğru.

Bella burnunu çekerek kendini geri çekti ve kıpkırmızı gözlerle Alice'e baktı. Slytherin'in güzel kızı burukça gülümsedi arkadaşına. "Gel." Dedi yavaşça ve onu yataklardan birine çekip oturttu. Asasını çıkarıp mendil çağırdı. Mendili Bella'ya uzatırken tekrar gülümsedi.

"Bells." Bella hızla elini kaldırdı.

"Ne diyeceğini biliyorum." Sesi yeniden o ketum Black kızı sesine dönmüştü. "Bu yolun geri dönüşü yok Alice. Onlara itiraz etme hakkım yok." Sustu ve hırsla nefes aldı. "İtiraz edersem neler olacağını biliyorsun değil mi? Hah. Gururuma, soyadıma laf ettirmektense senelerimi o budala ile harcamayı yeğlerim."

Alice ağzını açtı kapadı. Ne diyeceğini şaşırmıştı. Madem kabulleniyordu niye kendine işkence ediyordu? "Madem öyle," dedi kendine hâkim olamaya çalışarak. "ne diye ağladığını söyler misin?" bir an duraksadı. "Hem bu 'senin gibi seçim yapabilsem' muhabbeti de neyin nesi?"

Bellatrix gözlerini duvara sabitledi. Dudaklarını birbirine bastırmıştı ancak Alice kafasında dönen çarkları görüyor gibiydi. Ne söylemesi gerektiğini toparlamaya çalışıyordu. Genç kız merak etse dahi arkadaşını zorlamadı. Ona zaman tanırken, içinden bu zamanın çok sürmemesini diledi.

"Ağlıyorum çünkü" Alice hızla başını kaldırdı. Ne kadar zamandır öyle olduğu hakkında bir fikri yoktu. Bella'nın kısık sesiyle kendine gelmişti. "Rodolphus'u sevmiyorum."

Alice Riddle istemsizce kaşlarını çattı. Yedi senedir en iyi bildiği şeylerden birisiydi bu. "Rodolphus'u sevmiyorsun." Diye tekrarladı nazikçe. Black kızı başını hafifçe salladı. "Ve seçim." Dedi sessizce. "Bak. Sen bizden daha özgürsün. Tamam, senin çoğu kararını yanlış buluyorum ama..." derin bir nefes aldı. "Alice. Sen bizler gibi değilsin. Prenseslik mevzusunu koy bir kenara. Babana itiraz edebiliyorsun." Bella titrerken gözlerini kaçırdı. Alice ise bundan memnun olmamıştı. Babasına böyle saygı duyup, korkmalarını sevmiyordu.

"Bella." Dedi sakince. "O babam." Maalesef. Diye düşündü. "Yani benim ona itiraz etmem bu yüzden."

"Ama o Karanlık Lord, Alice!" Korkuyla açtığı gözleri ve ses tonundaki hayranlık Alice'in midesini bulandırmak için yeterli bir nedendi.

Omuz silkti ve kahve gözlerindeki buz parçaları ile kıza baktı. "Benim için fark eden bir şey yok!"

Bellatrix Black uzun uzun arkadaşını izledi. O duruşunu, kendinden eminliğini, kelimelerinin sertliğini... O bunları yaparken Alice ses çıkarmıyordu lakin Bella birden yüzünü buruşturduğunda tüm asilliği gitmişti. "Aptal Gryffindorlular gibi cesaretlisin. Iyk. İğrenç."

Slytherin PrensesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin