Hogwarts güneşli bir güne merhaba dese bile derslere aynı şekilde merhaba diyememişti. Öğrencilerin çoğu özellikle beş ve yedinci sınıflar her derste minik bir sinir krizi geçiriyorlardı, senenin başı dahi olsa. Alice Riddle'da öyleydi. Her ne kadar derslerine asılması gerektiğinin farkında olsa da Muggle Bilimleri dersinden ölesiye nefret ediyordu.
Genç kız başını sol eline yaslamış, kırmızı ince dudaklarını büzmüş önündeki parşömeni karalamakla meşguldü. Sıkılmanın ötesini yaşıyordu şu an. Muggle bilimlerini mecburiyetten alıyordu ve zaten bunu alan tek Slytherin'di. 'İşime yaramasa bu sıradan şeylerle hayatta uğraşmam.' Hızla kağıdına bir çizgi daha attı ve çalan zil ile toparlandı. İçinden Merlin'e dualar ederek kitaplarını topladı ve hızla sınıftan çıktı.
Gidip güzel bir ziyafet çekip şu saçma dersin etkilerini yok etmek niyetindeydi. Ama daha hayali bitmeden her şey alt üst olmuştu. Alice, koridorun ortasında yüzünü buruşturarak durdu. 'Bir daha erken sevinmeyeceğim.' Ona seslenen oğlanın yanına gelmesini bekledi.
Yanına ulaşır ulaşmaz konuştu "Söyle Adrian?" kumrai saçlı çocuk kaşlarını havaya kaldırdı, sonra iç geçirdi. Alice'in hareketleri gayet normaldi. Akşamdan beri bunu hak ediyordu.
"Biraz konuşalım mı? Bahçede." Alice, küçük çocuk gibi yanaklarını şişirdi. Sonra havayı üfledi ve sessiz bir tamamla bahçeye yöneldi. Adrian ise onun bu hareketine gülümseyip peşinden gitti.
Ortada bahçede ağacın altındaki banka oturdular. Alice kollarını göğsünde bağlamış bahçeyi izliyordu. Adrian ise bir süre onun kendine bakmasını bekledi ama prenseslerinin inadını bildiğinden ve biraz daha konuşmazsa sinirleneceğinden lafa giriş yaptı.
"Şey sanırım özür dilemeliyim."
"Ne için?" Genç çocuk titredi. Kız ne kadar normal bir sesle konuşsa da insanın içini titretecek bir soğukluk tınısı vardı sesinde. Hala ona bakmamakta direnen kızı izledi. "Akşam için."
"Akşam bir şey olmadı. Kendi kendine kuruntulara kapılıyorsun." Alice dönüp, sessizliğe boğulmuş Adrian'a baktı.
Ne olmuştu akşam? Bellatrix yüzünden Alice esip gürlemişti, Adrian'da onun bu hallerine sinirlenmişti. Geçen yılda olan şeylerdi bunlar. Bir şeyler oldu mu ona cevap verebilen tek kişi Adrian olurdu. Bazen uzun süre konuşmaz bazense bir şey yokmuş gibi devam ederlerdi.
"Ben- Yani düşündüm de-"
Alice yeniden yanaklarını şişirdi. "Adrian geveleyip durma lafı. Başka bir şey mi var?"
"Hayır sadece..." Derin bir nefes aldı. "Akşam geleceğin için söylediklerim. Beni asıl rahatsız eden onlardı." Adrian şimdi daha dikkatle Alice'in yüzünü izliyordu. Sadece dudakları oynamıştı. Minicik bir tebessüm yerleşti dudaklarına. Gözlerini ise göremiyordu. Gene karşıya bakıyordu. Ama acı olduğuna emindi. Alice'e ne zaman geleceğinden bahsedilse olduğu gibi.
"Ben alışığım." Daha fazla da bir şey demedi ve çantasını alıp ayağa kalktı. Adrian'da peşinden. Bu kızları anlayamıyordu. Gerçekten. Niye her şeyi zorlaştırırlar ki?
"Alice ve bak şu Gryffindorlular-" Alice olduğu yerde aniden durup, hızla arkasını döndü. Adrian ani tepki ile bir kaç adım geri çekildi. Hızla yutkundu. "Onlarla sabah-"
Alice'in ela gözleri kısıldı. Sinirlendiğinde sesinde hep bir tıslama tonu olurdu. Dudakları aralandığında kelimeler aynı şekilde döküldü "Anlama sorunu mu yaşıyorsunuz? Gelip sadece soru sordular Parkinson! Büyütme!" yeniden döndü, daha fazla konuşmak istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Slytherin Prensesi
Fanfiction"İnsan kim olduğunu seçemez. Ne sen onun kızı olarak doğmayı seçtin, ne de ben bir Black olarak doğmayı." ~Bir Çapulcu Masalı