Merhabalar sevgili okuyucularım! Sizleri ihmal ettiğim için çok çok özür dilerim. Yeniden üniversite için hazırlandığımdan hikayelerime çok vakit ayıramıyorum :( Ama temmuzda -bir aksilik olmazsa inşallah- buralardayııım! :) Yorumlarınızı en kısa sürede cevaplayacağım. Şimdi sizi yeni bölümle baş başa bırakıyorum. Bu bölüm öncekilere göre daha sakin geçiyor. Hadi size iyi okumalar! :)
Not: Mediaya tini mini bir Alice Sirius yada Sirice gifi bırakıyorum ve bu sefer gidiyoruuum :D
"Pati." Dedi James neşeyle. "Neden öyle dedin sen bakayım?" Sirius yüzünü buruşturup arkadaşına baktı. Neden öyle dediğini kendisi de bilmiyordu ki! O an bir şeyler söylemek istemişti sadece. Ama yanlış şeyler söylemişti.
"Bilmem. Çıktı ağzımdan işte." James yaslandığı kapıdan doğruldu. Sirius'un suratsızlığı fazla dikkat çekiciydi. Dönüp içeri baktı. Toplantı çoktan bitmişti. Büyük salon boşalmıştı. Bir tek içeride ders meraklısı iki Gryffindorlu vardı. Peter ise öylesine oradaydı. Remus ve Lily Bakanlık görevlilerine soru soruyordular. Peter'de diplerinde durmuş hevesle konuşmaları dinliyor ve arada not alıyordu.
"Sirius?" James kaşlarını çattı. Sirius da aynı karşılığı verdi.
"İnan James şu an niye böyle olduğumu da bilmiyorum. Ben o ara niye öyle dedim onu da bilmiyorum. Sadece Riddle'ı kızdırmak istemiştim." James Potter alayla gülümsedi.
"Bunu zaten başardın." Sirius gözlerini devirdi. "Başarmış olsaydım bana orada birkaç lanet savururdu. Çıkıp gitmezdi." James şaşırdı. Sirius bu hareketleri garipti. Asla böyle bir şeye takılmazdı. Sirius'da farkındaydı. Ama içindeki duyguları anlamlandıramıyordu...
Lily ve Remus onlara hareketlenirken James bir anda diklendi. Ancak sevgilisine değil koridorun sonuna bakıyordu. Sirius da hızla arkasını döndü ve koridorda yavaş ama asil adımlarla yürüyen kızı gördü.
Alice hala öfkeliydi. Saçlarını açmıştı ve fazlasıyla dağınıktı. Ama bu bile onda harika duruyordu. Attığı her adımla topuk sesi yankılanıyor ve öfke ateşi adeta büyüyordu. Sirius istemsizce yutkundu. Hayır korktuğundan değil. Alice'in ona iğrenen bakışlar atması yüzünden. Bunu sevmemişti. Sanki Gryffindorlu olan o, Slytherinli olan ise kendisiydi.
Alice sol eli ile saçlarını geri attı ve minik gruba baktı. Yanlarına yaklaştığında kollarını göğsünde kavuşturdu ve başını sağa yatırıp onları izledi.
Lily durumdan oldukça rahatsız şekilde iç geçirdi. "Selam Riddle." Alice kafasını sallamakla yetindi ancak. Gözleri James ve Sirius arasında gidiyor, her Sirius'a geldiğinde öfkesini bir tık daha attırıyordu.
"Nasıldı toplantı?"
"Güzel." Diye mırıldandı Remus.
"Ee orayı da birbirine kattınız mı?" dedi Alice başını düzeltti ve çenesini yukarı kaldırıp küçümser bakışlarla Black'i süzdü.
"Bugün ki karmaşa hakkımızı doldurmuştuk." Dedi James alayla.
"Aaa." Dedi Alice yapmacık bir şaşkınlıkla ve gözlerini kocaman açtı. "Hadi canım. Şaka yapıyorsun!" Lily ve Peter kıkırdamalarına mani olamadılar.
Sirius hızla reverans yaptı. "Başka organizasyonlarda Black ve Potter emrinize amadedir majesteleri."
Herkes Sirius'a şaşkınca bakarken Alice hıh dedi ve yüzünü buruşturdu.
"Beni eğlendirecek başka köleler bulabilirim Black. Şimdi çekilebilirsin." Kimseye cevap hakkı vermeden döndü ve Büyük Salon'a girdi.
Lily gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı ama Remus Lupin hiç çaba göstermedi ve gülmeye başladı. "Cevabını aldın mı Pati?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Slytherin Prensesi
Fanfiction"İnsan kim olduğunu seçemez. Ne sen onun kızı olarak doğmayı seçtin, ne de ben bir Black olarak doğmayı." ~Bir Çapulcu Masalı