BOŞLUK

251 27 0
                                    

Bomboş mu için?
Seni tanıdığımdan beri
Hiç mi düşünmedin?
Bensizliği sevgilim

Acıyordu, acıyordu ve acıyordu.
Benimki daha kötüydü...
Şimdi...Bunu...Düşünmenin...Sırası...Mı?
Yaşayacaksın...Bunu düşün...
Ben...Ben...
LANET OLASI ACIYOR!
Tamam...Ben de öfkeyi düşünmüştüm zaten...
____________________________________

Başım çatlayacak gibi ağrıyordu, ama sonuçta acıyordu.
Hissedebiliyordum. Hala hissedebiliyordum.
Yaşıyorum.
Acı iyidir...Böylece hala yaşadığını hissedebilirsin...
Evet. Evet, öyle.
Sızlanarak kalktım. Yanımda biri inledi.
- Gerard diye fısıldadım hemen. İyi misin?
- Sa-sanırım diye fısıldadı o da. Sen?
- Yaşıyorum. Galiba.
- E-evet.
Sırıttım. Yaşıyorum be.
Mal...
Sensin mal.
Tabii...
Saman ye.
O başka bir tekerlemeydi...
Hadi ya.
Salak...
Sens-aman neyse.
Hızlıca ayağa kalktım. Gerard yanıma geldi ve gülümsedi.
Onları görene kadar.
Tuhaf giyinmişlerdi, hiçbir yerleri gözükmüyordu.
Yardımcılar...
Onları yok edebilirdim, ama bu çok dikkat çekici olurdu.
Bu yüzden Gerard'ı bekledim.
Gözlerini kapatıp mırıldandı. Bir uyuşukluk bedenimi sararken uyanık kalmaya çalıştım.
Diğerleri yığıldı.
Hızlı olmuştu, ama şaşırmamıştım. Sonuçta Gerard, Hapishaneye girmeden önce orduda görev aldığını söylemişti.
Sadece korunma amaçlı bulunan orduda.
Şu an tamamen başkana ait olan orduda...
Hızla ilerledik ve Katherine'in bana bahsettiği oymalı kapının önüne geldik.
Anahtar yoktu, şifre bilinmiyordu.
O yüzden sıra bendeydi.
Gözlerimi kapadım. Yapacağım şey kapıyı uçurmaktan daha zordu. Sadece kilide odaklandım. Yavaşça gücümün içeri girdiğini düşündüm. Bütün o kilit mekanizmalarının arasından geçerken hepsini eğip büktüğünü...
Oluyor...Aynen sana öğrettiğim gibi...
Kapı açıldı.
Gerard'ın şaşkınlıkla nefes aldığını duydum.
Ve gülümsedik...
İçeri adımımı attım.
____________________________________

Yüzleri solgundu.
Tüplerde, onlar için zaman durmuştu. Hepsi en son kaldığı şekildeydi. Gözleri boş bakıyordu.
Onlar donmuştu.
Şu sarışın sevimli çocuk Louis, iyi biriydi...Kızıl saçlı kadında şirret Chloe. Siyah saçlı adamı görüyor musun? O Richard, her zaman sakin ve sessizdir...Hepsini böyle dondurması inanılmaz...Arkadaştık hepimiz, bunu söylediğimi onlara söyleme.
Hüzünle gülümsedim. Katherine'in arkadaşları, kendisi.
Hepsi bir deney uğruna yok edilmişti.
Korkunç bir deney.
Sonra durmamı sağlayan şeyi gördüm.
Jason.
- Jason diye fısıldadı Gerard.
Jason,ah Jason.
Bu dünyada benim için her şeyi feda eden tek kişi.
Öylece donmuş kalmış,mükemmel bir şekilde.
Ama farklı, yüzündeki bakış diğerlerinden daha farklı.
Onların kızgın, şaşkın, boş ifadeleri yerine sonsuz bir hüzün vardı bakışlarında. Sonsuz, derin bir hüzün.
Başaramamanın,koruyamamanın verdiği hüzün. Acı.
Jason...Jason!
- Jason diye fısıldadım. Fısıldadım? Hayır, bir ilahiydi adı dudaklarımda. Onunla ilgili her şey muhteşemdi. Her şey büyüleyiciydi.
Onunla sadece bir an geçirmiştim. Ama onu bir sonsuzluk kadar tanıyordum. Ben daha onun farkında değilken bana yazdığı mektuplardan tanıyordum onu.Bana verilen resimlerinden tanıyordum. Yazdığı şiirlerden, notlardan, günlüklerden tanıyordum.
Kalbimin en derinliklerinde hep tanıyordum.
- Onu nasıl uyandırabiliriz?diye sordum çaresizce. Kime sorduğumdan emin değilim, Gerard'a ya da Katherine'e.
Emin değilim...Senin şu deha arkadaşını bekliyelim...
Bana sonsuz gelen bir süre boyunca yalnızca Jason'a bakarak diğerlerinin gelmesini bekledim.
Sonunda sızlanarak geldiklerinde bile gözlerimi ondan çevirmedim.
- Jason dedi Jackson acıyla. Diğerlerine baktım.
Marcus ve June'un yüzü hariç diğerlerinde benzer bir acı ifadesi vardı.
Marcus ve June'sa ilk defa gördükleri bu adama merak ve acımayla bakıyordu.
- Onları kurtaralım dedim kararlı bir sesle.
-Birkaç fikrim var, Reanergeo...Marcus mırıldanırken diğerleri de onu dinlemeye başladı.
Bense...
İlerle...O, gerçekten de gördüğünü düşündüğün şey...
Ne?Ben bir şey düşünmüyorum ki?
Yalancı...Beni arıyorsun değil mi?
...Hiçte bile.
Oradayım, kenarda...İlerlemeye devam et, biraz sola...İşte burada.
Kafamı kaldırıp ona baktım.
Nefesim kesildi.
Güzeldi, gerçekten güzeldi. Gözleri safir gibi parlıyordu, saçları kıvırcıktı. O Katherine'di, hiç şüphesiz.
Bir şekilde, kesinlikle onun Katherine olduğunu biliyordum.
Sonunda, bedenim...

Multimedia Katherine Marian Lasarachilien Rosaline Morgan donmuşken

LEYDİ (DÜZENLENECEK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin